Çıkış noktası Çin’in Vuhan kenti kabul edilen ve pandemiye dönüşen yeni koronavirüs (SARS-CoV-2) dünyanın en ücra köşelerine dek yayılmış durumda. Ancak farklı ülkelerdeki ölüm oranları ile vaka sayıları karşılaştırıldığında ortaya çok değişken bir tablo çıkıyor.
Örneğin İtalya’da vaka başına ölüm oranı, Almanya ve Türkiye’dekinden çok daha yüksek. Peki, bu farkın altında hangi nedenler yatıyor?
Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre bu farkın altında yatan başlıca nedenler ülkelerin demografik yapısı, tıbbi olanakları ve yapılan test sayısı. Enfekte kişilerin tespit edilip kayıtlara geçmesinin istatistik açıdan yayınlanan rakamlar üzerinde çok önemli bir etkisi bulunuyor. Bazı ülkeler hayatını kaybeden kişilere de test yapıyor. Tüm bunlar rakamları etkileyen faktörler.
Kime test yapılıyor?
Almanya’da Federal Nüfus Araştırmaları Enstitüsü’nden (BiB) Andreas Backhaus’a göre İtalya’da kayıtlara geçen vakaların yaş ortalaması 63, Almanya’da ise 45.
Bunun nedeni büyük ihtimalle İtalya’da hafif semptomlara sahip vakaların Almanya’ya oranla çok daha az test edilmesi ve bu nedenle istatistiklerde yer almaması. Bu durum sadece ağır hastaların tespitine ve dolayısıyla ölüm oranının yükselmesine neden oluyor.
Güney Kore ise bunun tam tersi bir model izliyor. Güney Kore diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok daha fazla SARS-CoV-2 testi uyguluyor. Virüsün Çin’in Vuhan kentine yakınlığına rağmen ülkedeki COVID-19’dan ölüm oranı birçok ülkeye kıyasla çok daha düşük.
Demografik yapı
Şu anki veriler yaşlıların yeni koronavirüsten çok daha olumsuz etkilendiğini gösteriyor. Yaşlandıkça vücudun savunma mekanizması zayıflıyor, bağışıklık sistemi gençlerde olduğu kadar iyi çalışmıyor, buna ek olarak ileri yaşlardaki birçok kişinin aynı zamanda kronik rahatsızlıkları da bulunuyor.
Ancak bu Almanya ve İtalya arasındaki farkı tek başına açıklayabilecek bir argüman değil. 2018 yılı verilerine göre İtalya’da nüfusun yaş ortalaması 46,3, Almanya’da ise 46. Bu iki ülkeye kıyasla çok daha genç bir nüfusa sahip Türkiye’de ise nüfusun yaş ortalaması 30,9.
Bu faktörün özellikle Sahra Altı Afrika ülkelerinde de önemli bir rol oynayabileceği tahmin ediliyor. Çünkü örneğin Mali, Çad ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde nüfusun yaş ortalaması 16’ya kadar düşüyor.
Epideminin başlangıç tarihi
COVID-19’dan ölüm vakalarının yüksek oluğu İtalya ve İspanya’da salgın Almanya’ya göre daha erken bir tarihte başladı. Koronavirüse yakalanması ve hastanın durumunun ağırlaşarak hayatını kaybetmesi arasında da belli bir süre bulunuyor.
Birçok uzman bu nedenle Almanya’da salgının henüz zirve noktasına ulaşılmadığı ve ölü sayısının muhtemelen çok daha artabileceği uyarısını yapıyor.
Tıbbi imkanların yayılma hızına oranı
Uzmanlara göre en önemli nokta ise bir ülkenin sağlık sisteminin salgın hastalıklara ne kadar hazır olduğu ve eldeki tıbbi imkanlarla hasta sayısına yanıt verilip verilemediği. Bu nedenle son haftalarda sürekli aynı çağrı tekrarlanıyor: Salgın eğrisini düzleştirmek. Bir diğer deyişle hasta sayısını sağlık sisteminin kapasitesini aşmayacak şekilde düşürmek.
Ağır COVID-19 hastaları solunum cihazına ihtiyaç duyduğu için yeterli yoğun bakım yatak kapasitesi salgında hayat kurtaran çok önemli bir etken. Çünkü sağlık sistemi hasta sayısına yetişemediğinde aslında kurtarılabilecek hastalar da kaybedilmeye başlanıyor.
Ülkelerin nüfusa oranla yoğun bakım yatak kapasitesi de büyük farklar gösteriyor. Yaklaşık 60 milyon kişinin yaşadığı İtalya’da salgının başlangıcında yaklaşık 5 bin yoğun bakım yatak kapasitesi bulunuyordu. Yaklaşık 80 milyon nüfusa sahip Almanya’da ise bu rakam 28 bin. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın verdiği bilgilere göre, yine yaklaşık 80 milyon nüfusa sahip olan Türkiye’de 25 bin 466 erişkin yoğun bakım kapasitesi bulunuyor.
Uzmanlar en güvenilir rakamlara ise koronavirüs salgını dalgasının durulmasından sonra ulaşılabileceğine dikkat çekiyor.