İş insanı ve hak savunucusu Osman Kavala, tutukluğunun dördüncü yılının pazartesi günü tamamlandığını duyurdu. Tutulduğu Silivri Cezaevi‘nden bir mesaj yayımlayan Kavala, “Hayatımın dört yılını kaybettikten sonra, teselli bulabileceğim şey, benden sonra yargı karşısına çıkacak olanların daha adil bir muamele görmeleri ihtimalidir” dedi.
Mesaj şöyle:
“Pazartesi günü Silivri Cezaevi’nde dördüncü yılım tamamlandı. Bu süre içinde, sadece cezaevinde olduğum için kendi hayatımı yaşama imkânımı kaybetmekle kalmadım, hedef gösterildiğim ve kamuoyunda hakkımda ‘karanlık’ ve ‘kötü’ bir insan izlenimi yaratılmaya çalışıldığı için, kendi gerçekliğim de tahrif edildi. Hayatımın dört yılını kaybettikten ve bir ‘memleket sorunu’ haline geldikten sonra, teselli bulabileceğim şey, yaşadıklarımın yargıdaki sorunlarla yüzleşilmesine katkıda bulunması ve benden sonra yargı karşısına çıkacak olanların daha adil bir muamele görmeleri ihtimalidir”
Osman Kavala, 1 Kasım 2017’de Gezi olaylarının planlayıcısı, yöneticisi ve finansörü olduğu iddiasıyla “hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklanmıştı. Bu davadan beraat etmesine rağmen bırakılmadı, daha önce tahliye kararı verilmiş bir davanın konusu olan casusluk ve 15 Temmuz darbe girişimine karışmak suçlamayla yeniden tutuklandı.
AİHM tarafından verilen “derhal serbest bırakılmalı” kararı uygulanmadı. Bir kez bile savcıya ifade vermeyen Kavala hakkında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, defalarca “suçlu olduğuna” dair beyanat verdi, beraatini “operasyon” olarak nitelendirdi.
Son olarak, ABD ve 9 Avrupa ülkesinin büyükelçileri, Kavala’nın serbest kalması çağrısı yapınca, Erdoğan, bu kişileri “istenmeyen adam” ilan etmek istedi. Büyükelçiler, yeni bir açıklama yapıp Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine riayet ettiklerini açıkladığında kriz yatıştı. Ancak kriz sırasında Erdoğan tarafından “Soros artığı” diyerek suçlanan Kavala, bundan sonra adil bir yargılama yapılamayacağı gerekçesiyle duruşmalara katılmasının ve savunma yapmasının anlamsız olacağını belirtti.