Covid-19 hepimizin kabusu oldu. Sokağa çıkamıyoruz, tokalaşamıyoruz, her an yeni bir vaka çıkacak mı diye tetikte bekliyoruz.
Bir savaşta gibiyiz. Ancak bu savaşta askerler yok ve hiçbir işe yaramıyor. Tanklar bir işe yaramaz bir demir yığını.
Aklıma, dörtlü koalisyonunun göğsünü gere gere “güvenlik kuvvetlerinin TC’den katkısı gelmedi de biz öz kaynaklarımızla ödedik” açıklaması geliyor. Bugün olsa yine kaynakları aynı şekilde dağıtmayı seçerler miydi?
Ardından, UBP-HP’nin sunduğu 2020 bütçesine bakıyorum.
2020 yılında sağlığa 672,3 milyon ayrıldı. Bu rakam toplam bütçenin %7,63’üne denk geliyor. Bu pay; 2019 yılında 723,6 milyon olan miktardan 51 milyon daha az. Resmi olarak enflasyonun %11,66 olarak hesaplandığı 2019 yılında, sağlıkta %7 civarında bütçe kesintisi yapıldığı ortaya çıkıyor.
Yani 2019’dan 2020’ye gelirken sağlıktaki kayıp %18,66 civarında olması hükümet tarafından onaylanmış, bu krize böylesi zafiyetlerle girmiş bulunduk.
Sağlığa tek kuruş ayırmaktan imtina edip, olur da güneyde yaşayan Kıbrıslılar bizleri bir şey yapar diye yarattığımız devasa bürokratik mekanizmaya harcadığımız kaynakları düşünüyorum.
2019 yılında 423 milyon Güvenlik Kuvvetleri, 27 milyon ise Sivil Savunma için ayrılmış. 2020 yılı için ise Güvenlik Kuvvetleri bütçesi 614 milyon TL ile %45 oranında arttırılmıştır. Aynı şekilde Sivil Savunma bütçesi de 36 milyon TL olarak kabul edilmiştir. Bu %33 oranında bir artışı göstermektedir.
Benzeri bir biçimde, şu an düştüğümüz bu müşkül durumda yaşanan bir diğer konu ise sosyal güvenlik politikaların eksikliği ile de birlikte ele alınmalıdır. Evlere hapsedilmişken, özel sektörde çalışan emekçilere veya küçük işletmelere destek ayrılamamasının en önemli sebebi kaynak sıkıntısı ile ilgilidir.
Halihazırda, Çalışma Bakanlığının yetersiz insan kaynağı ve yabancı işgücünün ihtiyat sandığı yatırımları ile biriktirilen fon dışında hemen kullanabileceği bir fona sahip olmadığını da biliyoruz. 2019 yılı bütçesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığı bütçesine baktığımızda bütçedeki payı 308,6 milyon TL iken, 2020 bütçesinde bu rakam 336,7 milyon TL’ye aktarılmıştır.
2019 yılında enflasyonun %11,6 olduğunu hesaba kattığımızda; enflasyondan yaşanan kayıpların denkleştirilmesi için en az 344 milyon TL olması gereken bütçenin olması gereken miktarın altında olduğu ve yaklaşık 8 milyon TL’lik bir kesintiye sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Bu bağlamda, askeri kalemlere karşı son derece cömert olan UBP – HP hükümetinin, bugün yaşadığımız krize karşı eli kolu bağlı kalmamızın en büyük sebebi kendi karar verdikleri bütçe öngörülerinden kaynaklandığı açıktır.
Milliyetçi bir güvenlik anlayışı yerine, insanı merkeze alan ve insani bir güvenlik anlayışı ile bir bütçe oluşturulmuş olsaydı bugün yaşanan birçok konuda çok daha pro-aktif hareket etmek mümkün olabilirdi.
Corona virüsü enfeksiyonunu ölçmek için test amaçlı kullanılan kitlerden daha fazla alınabilir, ihtiyaç olan oksijen destek üniteleri çoğaltılabilirdi.
Gelinen bu noktada, insan kaynağı olarak sağlık çalışanları olmayan kaynaklara rağmen ellerinden geleni yaptığına inanıyorum.
Askerin süngüsü, topu, tüfeği hiç güvenlik ve garanti vermiyor bu aralar. Müzakerelerde, “mühim” olan konular, nasıl da gerçek ötesi zamanlarda anlamsız fikir egzersizlerine dönüşüyor. İki toplum olarak yapılan askeri yığınak, zerre kadar güvenlik vermiyor.