Bazen küçükken yaşadığın olayların anıları o kadar canlı olur ki bedeninde, sonunda o yaşadığın olayların hatırası seni ele geçirir ve bir bakarsın sen farkında olmadan o yaştaki haline, davranışlarına ve duygularına bürünmüşsün. Ne algını kontrol edebiliyorsun ne de duygularını. O minik halinin ruhuna, korkularına ve düşüncelerine dönüşmüşsün.
Bu her ne kadar korkutucu bir deneyim de olsa, sonunda hapsolmuş o minik halin anısı özgür kalmış ve bedeninden ayrılmanın eşiğine gelmiş olur. Sen yetişkin halinle sarhoş olmuş gibi hissederken ve ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, o tüm bastırılmış duyguların seni ele geçirmesi anının garip muhteşemliği sarar etrafını. Yalnızlık ve terk edilme korkusunun ne demek olduğunu anlamaya çalışan zihin, kalbin duygularıyla baş edemez ve yenik düşer, koruyamaz kendini bu korkulardan. Herkesin değerini bilirken, kendi değerini bir türlü idrak edememiş halin, kendine bu haksızlığı yapmanın kızgınlığına ve öfkesine yenik düşerken, yine de bu duygularını hissetmenin ve haykırmanın özgürlüğüne kavuşur için için.
Bu çığlıklar her yerde yankılanırken, bastırılmışlıkların rahatlamasıyla, yetişkin hali yer bulur kendine tekrardan. Akıl karışıklığı ile baş başa kalır günün sonunda, mantıklı zihin bu durumu anlamaya ve anlamlandırmayla vakit kaybederken, içeride gizlenmiş kızgınlığın dışarı salınımıyla henüz idrak edilmemiş rahatlık kendini göstermeye başlar.
En iyi bildiğini yapan ve hızla duygulardan uzaklaşmayı öğrenmiş yetişkin hal, en hızlı şekilde bulur kendini oyalamanın yollarını. İnsan olmanın zorluğuna ve anlaşılmazlığına verdiği yanıt olur bu davranışı. Dış etkenlere karşı yarattığı savunma mekanizmalarına ne kadar hazırlıklı ise içerden gelen saldırılara hazır olmadığını fark eder bir kez daha. Dışarıya karşı ördüğü duvarın eseri yoktur içeride. Kendini kendinden koruyamayacağının acı gerçeğinde, çabalar durur kabullenmekle kabullenmemek arasında bir yerde. Kontrol edebilecekleriyle kontrol edemeyecekleri arasındaki ayırdı yapma mücadelesine geri döner bir kez daha. Yine fark eder ki o mükemmelliyetsizliğinin içinde mükemmeli taşıyandır.