• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Cuma, Mayıs 9, 2025
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
20 °c
Nicosia
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG GAZEDDA YAZARLARI Sibel Özbudun

Rosa özgürlüğün ta kendisiydi…[*] | Sibel Özbudun

“… Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek,” diye yazıyordu Victor Adler August Bebel’e 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda.

Sibel Özbudun Sibel Özbudun
22 Mayıs 2023
Okuma Süresi: 10 dk
A A
Rosa özgürlüğün ta kendisiydi…[*] | Sibel Özbudun
https://bsky.app/profile/gazeddakibris.bsky.socialhttps://www.threads.net/@gazeddakibris

“Hareket etmeyenler, zincirlerin

ne kadar ağır olduğunu bilmezler.”[1]

“… Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek,” diye yazıyordu Victor Adler August Bebel’e 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda.

Bebel ise 16 Ağustos 1910 tarihinde şöyle yanıtlıyordu Adler’i: “Bütün o rezil kadınca zehir püskürtmelerine karşın, partiyi onsuz bırakamam.”[2]

Alman Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin bu iki ağır topunun sözünü ettiği “zehirli kaltak”, Rosa Luxemburg’dan başkası değildi. Alman Sosyal Demokrat İşçi hareketine dahil olduğu andan itibaren, Bernstein’dan başlayarak partinin bütün köklü, yerleşik, müessesleşmiş, gerontokratik, reformist, parlamenterist, “âkil” yönetimine savaş açmaktan kaçınmayan o dikbaşlı, uzlaşmaz, uslanmaz, ateşli devrimci kadın.

Rozalia Luxenburg 5 Mart 1871’de, tüccar bir baba ve önde gelen bir haham ailesine mensup bir annenin beş çocuğunun en küçüğü olarak, o dönemde Rus İmparatorluğu’nun bir parçası olan Polonya’nın küçük bir kenti, Zamosc’da doğdu. Aile Yahudi Aydınlanması haskala’dan güçlü bir biçimde etkilenmişti, çocuklarını yurtsever Polonyalılar olarak yetiştirmeyi önemsiyorlardı.

Ailesi Rozalia iki yaşındayken Varşova’ya taşındı. Kendisini yaşamı boyunca aksak bırakacak bir kalça zedelenmesine karşın, sıcak, sevgi dolu bir ailenin içinde mutlu bir çocukluk geçirecekti.

Ama bu mutluluk onun Çar III. Alexander’ın Polonya üzerindeki demir yumruğunu hissetmekten ve tanık olduğu haksızlıklara başkaldırmaktan alakoymuyordu. Polonya 1863’de Rusya’ya karşı ayaklanmış ve yenilmişti. Çarlık o gün bugündür Polonyalılar üzerinde amansız bir Ruslaştırma siyaseti uygulamaktaydı. Yoğun antisemit tonlar içeren bir siyasa… 1881’de Varşova’daki pogroma çocuk gözleriyle tanık oldu. Polonyalı, Yahudi, kadın… Üçlü bir boyunduruk…

Boyun eğenlerden olmadı. Henüz lise yıllarında çarlık karşıtı çevrelere dahil olacaktı. Ama daha o yaşlarda eğilimi milliyetçilikten çok sınıflar savaşınaydı. Zenginlere ve muktedirlere öfke dolu şiirler dökülüyordu yeni yetme kaleminden… Okulu bitirir bitirmez devrimci sosyalist bir gruba katılacak ve kısa sürede çarlık gizli polisiyle tanışacaktı.

O yıllarda Polonya’da üniversite kapıları kadınlara kapalıydı. Pek çok Avrupa ülkesinde de öyle. İsviçre bir istisnaydı; Rozalia ağabeyi Jozef’in yanına yerleşerek Zürih Üniversitesi’ne kayıt oldu. Burada felsefe, tarih, politika, ekonomi, botanik, zooloji ve matematik öğrenimi gördü, 1897’de Polonya’da sanayinin gelişimi üzerine teziyle doktorasını tamamladı.

Ama İsviçre onun için üniversite öğreniminden ibaret değildi. Kent, Avrupa’nın dört bir yanından gelme politik göçmen ve ilticacılarla kaynıyordu. İçlerinden biri, yaşam boyu yoldaşı ve yaşamının bir kesitinde sevgilisi oldu: Litvanyalı Yahudi devrimci Leo Jogiches’le tanışması Zürih’teki ilk yıllarında olmalı. Adını Rosa Luxemburg’a çevirmesi de bu yıllara rastlar. Jogiches ile birlikte Polonya Krallığı Sosyal Demokrasi Partisi’ni (SDKP) kurması da öyle (1893 – Bu parti gelecekte Polonya Komünist Partisi’ne dönüşecekti). 18. yüzyıl sonlarında ülkelerini paylaşan Avusturya, Almanya ve Rusya karşısına Polonya’nın bağımsızlığı talebiyle dikilmeyen “aykırı” bir parti. Bağımsızlık burjuva talebiydi. Bunun yerine, SDKP’ye göre Polonya çokuluslu Avrupa sosyalist devletinin bir parçası olmalıydı.

Ulusların Kaderini Tayin Hakkı’na karşı duruşu onu dönemin sosyal-demokrat intelligentsia’sıyla karşı karşıya getiren itirazlarının ilkiydi. Bu tutumunu yaşamının sonuna dek sürdürecek, bu konuda Lenin ve Bolşeviklerle ters düşmekten geri durmayacaktı.[3]

Rosa Sosyalist Enternasyonal toplantılarında partisini temsil ediyor, İsviçre ve Paris’te partinin gazetesini yayınlıyordu. 1898’de anlaşmalı bir evlilikle Almanya’ya göçüp Berlin’e yerleşti… Ve yerleşir yerleşmez de (o dönemler dünyanın en güçlü sınıf hareketi olan) Alman işçi hareketinin saflarına katıldı. Teorisyendi, eylemciydi, sözünü sakınmaz bir eleştirmendi; sosyalist devrim hedefinden sapan, düzenle uzlaşıyı seçen hiçbir politik figür, adı ne denli büyük olursa olsun, onun “zehir püskürten” dilinden kaçınamıyordu. “İnsanları bir gök gürültüsü gibi etkilemek istiyorum,” diyordu Leo Jogiches’e mektubunda. “süslü sözcüklerle değil, görümün genişliği, kanaatlerimin gücü ve ifademin kudreti ile…”[4]

Almanya’daki ilk hedefi, “kapitalizmin temelde bir dönüşümü gerçekleştirdiğini, büyük kriz ve savaşların bu nedenle artık söz konusu olmayacağını, sosyalizme geçişin artık devrimi gerektirmediğini, bunun reformlarla mümkün olacağını”[5] öne sürerek Marx’ı “revize eden” Bernstein çizgisiydi. “Reform ya da Devrim”i, Bernstein’ın revizyonist görüşlerine karşı sert bir polemik niteliği taşıyordu.

SPD’nin ağır topları, yaklaşan tehlikeyi sezinlemiş olmalılar ki[6] onu “kadın sorunu”nda tecrit etmek istediler, başlangıçta.[7] Sığmadı, sığmak istemedi, sığamazdı.

Rosa feminist çevrelerce kadın sorununa, revizyonizme ve reformizme karşı omuz omuza mücadele ettiği arkadaşı, yoldaşı Clara Zetkin gibi kafa yormamakla eleştirilmiştir.[8] Gerçekten de kadın sorunu üzerine, pek de özgün sayılmayacak, dönemin seçme-seçilme hakkının işçi sınıfı kadınlarını kapsayacak şekilde genişletilmesini savunan bir yazısı[9] dışında kadınların kurtuluşu üzerine fazla yazıp çizdiği söylenemez. O, “kadınların kurtuluşu”nu, bu özet yaşamöyküsünde izlemeye çalıştığımız üzere, hem bireysel yaşamında hem de toplumsal mücadelesinde yaşamıştır.

Rosa izleyen yıllarda Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) önde gelen siyasal figürlerinden biri oldu ve Karl Kautsky, August Bebel, Clara Zetkin gibi liderlerle yakın ilişkiler geliştirdi. Aynı zamanda yüzyıl başında Litvanya’daki dengiyle birleşerek SDKPiL adını alan Polonya partisinin önde gelen kuramcısıydı.

1905’te Rusya’da patlak veren ve Çarlık rejimini kökünden sarsan devrim, Polonya’yı da derinden etkilemişti. 1905 kalkışması Rosa için salt bir burjuva devrimi değil, aynı zamanda proleter devrimlerin öncüsüydü. Ve “geri” Rusya proletaryası işçi sınıfının artık grevlerle ve sendikal mücadeleyle yetinmeyip sokağa inmesi, kitlesel gösterilere yönelmesi gerektiğini gösteriyordu, “ileri” ülkelerin proleterlerine. Kitlesel Grev, Parti ve Sendikalar’da (1906) kitlelerin kendiliğinden eylemlerinin düşüncelerinde kazanmaya başladığı öncelik, belirgindir. Parlamentarizme ve bürokratizme belenmiş sendikacılık anlayışına karşı kitlelerin kendiliğinden eylemini ve radikal çıkışlarını sahiplenişi, onun Paylaşım savaşına destek vererek “dönek” yaftasını yemesinden çok önce, Karl Kautsky ile karşı karşıya getirecekti.

Jogiches, kaynayan Polonya’dadır o sıralar. Hem o, hem de SPD yöneticileri, Polonya’nın “bir kadın için” güvenli bir yer olmadığına ikna etmeye çalışırlar. Ama Rosa pek kulak asmaz. 30 Aralık 1905 günü, Polonya’dadır ve Dunayevskaya’nın deyişiyle, “manifestolar, makaleler, bildiriler ve broşürler kaleme alıp elinde tabanca, matbaacıyı bunları basmaya ikna etmeye, grev ve gösterilere katılmaktan fabrika kapılarında sonsuz konuşmalar yapmaya”[10] yapmadığı şey kalmaz. Ve tutuklanır – Leo Jogiches ile birlikte. Ancak Almanya’daki yoldaşlarının nüfuzu sayesinde birkaç ay içinde serbest kalacaktır. Jogiches ise Sibirya’ya sürgüne gönderilir.

Luxemburg 1906-1914 yıllarını Parti okulunda eğitim verip, çok sayıda kuramsal yapıt ürettiği Berlin’de geçirdi. Bu yapıtlar arasında en önemlisi, 1913’te yayınlanan ve Marx’ın Kapital’i ile bir tartışma yürüttüğü Sermaye Birikimi: Emperyalizmin İktisadi Açıklamasına Katkı idi. Kapitalist sermaye birikiminin kapitalist-olmayan dünyadan değer aktarmaksızın mümkün olamayacağı savıyla bu çalışma, yalnızca 1960’larda yazan Andre Gunther Frank, Immanuel Wallerstein gibi “dünya sistemi” kuramcılarının değil, emperyalizm konusundaki tüm sosyalist yazının öncüsüdür. (Lenin Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması’nı 1916’da kaleme alacaktı.)

Bu yıllarda Rosa’nın emperyalizm üzerinde odaklanan ilgisi, onu Avrupa’nın tepesinde sallanan paylaşım savaşı tehdidine karşı duyarlı kılıyordu. Avrupalı Sosyalist liderlerin kararlılıkla savaşa karşı çıkıp kapitalizmin ve otokrasinin çöküşü için savaşmayı taahhüt ettikleri Enternasyonal Sosyalist Kongre’nin 1907 tarihli “Stuttgart Kararı”na yaşamı boyunca sadık kalacaktı. 1913’de Alman işçilerine savaş durumunda Fransız ya da Britanyalı sınıf kardeşlerine silah doğrultmayı reddetmeleri çağrısı yaptığı konuşmanın ardından tutuklandı. İddianamesinde kaçma riski olduğunu söyleyen savcıya yanıtı, tarihe geçen cümleleri arasındaydı: “Savcı bey, sanırım kaçacak olan sizsiniz, bir sosyal demokrat asla kaçmaz. İşinin başında kalır ve sizin hükmünüze gülüp geçer. Şimdi verin hükmünüzü!”

Rosa birkaç yoldaşıyla birlikte (Karl Liebnecht, Franz Mehring, Clara Zetkin, Leo Jogiches…) Stuttgart Kararı’na sadık kaldı, ama Avrupalı sosyal demokrat liderlerden çoğu, çark edecekti. Savaş başlar başlar başlamaz, birbiri ardısıra hükümetlerinin savaş politikalarına desteklerini açıkladılar.

İhanete uğramış, yalnız kalmışlardı. Rosa’nın ilk düşüncesi, partisinin kararını protesto için intihar etmek oldu; ama hızla vazgeçti. Bunun yerine, sonradan Spartakist Liga’ya dönüşecek olan Enternasyonal Grubu örgütledi. Savaş karşıtı eylemlerinin sonucu kovuşturmalar ve hapis cezaları olacaktı; Rosa neredeyse tüm savaşı cezaevinde geçirdi. Ama ne yapıp edip düşüncelerini ve mücadelesini dışarıya aktarmayı başarıyordu: “Savaş metodik, örgütlü, devasa bir cinayettir,” diyordu dışarıya sızdırmayı başardığı Junius broşüründe (1915).

1917 Şubat devrimini cezaevinde coşkuyla, Ekim devrimini ise eleştirel tonu biraz daha yüksek bir coşkuyla cezaevinde karşıladı… 1918’de yayınladığı Rus Devrimi’nde Brest Litovsk Barış Anlaşmasını, Bolşeviklerin toprak ve milliyet politikalarını ve Lenin ile Troçki’nin muhaliflerine karşı antidemokratik uygulamalarını eleştiriyordu: “Yalnızca hükümet destekçileri için özgürlük, -sayıları ne kadar çok olursa olsun- yalnızca bir partinin üyeleri için özgürlük, özgürlük değildir. Özgürlük her zaman ve münhasıran farklı düşünenin özgürlüğüdür.”

Kasım 1918’de, savaşın yıkıcı ve Sovyet devriminin esinleyici etkileriyle Alman proletaryası ayaklanır; Kaiser II. Wilhelm’i devirerek cumhuriyetin ilanını sağlar. Devrim tüm siyasal tutsakları serbest bırakacaktır, Rosa dahil. Özgürlüğünün ikinci günü, Rosa, 1917’de SPD’den ayrılan Alman Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi (USPD)’nin radikal kanadı Spartakist Liga’nın başında, görevdedir.

1918 Kalkışması, Luxemburg’un parti okulundan öğrencisi Friedrich Ebert başkanlığındaki SPD’yi iktidara getirmiştir, ama iyiden iyiye evcilleşmiş, düzen-içileşmiş bir SPD’yi. SPD iktidarının soldan tek muhalifi, bir süre sonra USPD’den koparak Almanya Komünist Partisi (KPD) adını alacak olan Spartakist Liga’ydı.

Alman işçi hareketi yeni kurulan Komünist Parti’ye kulak verdi… Ocak ayı başında asker ve denizci konseyleri Reich’ın başkanlık binasını kuşatarak hükümeti rehin aldı. 5 Ocak 1919 günü Berlin’de 200 bin işçi Genelkurmay’la ittifak hâlinde isyanı bastırmaya çalışan SPD iktidarına karşı yürüdü. SPD yayın organı Vorwärts’ın işgaliyle başlayan “Spartakist hafta” aşağıdan gelen, kendiliğinden bir kitle patlamasıydı; hazırlıksız ve zamansız olduğunu düşünen Rosa’nın kalkışmaya tümüyle destek vermekten başka bir seçeneği yoktu… Öngördüğü ve savunduğu gibi, kitleler inisyatifi ele almıştı…

Karşı devrim ise, dişinden tırnağa silahlı ve hazırlıklıydı. Ebert’in savunma bakanı Noske üç bin kişilik freikorps birliğiyle Berlin’e yürüdü. Yüzün üzerinde isyancıyı öldürüp binlercesini yaralayarak. “Spartakist ayaklanma”, bastırılmış, Berlin’de “düzen sağlanmıştı”…

“ ‘Berlin’de düzen hüküm sürüyor!’ Siz budala uşaklar. ‘Düzen’iniz kum üzerine kurulu. Yarın devrim bir kez daha başını kaldıracak ve sizi dehşete salarak haykıracak: Vardım, varım, var olacağım!”

Bunlar kayda geçen son sözleri. 15 Ocak’ta Rosa ve KarlLiebknecht tutuklandılar. Ve vahşice katledildiler. Rosa’nın bedeni, aylar sonra atıldığı kanalda bulunacaktı…

* * *

Yukarıda bir yerde değindim, bir kez daha vurgulayayım. Rosa Luxemburg -Clara Zetkin’le yakın dostluğu ve pek çok konuda aynı görüşü paylaşması dışında- bir “kadın sorunu kuramcısı” değildi, olmadı. Ama emekçi kadınlar tarafından bayraklaştırılmasını gerektiren başka bir şeyi gerçekleştirdi. O safını emekçilerden, ezilenlerden yana seçtiği lise yıllarından itibaren, bizatihi “kadınların kurtuluşu”nu hayata geçirdi. Yaşamını, sevgilisi ve yoldaşı Jogiches dahil, kimsenin iradesine teslim etmeden, özgürce yaşadı… Düşüncelerini hiçbir çekinceye tabi kılmadan, her türlü bedeli göze alarak açıklamaktan çekinmedi. Uzun süre militanı olduğu SPD’nin hiçbir “put”u önünde eğilmedi, Bernstein’lara, Kautsky’lere kafa tutmaktan çekinmedi. Yeri geldi Marx’ın “sermaye birikimi”, yeri geldi Lenin’in “ulusal sorun” konusunda yanıldığını öne sürdü; Bolşeviklerle “muhaliflerini bastırdıkları” için sert polemiklere girişti. Ve hep devrimin saflarında oldu; Freikorps’un sopalarıyla hurdahaş edilen bedeni kanala atılana dek. Ve sonrasında da…

O, özgürleşmeyi başarmış bir kadın, Lenin’in Üçüncü Enternasyonal’in açılış konuşmasında belirttiği üzere, “Bütün hatalarına rağmen bir kartaldı ve bir kartal olarak kalacaktır…”

Gölgesi özgürlüğün peşindeki kadınların üzerinden eksik olmasın…

24 Aralık 2022 14:44:07, İstanbul.

N O T L A R

[*] Alevîlerin Sesi, No:276, Nisan 2023…

[1] Rosa Luxemburg.

[2] Akt. Raya Dunayevskaya, Rosa Luxemburg, Women’s Liberation and Marx’s Philosophy of Revolution. Sussex: Harvester Press Ltd. 1982: 27.

[3] 1918 yılında kaleme aldığı “Rus Devrimi” başlıklı kitabın üçüncü bölümü, Bolşeviklerin “ulusal sorun” ve “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” üzerine görüş ve uygulamalarının sert bir eleştirisini içerir. Bkz.: https://www.marxists.org/archive/luxemburg/1918/russian-revolution/ch03.htm

[4] Rory Castle, “Rosa Luxemburg: A Revolutionary Life”, Rosa Remix, Stefanie Ehmsen ve Albert Scharenberg (der.), Rosa Luxemburg Stiftung, New York, 2016: 15. Rosa’nın biyografisinde Raya Dunayevskaya’nın birinci dipnotta zikredilen kitabının yanı sıra, bu makaleyi esas aldım.

[5] Hilal Onur İnce, “Rosa Luxemburg 150 Yaşında ve Hâlâ Genç”, Bianet, 5 Mart 2021, https://m.bianet.org/bianet/toplum/240326-rosa-luxemburg-150-yasinda-ve-hala-genc

[6] Karl Kautsky 1913’de Bebel’i, Rosa Luxemburg ve Clara Zetkin’i kast ederek, “bu iki kadın ve izleyicileri tüm merkez pozisyonlara saldırmayı planlıyorlar,” diye uyaracaktı. (Dunayevskaya, a.y. s.27)

[7] Dunayevskaya, a.y. s.2.

[8] Bkz. Nancy Holmstrom, “Rosa Luxemburg: A Legacy for Feminists?”, Socialist Studies/ Études socialistes 12 (1) Bahar 2017 ss.187-190.

[9] Bkz. “Women’s Suffrage and Class Struggle”(1908), https://www.marxists.org/archive/luxemburg/ 1912/05/12.htm

[10] Dunayevskaya, a.y. s.5.

Sibel Özbudun

Sibel Özbudun

Akademisyen, çevirmen, yazar, yayıncı ve antropolog

Kaypakkaya’dan kalan…[*] – Sibel Özbudun / Temel Demirer
Sibel Özbudun

Kaypakkaya’dan kalan…[*] – Sibel Özbudun / Temel Demirer

Temel Demirer
13 Mayıs 2023

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor; belki biz olmayacağız ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak.” Birçok şeyin parlamentarist abartılarla 14 Mayıs 2023’ seçimlere endekslendiği bir tabloda Ursula K. Le Guin’in, “Çünkü devrimi...

Devamı içinDetails
Toplumsal cinsiyet ve kadın emeğinin tarihi[1] – Sibel Özbudun
Sibel Özbudun

 Türkiye’de kadın mücadelesinin “gayriresmî tarih”i- Osman Tiftikçi’nin kitabı üzerine[*] – Sibel Özbudun 

Sibel Özbudun
8 Nisan 2023

“Kim dayanabilir zamanın kırbacına? Zorbanın kahrına, gurunun çiğnenmesine, Sevginin kepaze edilmesine, Kanunların bu kadar yavaş Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine. Kötülere kul olmasına iyi insanın?” Bu coğrafyanın Marksist söyleminde “Kadın...

Devamı içinDetails
Bir seçim yazısı ya da “bizi tüm kurtaracak olan…”[*] – Sibel Özbudun
Sibel Özbudun

Bir seçim yazısı ya da “bizi tüm kurtaracak olan…”[*] – Sibel Özbudun

Sibel Özbudun
26 Mart 2023

“Sadece parasal enflasyonun değil, kavramlar ve değerlerin de enflasyona uğradığı bir çağda yaşıyoruz.”  Yıl 1973: Ülke 12 Mart faşizminin karanlığından çıkmaya çabalıyor. CHP’nin 1972’de gerçekleşen Olağanüstü Kurultay’ında Bülent Ecevit İsmet...

Devamı içinDetails
Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer
Sibel Özbudun

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer

Temel Demirer
19 Mart 2023

“En düşündürücü olan, Bizim hâlâ düşünmüyor olmamızdır.” “Seçim”e şu kadar gün kaldı, telaşıyla ortalığı tozun dumanın kapladığı duruma tanık/ tarafız bir kez daha… “Beterin daha az beteri”nin “seçenek” ilan edilmek...

Devamı içinDetails
Toplumsal cinsiyet ve kadın emeğinin tarihi[1] – Sibel Özbudun
Sibel Özbudun

Bu memlekete feminizm gerekirse…[*] | Sibel Özbudun

Sibel Özbudun
7 Mart 2023

“Oysa ne bir hayâl, ne bir fısıltı, ne bir ayak sesi; Ne de bir gören var, bir soran var yitikliğimizi...” “Sen şimdi kocanın evinde oturursun/ Ve saçların artık eskisi gibi...

Devamı içinDetails

YAZARLAR

Ortaokullarda Başörtüsü Yasağının Kaldırılmasının Düşündürdükleri
Umut Bozkurt

Ortaokullarda Başörtüsü Yasağının Kaldırılmasının Düşündürdükleri

Umut Bozkurt
23 Mart 2025
Sizin Bu Suskunluğunuz Bizi Sağır Ediyor
Konuk Yazar

Sizin Bu Suskunluğunuz Bizi Sağır Ediyor

Konuk Yazar
22 Mart 2025
Kırılgan Ahlaklar, Kamusal Sorumluluklar
Engin Kara

Kırılgan Ahlaklar, Kamusal Sorumluluklar

Engin Kara
22 Mart 2025
Çalıyor

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

Baf Okulları Biyodizel İçin 17 Ton Yemeklik Yağ Topladı

KIBRIS
Romanya’da Rusya Yanlısı Aday Yeniden Reddedildi, Aşırı Sağcılar Polisle Çatıştı

Romanya’da Rusya Yanlısı Aday Yeniden Reddedildi, Aşırı Sağcılar Polisle Çatıştı

DÜNYA
“Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz”: Edip Akbayram Hayata Veda Etti

“Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz”: Edip Akbayram Hayata Veda Etti

SANAT
Zelenski’yi Kameralar Önünde Aşağıladılar

Zelenski’yi Kameralar Önünde Aşağıladılar

DÜNYA
“Emekli” Tavuklar Kıbrıs Zeytinliklerinde “Çalışıyor”

“Emekli” Tavuklar Kıbrıs Zeytinliklerinde “Çalışıyor”

İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
Cyprus Mail Yurttaşlara Sordu: Kıbrıs’ı Yabancılara Mı Satıyoruz?

Cyprus Mail Yurttaşlara Sordu: Kıbrıs’ı Yabancılara Mı Satıyoruz?

KIBRIS

İzel Seylani: Birlikte hayal etmeyi başardığımızda… | Video

SANAT
İsrail’in yerle bir ettiği Gazze havadan görüntülendi | Video

İsrail’in yerle bir ettiği Gazze havadan görüntülendi | Video

DÜNYA
Yunanistan’da ABD tanklarına barikat: Katiller evinize dönün

Yunanistan’da ABD tanklarına barikat: Katiller evinize dönün

DÜNYA
Scholz’un konuşması kesildi: “Filistinlilerin kanı sizin ellerinizde” | Video

Scholz’un konuşması kesildi: “Filistinlilerin kanı sizin ellerinizde” | Video

DÜNYA

Instagram

Takip et

  • Bekir Paşa Lisesi öğretmenleri Eğitim Bakanlığı
  • Tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu paylaşımında TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak “Korkunun ecele faydası yok! Öyle de yenileceksin! Böyle de yenileceksin. Haklılığımıza, cesaretimize, tevazumuza, güler yüzümüze yenileceksin!” dedi.

https://gazeddakibris.com/imamoglu-demokrasi-meydanlarinda-sesinizi-yukseltin/
  • Tel Aviv’de toplanan onbinlerce kişi, Netanyahu
  • Güney Kore, Japonya ve Çin dışişleri bakanları, Kore Yarımadası
  • 21 Mart Dünya Irkçılık Karşıtı Gün nedeniyle Kıbrıs
  • "AKP’nin Kuzey Kıbrıs’a yaptığı müdahaleleri beni de herkes gibi rahatsız ediyor. Ancak o rejimin buraya dayattığı politikaların hıncını başını örten orta okul öğrencilerinden çıkarmamalıyız."

https://gazeddakibris.com/ortaokullarda-basortusu-yasaginin-kaldirilmasinin-dusundurdukleri/?utm_source=instagram-business&utm_medium=jetpack_social
  • Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve beraberindekiler, CHP
  • Gençlik Federasyonu açıklamasında 22 Mart Cumartesi akşamı, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) kampüsünde yaşanan ve kamuoyuna yansıyan olayların demokratik değerler ve ifade özgürlüğü açısından endişe verici olduğu belirtildi.

https://gazeddakibris.com/genclik-federasyonundan-polise-daudeki-garabet-tutumdan-donun/?utm_source=instagram-business&utm_medium=jetpack_social

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Gençlik Federasyonu’ndan Polise: DAÜ’deki Garabet Tutumdan Dönün

Gençlik Federasyonu’ndan Polise: DAÜ’deki Garabet Tutumdan Dönün

2 ay önce
KTOEÖS: Öğretmenlere Yönelik Sahte Hesaplar Üzerinden Sosyal Medyada İtibarsızlaştırma Kampanyası Ve Provokasyonlar Yapılıyor

KTOEÖS: Öğretmenlere Yönelik Sahte Hesaplar Üzerinden Sosyal Medyada İtibarsızlaştırma Kampanyası Ve Provokasyonlar Yapılıyor

2 ay önce
İmamoğlu: Demokrasi Meydanlarında Sesinizi Yükseltin

İmamoğlu: Demokrasi Meydanlarında Sesinizi Yükseltin

2 ay önce
Siyaset Bilimci Şebnem Oğuz: Erdoğan Muhalefeti Bölmeye ve Uysal Bir Muhalefet Yaratmaya Çalışıyor

Siyaset Bilimci Şebnem Oğuz: Erdoğan Muhalefeti Bölmeye ve Uysal Bir Muhalefet Yaratmaya Çalışıyor

2 ay önce
Barolar Birliği: Yargının Tarafsızlığına Yönelik Bir Darbe

Barolar Birliği: Yargının Tarafsızlığına Yönelik Bir Darbe

2 ay önce

Gazedda Facebook

Gazedda Facebook
Gazedda

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.