Bu makale ilk kez 14 Haziran tarihinde Kathimerini Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
Yazar: Andreas Parashos, Kaynak: Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu, Çeviri: Vula Harana
Kataklizmo tatili günlerinde, Ruhu’l Kudüs bir kez daha entrika pisliğinin kapağını kaldırdı, çünkü devlet bu konuda zayıftı. Bu kez özgür Mağusa’da bir seferde bin kişiyi içeri alan devasa bir gece kulübünün önünde. Etrafa yayılan pis kokuyla birlikte kimse koronalı tükürük de yayılıp yayılmadığından emin olamaz. Ama bütün bunlar bölgenin dokunulmazlığını sarsamaz. Neden mi; Çünkü çok para söz konusu; para ne kadar çoksa, aldığın hoşgörü de o kadar büyük oluyor. Hükümetten, polisten, adaletten.
Bu olgu yeni değil. Beşli mafya cinayetleri de bunun kanıtı zaten ama/ gelin/ size kısa bir hikaye anlatayım. Birkaç yıl önce, aynı yayın organında çalıştığımız bazı meslektaşlarımla, elimize, özgür Mağusa’da iki polis memurunun uyuşturucu kaçakçılığına karıştığına dair bir bilgi paketi geçmişti. Haber büyük başarı olacaktı. Biz yetkili makam olan ilgili Bakanı önceden bilgilendirmeyi uygun gördük. Bakan bizden bir süre beklememizi istedi. Önce iki polis tutuklanacak, ardındansa biz röportaj yazıyı yayınlayacaktık. Biz saftirik tabi, Bakanın isteğini kabul ettik. Tutuklamaların yapılmasını beklerken de bu arada yeraltı dünyasından tehditler yağmaya başladı. Ailemize, yaşamımıza ilişkin tehditlerin altında hissettiğimiz terör soğuk terler dökmemize neden oldu. Anlayacağınız üzere, iki polis memuru asla tutuklanmadı ve ilgili röportaj ikmale kalarak çekmeceyi boyladı. Ama bu bize muhteşem bir ders oldu.
Bu nedenle, Protaras’taki kulübün sahiplerinin kışkırtıcı davranışlarının ne anlama geldiğini bulmak zor olmadı. Zira polisin davranış biçimi ve yetkili bakanın saf hali bizdeki eski anıları uyandırmıştı. Hele hele o çok çok iyi bir insan görünümlü Polis Şefi’nin inanılmaz açıklaması? Bakın ne diyordu: “Polis her zaman kamu yararına hareket etmektedir. O anki durumda, polisin, esrik halli 1000 kişiye mahkemeye sevk kâğıdı vermesi pek akıllıca olmazdı. Nasıl tepki vereceklerini bilemezdik.”
Aynen dediğim gibi, Alfa Televizyonunda kendi gözümle gördüm. Polis Şefi Cuma günü, polisin, kulüp sahibini karakola çağırdığını ve uyardığını söylüyordu. Ama kulüp sahibi ikazlara uymamış. Aman Şef’im, dükkanın lisansı yoktu ve polis müdürü onu uyardı demek? Dükkanın lisanssız çalışmasına neden izin verdiğini sordunuz mu müdüre? Geçen yıl lisanslı mıydı peki? Ya bir önceki yıl?
İşin komik yanı şu ki, Çarşamba günü, Adalet Bakanı Yorgos Savvidis, hafta sonu Yüksek Mahkemenin mukayyidiyle temasa geçtiğini ve onun kendisine gerek hafta sonu gerekse de resmi tatillerde Mahkeme’ye ceza davası açma olasılığının olmadığını doğruladığını bildiren bir açıklama yaptı. Oysa/ bir eğlence yerinin işleyişini askıya alan geçici bir kararname çıkarılması için Mahkemeye sevk edilmesi bir ön koşuldur. Adaleti de gönderdik. Dünya çapında özgünlüğü olan bir durum bu. Zira ne olduğundan bağımsız, Kıbrıs’ta hafta sonları ve tatillerde Adalet işlemez! İyi de, Sayın Bakanım, dükkanın lisansı yok, neden ceza davası açasın ki? Sadece üçüncü kattaki restoranın lisansı var. Ben oraya hiç gitmedim, nerede olduğunu da bilmiyorum ama iki üç telefon görüşmesi yapmak öğrenmem için yeterliydi. Bölge emniyet müdürünün ve görevli subaylarının bunu bilmemesi mümkün müdür?
Kendi kendime soruyorum, Bakanın kulübün sahiplerinin kimler olduğu hakkında, oyunun şike olduğu konusunda bilgilendirilmemesi mümkün müdür? Başkan satın alınmış, hakem de satın alınmış belli ki. Polis şefiyse bu çok kâr bırakan oyunun arkasında kimler olduğunu bilmiyor. Olur mu öyle şey? Bölgede yüzüğü takan Kalopsidiotis’in öldürülmesinden sonra liderlik yüzüğünü parmağına geçirenin kim olduğu konusunda bir fikrin yok mu Şef’im? Halbuki Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in, OMEGA’ya yaptığı açıklamalar sırasında konu hakkında bilgisiz olmadığı besbelliydi. Ne dedi Cumhurbaşkanı? “Arkasında kim olursa olsun tahammül gösterilmeyecektir. Yasalar kim olduğundan bağımsız olarak uygulanır. Ve herkes emin olsun ki, kanunların dayattığı neyse o harfiyen uygulanacaktır.” Halleluya