Sen tüm sebep olduklarınla ve olmadıklarınla daha çıkmadan çürüyen 20’lik diş gibisin sevgili “Devlet”…
20’lik dişler hep problemlere yol açarlar, “insana neden varlar ki?” diye sorgulatırlar ya; işte öylesin…
Yol açtığı sıkıntılar kişiye göre değişir ama hep fazladır ya; işte öylesin…
Bazen görünürde belirgin bir sıkıntı yaratmaz ama diğer dişler için risk yaratırlar ya; işte sen de öylesin…
Bazen zaman zaman ağrı verip sonra geçtiğinde kendilerini unuttururlar ya; öylesin…
Bir süre sonra ağrı geçmez olur da çekilmeleri gerekir ya; işte o hesap….
Acısı çekilene kadardır ama çekildikten sonra kolayca atlatılabilir ya; işte bunu hatırlamak gerekir, öyledir…
İşte sen tüm sebep olduklarınla ve olmadıklarınla daha çıkmadan çürüyen 20’lik diş gibisin sevgili “Devlet”…
***
Sen aslında belki de suda yaşadağını bile bilmeyen balık gibisin…
Su dışında başka hayat olmadığını düşünen balık gibisin….
Her seferinde oltaya takılıp da hiçbir ders çıkarmayan balık gibisin…
Her seferinde akvaryum camına çarpıp da unutan ve tekrar tekrar aynı hatayı yapan balık var ya; işte onun gibisin…
Sen şimdi güzelim ekonomin sözkonusu olduğu için saatini bile başka yere göre ayarladın ya; işte yine o cama çarptın akvaryumunda…
Sen şimdi güzelim ekonomin sayesinde hiçbiryere varamadın da hep başkalarını suçladın ya; işte bu yüzden sen tekrar tekrar gözünün önündeki camı görmeyen balık gibisin..
Sen şimdi tekrar tekrar hata yaptın ya da aslında “hiçbir şey” yapmadın ya; şimdi hayatlar gitti ya; sen şimdi yine sus pus olacaksın ya…
Sahi sence sen nesin? Hiç düşündün mü…