1996 yılında Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan Hasan Kundakçı, 14 Ağustos 1996’da yaşanan sınır olaylarında, Derinya bölgesinde sınırı geçerek bayrak direğine tırmanan ve vurularak öldürülen Solomos Solomou’nun öldürülmesinin detaylarını açıkladı.
Sözcü’den Saygı Öztürk’ün konuyla ilgili yazısı şu şekilde:
“Bayrağımızı indirmek için direğe çıkan Rum vatandaşı için “Vurun” emrini veren Hasan Kundakçı hakkında İnterpol tarafından yakalama ve tutuklama müzekkeresi niteliğinde olan Kırmızı Bülten çıkarılmıştı. O yüzden, 25 yıldır Kundakçı, yurtdışına çıkamıyor. O “Bayrağı indirilmiş bir komutan” olarak anılmaktansa, yurtdışına çıkamayan komutan olarak bilinmeyi tercih ediyor.
8 bin motosikletli
Yunanistan ve Rum kesiminin çağrıları üzerine 8 bin motosikletli Rum kesiminde toplanmaya başlamıştı. “Tamburalı Paşa” gelişmeleri şöyle anlattı:
“Biz tamamen onlara kilitlendik, alacağımız önlemler için hazırlık yapıyorduk. Güçlü motosikletlere sahip bu kişilerin her taraftan geçebileceğini değerlendirdiğimiz için buna göre önlem alıyorduk.
Silahsız oldukları söylenen bu kişilerin yeşil hattı geçip Girne’ye gelecekleri belirtiliyordu. Geçmelerine izin vermem için benimle de görüşmek istiyorlardı. Onların sınırı geçmelerine karşı olacağımı söyledim. Motosikletliler, ‘Biz kimseyi tanımayız’ havasında hareket ediyorlardı. Böyle bir tehdit varken başka şeylere bakamıyorduk. Herkesin görevi var. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na da gerektiğinde yardımcı da oluyorduk.
Elimle işaret ettim
Sınırı geçmeye kalkışan, hele bayrağımızı indirmeye çalışanlara karşı ne yapılması gerektiği konusunda ilgili birimlere gerekli talimatı vermiştim. Elimi kaldırdığım zaman kimlerin ne yapacağı da belliydi.
Denktaş da o gün gelmişti. Denktaş geçmişte yaşadıklarını da bana anlatıyor, ben de kendisine bazı sorular yöneltiyordum. Tarih 14 Ağustos 1996’yı gösteriyordu. Tel örgüyü geçip sınırın 15 metre uzağında bulunan bayrağımızın gönderde bulunduğu direğe tırmanan kişi, bayrağımızı indirmek istiyordu. Kendisini üç defa uyardık. Aldırış etmedi.
Bölge komutanına kesin emrimi vermiştim. Hangi işaretimle ne yapılacağı da belliydi. Ben elimi kaldırıp ‘Vur emri’ işareti verdim. Bayrak indirilirse biz orada duramayız. Bayrağı indirilmiş bir komutan olmak istemem. Bayrak uğrunda ölmeye hazır olan, bayrağa saygı duyan bir insanım. Silahsızmış, dokunulamazmış olur mu öyle şey. 8 bin motosikletli sınırdan geçecek, Girne’ye gidecekti. Girne’de bayrağımızı indirecekler, Yunan ve Rum marşlarını söyleyip çekip gideceklerdi. Biz de seyredecekmişiz!