Çok yaşlı ve hastaydı. Ölüm artık onun yanı başında, hayatla son yüzleşmelerini yapmasını bekliyordu. Yapayalnızdı. İçi suçluluk duygusu ile doluydu. Tüm sevdikleri onu, bir bir terk etmiştiler. O da bu terk edilişin taşınamaz ağırlığıyla geçiriyordu hayatının son evresini.
Çok güçlü ve zeki bir kadındı gençliğinde. Her şeyi ve herkesi yönetmesini çok iyi bilirdi. Nasıl oldu da terk edilmişti? Nerede hata yapmıştı? İçindeki suçluluk duygularının ağırlığıyla, bedeni ve ruhu, çok hızlı bir şekilde yenik düşmüştü yer çekimine. Yaşı altmış beş olmasına rağmen, doksan yaşında birinin görüntüsünü taşıyordu. Yüzünde ve bedeninde içinde yaşadığı yasın değişik somut halleri vardı. Eski ve yaşlı kokan bu küçücük kulübenin içinde ölmek üzereydi, hem de yapayalnız. Şok edici derecede ürkütücü bir durumdu bu onun için.
Yatağının yanı başında tek bir fotoğraf vardı, zorlukla uzandı ve eline aldı. İç çekmekte bile zorlandı. Canı acıyordu. Onlara bir kez daha veda ediyordu ama bu kez gerçek ve ‘sonsuzdu’ veda. Onlara duyduğu özlem, suçluluk duygularının daha ağır basmasıyla sönü verdi aniden. Hiçbir şeye hak görmüyordu kendisinde.
Gençliğinde çok baskıcı ve kontrolcü bir kadındı. Herkesi ve her şeyi o yönetirdi. İnanılmaz derecede otoriterdi. Bu olduğu kişinin etrafa verdiği zararı fark edememişti bir türlü. Aşırı derecede dediği dedik ve herkes için en doğru olanı bildiğini zanneden bir yapısı vardı. Çok da güçlüydü varoluşu. Ama zayıf bir noktası vardı; sevdikleri. O ne yaptıysa onları kaybetmemek için yapmıştı özünde. Ancak korkusu onu aşırı kontrolcü biri yapmıştı. Gücünü kötüye kullanmıştı farkındalıksızca. Sevdikleri için en iyisini bildiğini düşünerek, onların hayatlarına zarar verecek derecede müdahale etmişti. Günün sonunda, yavaş yavaş, sevdikleri onun bu ezici ve baskıcı özelliğine dayanamayıp, onu terk etmiştiler.
Ve şimdi yapayalnızdı ölüm döşeğinde. Bir çok hissettiği duygunun karmaşasında tam olarak ne hissedeceğini bile bilemiyordu. Ölümün karşısında güçsüz ve çaresizdi. Ama ölümden daha korkutucuydu onun için, sevdiklerini son bir kez daha görememek. Gözlerindeki çaresizlik, yas ve suçluluk duyguları ile son bir kez nefes almayı denedi ama nefes alamadan nefesi boşaldı. Çaresizlik, suçluluk ve yas, ölümle birlikte terk etti bedenini.
“Tebrikler, sağlıklı bir kız çocuğunuz oldu” dedi onlara doktor. Çok mutluydular. Minik bebek gözlerini açtığında, çaresizlik, yas, suçluluk hepsi orada can buldu yeni bedende. Mutluluğun içine gizlenmişti bir kez daha yas. Bu durumdan kimsenin haberi yoktu.