Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) devam eden kapatma davası nedeniyle seçimlere Yeşil Sol Parti çatısında girecek olan HDP, Ankara’da düzenlenen törenle seçim beyannamesini açıkladı. Kürt sorunu başta olmak üzere diğer temel sorunların çözümüne dair vaatler yer aldığı beyanname, 4 bölüm ve 50 başlıktan oluşuyor.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), Ankara’da bulunan bir otelde Seçim Beyannamesi’ni açıkladı. Salonda kurulan büyük LED ekrana partinin seçim sloganları yansıtıldı.
Etkinliğe HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, siyasetçiler ve sivil toplum örgütü temsilcileri, aydın, yazar ve gazeteciler katıldı.
Kıbrıs’taki halkların çabasını desteklemeye devam edeceğiz
50 başlıktan oluşan seçim bildirgesinde Kıbrıs’a dair beklenti ise dikkat çekti. Bildiride Kıbrıs ile ilgili şu ifadeler bulunuyor:
“Kıbrıslı Türk ve Rum halklarının Ada’nın bölünmüşlüğüne son vermek ve siyasal çözümü sağlamak için ortaya koydukları çabaları desteklemeye devam edeceğiz.”
Bildirgenin tamamına ulaşmak için tıklayınız…
Seçim beyannamesi
Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın beyannameyi açıkladı.
Yeşil Sol Parti’nin seçimlerle birlikte Demokratik Cumhuriyet Yüzyılı’nı başlatacağı vurgulanan beyannamede “Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Ulus’la mümkündür. Demokratik Ulus tüm etnik, kültürel ve inançsal kimliklerin eşit ve özgür olarak bir arada var olduğu ve varlıklarının anayasal güvence altında bulunduğu toplumun demokratik ifadesidir” denildi.
Türkiye’nin yapısal sorunlarına yapısal çözümlerin savunulduğuna vurgu yapılan beyannamede, “Tamirat, tadilat, makyaj ve restorasyonla sorunlara köklü çözümler getirilemez. Ülkede bir yanda AKP-MHP koalisyonu, yani statükocu iktidar güçleri var. Diğer yanda ise restorasyoncu düzen içi muhalefet güçleri var. Statükocu iktidar tam bir ekonomik ve siyasal enkaz yaratmıştır. Restorasyoncu muhalefet ise sorunların asıl nedenine dokunmayan sistem içi sınırlı vaatlerde bulunuyor. Oysa çözüm gerçek değişimde. Çözüm demokratik değişimde. Bu nedenle yolumuz, 3. Yol’dur” dendi.
Kürt sorununa çözüm
Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümü için mücadele vurgusu yapılan beyannamede şu ifadelere yer verildi:
“Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak olmalıdır. Bu çerçevede, başta anadilinde eğitim hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli yasal ve anayasal düzenlemelerin yapılması büyük önem taşır. Kürt sorununda demokratik ve barışçı çözüm için temel insan haklarının ve evrensel hukuk ilkelerinin ağır bir ihlali olan tecridin sonlanması elzemdir. Çözüm savaş ve güvenlikçi politikalarda, silah ve çatışma yöntemlerinde değil, diyalog ve müzakerededir. Türkiye’nin en köklü sorunu olan, Cumhuriyetin demokratikleşmesi ile doğrudan bağlantılı ve iç içe geçmiş olan Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümü için gereken sorumluluğu üstlenmeye geliyoruz. Sorunlarımızı konuşarak, müzakere ederek, diyalog yoluyla çözmek temel yaklaşımımızdır. Barış ile tüm toplum kazanacak, Biz’ler kazanacağız.”
Yeni Anayasa vurgusu
Türkiye’nin çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı, çok dilli yapısına uygun yeni bir demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü Anayasa’yı, toplumsal sözleşmeyi demokratik katılım ve toplumsal müzakere ile birlikte yazmak istediklerine vurgu yapılan bildirgede, “Ülkedeki tüm halkların, inanç gruplarının ve kültürlerin haklarına ve varlığına saygıyı anayasal güvence altına alan Demokratik Anayasa’yı savunuyoruz” denildi.
“Yerel demokrasi ile güçlendirilmiş çoğulcu parlamenter sistem”
“Yerel demokrasi ile güçlendirilmiş çoğulcu parlamenter sistem” başlığında ise geniş yetkilere sahip çoğulcu bir parlamentonun bulunduğu, kuvvetler ayrılığının işlediği, denge ve denetleme mekanizmalarının etkili olduğu demokratik sisteme işaret edildi.
“Kayyım rejimine karşı halk iradesi” başlığında ise, “Meclisler, kent konseyleri, platformlar, meslek kuruluşları ve demokratik kitle örgütlenmeleri ile yönetime ve karar süreçlerine katılan halkın iradesiyle demokrasiye ve eşit temsiliyete dayalı yerel yönetimleri güçlendireceğiz” ifadeleri yer aldı.