SOSYAL MEDYA – METE HATAY
Biliyorsunuz liderlerin bir süre önce anlaştığı iyi niyet çerçevesinde RİK’in bize vereceği radyo kayıtları arasında Behiç Gökay’ın da kayıtları varmış. Behiç Gökay kim? Bundan 5 yıl önce sevgili Neşe Yaşın ve Hüseyin Özinalbenden arşivimde Behiç Gökay’ın resimleri olup olmadığı sorunca onun hikayesine merak salacaktım.
Behiç Gökay ismini biliordum, hatta sesi bile hala kulaklarımda. Behiç Gökay 1963 yılındaki olaylardan sonra TMT’den yediği dayak sonrası Rum tarafına sığınmış, eşcinsel bir şarkıcıydı. Hayatını daha çok Zeki Müren şarkıları söyleyerek kazanırdı. TMT tarafından dövülmesinin sebebi, bazı kaynaklara göre silah almayı reddetmesinden, bazı kaynaklara göre Rum erkek arkadaşı olmasından dolayıydı. Birçok eşcinsel sanatçı TMT ve o dönemdeki liderliğin emrine girmiş ve mücahit moral geceleri yapıyordu. Dönemin şarkılar eğlendirici olmanın yanında birçok kahramanlık hikayeleri de içeriyordu.
Bunlardan bir tanesi rahmetlik Amet Becerikli’nin, “Rauf Denktaş, Doktor Küçük, Osman Örek, üç arkadaş, gardaş gardaş…” diye giden bir şarkısı çok meşhurdu. Gökay özellikle abisi Alpay, TMT tarafında dövülüp daha sonra esrarengiz bir şekilde kaybedildikten sonra, Rum tarafında kalmaya başlayacak, daha sonra, RİK’te program yapması istenecekti. O da bunu kabul ederek yıllarca her hafta RİK’ten gettolarda yaşam mücadelesi veren Kıbrıslı Türklere ulaşmaya çalışacaktı. Tabii Rum yönetimin niyeti Gökay gibi sevilen sanatçılarla artık Rum yönetiminin propaganda makinesine dönmüş RİK’i Kıbrıslı Türklerin dinlemelerini teşvik etmekti. Başarılı oldular da. Behiç Gökay’ın sesi gettolarda üst üste yığılmış göçmenlerin dinlediği programların başında geliyordu. Liderliğin karşı çıkmasına rağmen..
Behiç Gökay cinayet suçundan idam edilmiş ünlü Türk milliyetçisi Doktor Behiç’in torunuydu. Behiç Birinci Dünya savaşı boyunca Girne Kalesinde tutulan Kıbrıslı Türk elitlerden birisiydi. Adanın üç yerli doktorundan biriydi. Doktor Behiç 1924 yılında işlediği kıskançlık cinayetinden sonra idam edilecekti. Bu üzücü olaydan sonra doktor ve anısına destan bile yazılmıştı: “Doktor Behiç Destanı.”
Öte yandan torun Behiç Gökay uzun yıllar Rum tarafındaki tavernalarda şarkı söylemiş ve çok aşık olduğu Rum bir sevgili edinmişti. Bu sebepten dolayı TMT ve Türk polisi onu üç beş kez ikaz ettikten sonra işkence ederek dövmüştü. Daha sonra onu koruyan kardeşine de işkence yapılacaktı. Bir süre sonra ise Behiç’in abisi esrarengiz bir şekilde kaybolacaktı. Sevgili Sevgül Uludağ, bugün yenidüzen’de bu dayak resmini yayınladı. İşin ironik tarafı yıllardır bir türlü hiç bir resmini bulamadığımız Behiç Gökay’ın şu an elimizde olan tek resmi bu işkence fotoğrafıdır.
Okuyucularımızda varsa bizlerle paylaşmalarını rica ederiz. Gökay 1974 yılından sonra Yunanistan’a yerleşmiş ve orada sanat hayatını devam ettirmişti. 1990 yılında yakalandığı korkunç hastalıktan sonra adaya dönmüş ve Hükümet ona Bodamya’da bir ev vermişti. Oraya yerleştikten sonra Gökay kısa bir mücadeleden yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak hayatını kaybedecekti. Gökay’ın mezarı Bodamya’daki Müslüman mezarlığındadır..
Foto Kaynak: Sevgül Uludağ