• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Çarşamba, Mart 29, 2023
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa HABER KIBRIS

Neolitik, kapitalizm ve komünizm – Alain Badiou

Gazedda Gazedda
5 Ağustos 2018
Okuma Süresi: 8 dk
A A
Neolitik, kapitalizm ve komünizm – Alain Badiou

Bugünlerde, bildiğimiz anlamda insanın sonuna dair varsayımlardan sıklıkla söz edilmekte. Bu türden öngörülerin çeşitli nedenleri mevcut. Bir tür mesyanik çevreciliğe göre, hayvani bir insanlığın aşırı yırtıcılığı yakın zamanda Yeryüzü üzerindeki yaşamın sonunu getirecek. Yine, bunun yerine koşar adım gelişen teknolojik ilerlemelere işaret edenler ise ayrım gözetmeksizin bütün işlerin robotlar tarafından yapılacağı bir otomasyon sistemine, programlama alanındaki muazzam gelişmelere, otomatik üretilen sanata, plastik kaplama katillere ve bir üst-insan zekasının tehlikelerine dair kehanetlerde bulunmaktalar.


Çeviri: Soner Torlak / Sendika.org

Versobooks.com’daki İngilizcesinden Soner Torlak tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir


Birdenbire, teknolojik yenilikçilik temelinin ya da Doğa Ana’ya dönük bütün saldırılara dönük bir ağıtın tercih edilmesine dayanarak insan-ötesicilik ve insan-sonrası –ya da bunların aksi imgesi olarak hayvanilik durumuna bir dönüş– gibi tehditkâr kategorilerin ortaya çıkışına tanık oluyoruz.

Bana göre bütün bu kehanetler, insanlığın bugün maruz kalmakta olduğu gerçek tehlikeyi –bir başka deyişle, küresel kapitalizmin bizi sürüklediği çıkmazı– gizleme niyetinde olan bir ideolojik kakofoniden başka bir şey değil. Esasen, doğal kaynakların yok edici biçimde sömürülmesine, başta bu sömürüyü özel kâra dönük sınırsız bir talep ile bağlantılandırması nedeniyle izin veren şey, bu –ve sadece bu– toplum biçimidir. Pek çok türün tehlike altında olması, iklim değişikliğinin kontrol altına alınamaması, suyun bir tür nadir bulunur hazine haline gelişi olguları, tamamen milyarder yırtıcılar arasındaki acımasız rekabetin bir yan ürünüdür. Bilimsel yenilikçiliğin anarşik bir seçim mekanizması dahilinde teknolojilerin neyi satabileceği meselesine tabi olması gerçeğinin başka bir nedeni yoktur.

Çevreci vaazlar zaman zaman –peygambervari abartmalarına karşın– neyin olup bittiğine dair inandırıcı betimlemeler kullanılıyor. Fakat bunlar çoğu zaman iyiliksever yüzlerini göstermenin derdindeki devletler açısından kullanışlı olacak biçimde salt propagandaya dönüşüyor. Tıpkı bizi –gelir gider tablolarının kâr hanelerine yazmak adına– satışını yaptıkları metaların soylu, kardeşçe ve doğal saflığına inandırmaya çalışan çok-uluslu şirketlerde olduğu gibi.

Teknolojinin fetişleştirilmesi ve bu alandaki ara vermeksizin süren –ve şu sıralarda en rağbet göreni “dijital devrim” olan– “devrimler” dizisi, bu durumun bizi bir yandan –robotların bize hizmet edeceği ve bizlerin aylaklaşacağımız– çalışmanın olmadığı bir dünya cennetine götüreceğine, diğer yandan dijital “düşünce”nin insan zekasını yok edeceğine ilişkin inançları sürekli biçimde yaygınlaştırmakla meşgul. Bugün, şaşkınlık içindeki okurlarını yapay zekanın doğal zeka üzerindeki eli kulağında “zafer”ine dair bilgilendirmeyen tek bir dergi yok. Fakat bu örneklerin büyük kısmında ne “doğa” ne de “yapay” uygun şekilde ve açıkça tanımlanıyor değil.

Felsefenin başlangıcından bu yana, “doğa” sözcüğünün gerçek kapsamı meselesi ile sürekli karşılaşılır. “Doğa” akşamın günbatımlarının romantik düşleri, Lukretyus’un atomcu materyalizmi (De natura rerum), şeylerin içkin varlığı, Spinoza’nın Bütünlüğü (Deus sive Natura), bütün kültürün altındaki amaç, kentlerin kuşku uyandıran yapaylığının karşısına yerleştirilmiş kırsal ve köylü ortamlar (Marshal Pétain’ın sözleriyle, “yeryüzü altımızda uzanmaz”), fizikten ayrık olarak biyoloji, gezegenimiz olan ufacık yere karşı kozmoloji, yenilikçilik çılgınlığına karşı yüzyılların değişmezliği, sapıklığa karşı doğal cinsellik vb. anlamlarına gelebilir… Korkarım ki bugün “doğa”, büyük çoğunlukla bir villa ve bahçenin sakinliğine, turistler açısından çekici olan vahşi hayvanlara ya da güzel bir yaz geçirebileceğiniz kumsallar ya da dağlara atıfta bulunuyor. O halde, insanın tek bir vasat galaksinin eşiğinde yer alan ortalama bir güneş sistemindeki orta dereceli bir gezegen üzerindeki bir düşünen pireden fazlası olmadığı düşünüldüğünde, doğadan sorumlu insanı kaç kişi tahayyül edebilir?

Yine felsefe, başlangıcından bu yana, Teknoloji ya da Sanat üzerine de düşüncesinin büyük kısmını vakfetmiş durumdadır. Yunanlılar Techne ile Physis’in diyalektiği –insan hayvanı içine yerleştirdikleri bir diyalektik– üzerine kafa yormuşlardı. Yunanlılar, bu hayvanın “doğanın en zayıfı olan bir bataklık bitkisi … fakat düşünen bir bitki” olarak görülmesinin zeminini kurdular. Pascal açısından bunun anlamı, insanlığın Doğa’dan daha güçlü olması ve Tanrı’ya yakın olmasıydı. Uzun zaman önce, Yunanlılar matematiği becerebilen hayvanın maddilik düzenine dönük büyük şeyler yapabileceğini gördüler.

Peki ya bir makine formunda hesaplamanın ötesindeki her alana sıçramaya devam eden şu “robotlar”? Bunlar hareket halindeki rakamlar mıdır? Robotların bizden daha hızlı sayı sayabildiğini biliyoruz fakat onları tam da bu görev için icat edenler bizleriz. Bu kadar yüksek bir yere beton bir sütun dikmekte olan vince bakıp, bunu insanın aynı beceriyi gösteremediğini ileri sürmek için kullanıp ve ardından bir çeşit heybetli, insan-üstü devin doğmakta olduğu sonucuna varmak aptallık olacaktır… Işık hızında sayı saymak da aşılması güç bir “zeka”nın işareti falan değildir. Teknolojik insan-üstücülük de kendi yaratısından dehşete düşen yaratıcıya dair –korku ve bilim kurgu filmlerinin o sonu gelmeyen– eski havayı çalmaktadır. Nietzche’den bu yana beklenen bir şey olarak üst-insanın ortaya çıkışından aşırı heyecanlanmak da, ondan korkarak Gaya’nın, Doğa Ana’nın eteklerinin altına saklanmak da aynı hikayedir.

Şimdi konuştuklarımızı belirli bir bakış açısı çerçevesine yerleştirelim.

Dört ya da beş bin yıldır, insanlık –muazzam derecedeki zenginliği çok az sayıdaki oligarşilerin elinde yoğunlaştıran– “özel mülkiyet”, servetlerin kalıtım yoluyla aktarıldığı “aile” ve hem mülkiyeti hem aileyi silahlı zor ile koruyan “devlet” üçlüsü eliyle organize edilegelmiştir. Bu üçlü, türümüzün Neolitik çağını tanımladı ve –bugün hiç olmadığı kadar diyebileceğimiz bir şekilde– halen daha bu noktadayız. Kapitalizm, Neolitik çağın çağdaş formudur. Kapitalizmin teknolojiyi rekabetin, kârın ve belirli ellerde yoğunlaşmış sermayenin çıkarlarına dönük biçimde boyunduruğu altına almış olması, tarih boyunca yeni teknolojinin sınıf hiyerarşisinin egemenliği altında işe koşulmasının eşlik etmiş olduğu zalimce eşitsizliklerin, toplumsal saçmalıkların, öldürücü savaşların ve tahrip edici ideolojilerin son kertesine kadar artmasından başka bir şey ortaya çıkarmaz.

Teknolojik icatların Neolitik çağın gelişinin başlangıç koşulları olduğu ve hiçbir şekilde onun sonucu olmadığı konusunda kafamızın net olması gerekiyor. Eğer türümüzün kaderi üzerine düşünürsek, yerleşik tarımın, büyük baş hayvanların ve atların evcilleştirilmesinin, çömlekçiliğin, bronzun, metalden yapılma silahların, yazmanın, uyrukların, anıtsal mimarinin ve tek tanrılı dinlerin en az uçak ya da akıllı telefon kadar önemli icatlar olduğunu görürüz. Tarih boyunca, insani olan ne varsa, her zaman yapay olagelmiştir. Eğer böyle olmasaydı, Neolitik insanlık –bildiğimiz anlamda insanlık– da olmayacak, onun yerine, 200.000 yıl kadar küçük kabile grupları formunda var olmuş olan hayvani yaşama sürekli bir yakın akrabalık hali söz konusu olacaktı.

Ürkek ve bilgiden-kaçan bir ilkelciliğin kökleri, o yanıltıcı “ilkel komünizm” kavramında bulunmaktadır. Bugün bizler, bebeklerin, erkeklerin, kadınların ve yaşlıların sözüm ona kardeşçe yaşadıkları, yapay hiçbir şeyin söz konusu olmadığı ve böylece farelerle, kurbağalarla ve ayılarla ortak biçimde yaşadıkları bu kadim toplumlar kültünü görebiliyoruz. Nihayet bunların hepsi gülünç bir gerici propagandadan başka bir şey değil. Söz konusu toplumlarda var olan her şey aşırı derecede şiddetlidir. Sonuç olarak, en temel hayati ihtiyaçları bile sürekli biçimde tehdit altındadır.

Yapay olanın doğal olan üzerindeki, robotun insan üzerindeki zaferinden korku dolu biçimde bahsetmek, bugün, savunulamayacak bir gerileme, hakikaten saçma olan bir şeydir. Bu türden korkulara, bu türden kehanetlere karşı yanıt üretmek de yeterince kolaydır. Bu kantara vurulduğunda, bırakın simgelerle dolu bir papirüsü, basit bir balta, evcilleştirilmiş bir at bile insan-sonrasının ya da insan-ötesinin bir örnek vakasıdır. Bir abaküs bile insan elinin parmaklarından daha hızlı saymayı sağlar.

Bugün bizim ne ilkelciliğe bir dönüşe ne de teknolojinin ortaya çıkışının beraberinde getirebileceği “yıkımlar”dan korkmaya ihtiyacımız yok. Her şeye hükmeden robotların bilim kurgusunun dehşet verici çekiciliğini de bir kenara atın. Önümüzdeki acil görev, Neolitik düzenden bir çıkış yolu bulmaya dönük yöntemsel bir arayışa girişmektir. Neolitik düzen, sadece rekabete ve hiyerarşiye değer vererek ve milyarlarca insanın yoksulluğunu hoş görerek bin yıl kadar sürdü. Bu düzen ne pahasına olursa olsun aşılmak zorunda. Neolitik çağ açısından fazlasıyla tanıdık olan yüksek teknoloji savaşlarının ve on milyonlarca insanın öldüğü 1914-1918 ve 1939-1945 savaşlarının bir benzerinin pahası dışında. Bu paha bu sefer çok daha fazla olacaktır.

Mesele ne teknoloji ne de doğadır. Mesele, toplumları küresel bir ölçekte nasıl örgütleyeceğimiz meselesidir. Toplumu örgütlemenin Neolitik-olmayan bir yolunun mümkün olduğu düşüncesini yerleşikleştirmeye ihtiyacımız var. Bunun anlamı, ortak ellerde bulunması gereken hiçbir şeyin, yani insan hayatının bütün zorunluluklarının üretiminin özel mülkiyet olarak edinilememesidir. Bunun anlamı, miras alınmış iktidarın ya da zenginliğin yoğunlaşmasının olmamasıdır. Oligarşileri koruyan ayrı devletlerin olmamasıdır. Emeğin hiyerarşik iş bölümünün olmamasıdır. Ulusların ve dışa kapalı ve düşman kimliklerin olmamasıdır. Kolektif çıkara dahil her şeyin kolektif biçimde örgütlenmesidir.

Bütün bunların bir ismi var ve afili de bir isim: komünizm. Kapitalizm, Neolitik toplum biçiminin insan hayatına dayattığı kısıtlamaların son aşamasından başka bir şey değildir. Kapitalizm, Neolitik’in son aşamasıdır. İnsanlık, bu nazik hayvan, beş bin yıllık icatların bir avuç insana hizmet ettiği bir durumdan kurtulmak adına son bir ittirişi gerçekleştirmek zorunda. Neredeyse iki yüzyıldır –Marx’tan bu yana diyelim– yeni bir çağa başlamamız gerektiğini biliyoruz. Hepimiz için inanılmaz olan bir teknolojiler çağı, hepimiz arasında eşit biçimde bölüştürülen görevler çağı, her şeyi paylaşmanın çağı ve hepimizin dehasını olumlayan eğitimin çağı. İşbu yeni komünizm, her yerde ve her meselede kapitalizmin hastalıklı yaşayışının karşısına dikilebilir. Bu kapitalizm, bu görünüşte “modernite” aslında beş bin yıldır sürmekte olan bir Neolitik dünyayı temsil ediyor. Bu da şu anlama geliyor: O yaşlı – çok çok yaşlı.

 

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Gazedda

Gazedda

Gazeddakıbrıs yurttaş gazeteciliği anlayışı ile yayın yapan, yurttaştan yana taraf olan ve gazetecilikte meslek etiği ilkelerine inanan bir yayın organıdır. Gazeddakıbrıs her koşulda barıştan yanadır.

Ioannou: Mağusa’ya geri dönme hedefimize bağlı kalmalıyız
KIBRIS

Ioannou: Mağusa’ya geri dönme hedefimize bağlı kalmalıyız

Gazedda
23 Mart 2023
0

Mağusa'nın Kıbrıslırum Belediye Başkanı Simos Ioannou, Mağusa’ya geri dönme hedefine bağlı kalınması çağrısında bulundu. KHA'nın haberine göre Mağusalıların Larnaka’da çarşamba günü yer alan toplantısında konuşan Ioannou, katılımcılara, şehirle ilgili son...

Okumaya Devam Et
Kızılyürek: Karma evliliklerden doğanların Kıbrıs vatandaşlığından mahrum bırakılmaları hukuku çiğnemektir
KIBRIS

Kızılyürek: Karma evliliklerden doğanların Kıbrıs vatandaşlığından mahrum bırakılmaları hukuku çiğnemektir

Gazedda
23 Mart 2023
0

Avrupa Parlamentosu Üyesi Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık hakkı için çalışmalarını sürdürüyor. Kıbrıslırum medyasında yayınladığı makaleler ve röportajlarla Kıbrıs Rum tarafının tutumuna karşı tezler ileri sürüyor....

Okumaya Devam Et
Atlı: Tatar açıkça; kendi toplumunun iradesini AKP rejimine sattığını itiraf ediyor
KIBRIS

Atlı: Tatar açıkça; kendi toplumunun iradesini AKP rejimine sattığını itiraf ediyor

Gazedda
23 Mart 2023
0

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Mine Atlı, atanmış Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Türkiye’deki rejimin değişmesi ve bununla birlikte Kıbrıs politikasının da değişmesi durumunda görevi bırakacağını açıklamasının, Kıbrıs Türk toplumunun iradesini...

Okumaya Devam Et
Ma Kimdir bu Maronitler 🏴‍☠️ Mete Hatay
KIBRIS

Ma Kimdir bu Maronitler 🏴‍☠️ Mete Hatay

Gazedda
22 Mart 2023
0

Belki de yazar haklıydı. Maronitler şimdiye kadar eşikteki bir meselemiz gibi kalarak, bir türlü eşiği aşamadığımız bir insanlık utancına, bir insanlık ayıbına dönüştü. Zaman zaman, duruma, olaya göre hatırladığımız eşikteki...

Okumaya Devam Et
“Gölgem ve Ben” kitabı raflarda yerini aldı
KIBRIS

“Gölgem ve Ben” kitabı raflarda yerini aldı

Gazedda
21 Mart 2023
0

Yazar Ayla Kahraman’ın “Gölgem ve Ben” başlığını taşıyan öykü kitabı Işık Kitabevi Yayınları’ndan çıktı. Bireyin varoluşsal sancılarının estetik bir boyut kazanarak varlık alanı kazandığı öykülerde, okur farklı bir gerçeklikle tanışıyor....

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

Size bağış da yok, bağışlama da! | Mustafa Onurer
Mustafa Onurer

Size bağış da yok, bağışlama da! | Mustafa Onurer

Mustafa Onurer
28 Mart 2023
Bir seçim yazısı ya da “bizi tüm kurtaracak olan…”[*] – Sibel Özbudun
Sibel Özbudun

Bir seçim yazısı ya da “bizi tüm kurtaracak olan…”[*] – Sibel Özbudun

Sibel Özbudun
26 Mart 2023
Geceleri insanın elinden alamazlar 🌗 Tevfik Aytekin
GAZEDDA YAZARLARI

Geceleri insanın elinden alamazlar 🌗 Tevfik Aytekin

Gazedda
25 Mart 2023
Çalıyor

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

“Silahlı ve Tehlikeli: Britanya’nın Irkçı Polisi” | Belgesel

DÜNYA
Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

SANSÜRSÜZ
‘Hükümet istifa’ demek suç değil görevdir

Yas Evi | GAİN Orijinal Belgesel | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Mağusa’nın en büyük acısı | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

DÜNYA
Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

DÜNYA
İlk resmî rapor | 33 bin 143 bina ağır hasarlı, 153 bin 506 daire derhal yıkılmalı

Kader Planı: Antakya | Video Haber

DÜNYA
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Isias’ta hayatını kaybeden Hayal’in ailesinden ‘AFAD’ çıkışı: 6. güne kadar göremedik | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Dayanışmanın önceliği | Melike Özbay | Vesaire

140journos’tan “kader planı”

DÜNYA

Twitter’da takip et

Tweetlerim

Instagram

Takip et

  • 27 Mart Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun. Devlet Tiyatrosu
  • Yakanızdayız! #isiasadaletnöbeti
  • 27 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ

“Bu büyük seçme çağında sanat da seçimini yapmalıdır. Sanat ya körü körüne bir inanışla kaderini bir azınlığa bağlar ve onun aracı olur ya da çoğunluğun tarafını seçerek kaderini ona bağlar. Ya insanları boş düşlere sürükler ve onları uyutur, bilgisizliği artırır; ya da gerçeklere yönelip bilgiyi çoğaltır. Ya yıkıcı yanı ağır basan güçlere ya da yapıcı ve ileri güçlere seslenir.”

Bertolt Brecht
  • Fransa
  • Nuri Sılay ile Tevfik Aytekin
  • 🟣 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Gününde, Mülteci Hakları Derneği olarak ırkçılık ve ayrımcılığa karşı sesimizi yükseltiyoruz!

🟣 MHD olarak sizi, Irkçılık Karşıtı Ağ ile tüm Irkçı, ayrımcı ve ötekileştirişi, politika, tutum ve davranışlara karşı mücadele etmek için aramıza katılmaya davet ediyoruz.

-------

🟣 As the Refugee Rights Association, we raise our voices against racism and discrimination on March 21, International Day for the Elimination of Racial Discrimination!

🟣 We invite you to join us with Network Against Racism to fight against all racist, discriminatory, and marginalizing policies, attitudes, and behavior!
  • Kader değil cinayet. Hepimize hesap vereceksiniz! #isiashepimizehesapverecek
  • Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşam süren gençlerin yüzde 57.30’unun göç etmeyi düşündüğü; gençleri göçe iten en önemli etkenlerin ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik olduğu ortaya çıktı.

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

İsias Otelin inşaatının fenni mesulü gözaltına alındı

7 saat önce
“Ya bizdensin ya değilsin” diye basın ödülü veriyorlar – İbrahim Beyazoğlu

Toplumun yarısından fazlası medyayı güvenilir bulmuyor

8 saat önce
Fransa’da emeklilik reformuna karşı isyan sürüyor

Fransa’da emeklilik reformuna karşı isyan sürüyor

8 saat önce
Barçın: Her işleri yasa dışı her işleri rant odaklı

“Hükümet kamuda çalışma hakkını 65 yaşa yükseltmek istiyor”

12 saat önce
3 dilde çocuk kitabı “Barışın Sesi” çıktı

3 dilde çocuk kitabı “Barışın Sesi” çıktı

12 saat önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.