Gazeddakıbrıs’ı geçtiğimiz yaz canlandırmaya karar vermeden önce bu ada yarısında alternatif ifade ve medya mecralarına ihtiyaç duyulduğu bir dönemden geçmekte olduğunu tartışmaktaydık. 2016 yılında Gazeddakıbrıs’ı kurarken Nuri ve Turgut’un da esas motivasyon noktaları bu ihtiyaç veya eksiklikti. Nitekim Gazeddakıbrıs’ı aktif edip özel içerik üretimlerine de başlayınca beklediğimizden büyük bir ilgi ve çekim odağı haline geldik. Yola çıkarken haftada 1-2 yazı yayınlasak, 1-2 özel haber bulsak tamamdır diyorduk. Şimdi neredeyse her gün bir yazı yayınlar durumdayız. Bazen aynı gün içinde iki yazı yayınladığımız dahi oluyor. Gazedda’nın sürekliliğini ve çizgisinin tutarlılığını sağladıktan sonra, pek çok kişi biz daha teklif götürmeden içerik üretimi noktasında destek olmaya, yazı göndermeye başladı. Okucuyularımız arttı, okuyucularımızdan geri dönüşler çeşitlendi. Bu Gazeddakıbrıs editörler kolektifi için sevindirici bir şeydi. Gazeddakıbrıs bir taraftan ortaya koyduğumuz emekten ve üretimden keyif aldığımız bir mecra, hayata dokunabilmenin getirdiği varolabilme hissi, bir taraftan da biraz da her birimizin hayatındaki aktif politik süreçlerin tükendiğini göz önüne aldığımızda hayatta kalabilmek için de motivasyon kaynağı olmaya başladı. Fakat bunların da dışında Gazeddakıbrıs Kıbrıs’ın kuzeyinde ana akım medya kurumlarının dışında, alternatif ve hak odaklı bir ifade mecrası haline geldi. Evet kurumsallaşamamış bir yapıyız. Ama gelecekte ne olur belli olamaz…
Fakat geçtiğimiz yılın Kasım-Aralık aylarında artık sadece yazılı metinlerle değil, yazı dışında farklı bir mecra ile üretimlerimizi şekillendirme hayalini kurmaya başladık. Daha neyi nasıl yapacağımızı bilmeden de Ocak başında Gazeddapod’u hayata geçirerek podcast yayınları yapmaya başladık. Sevgili Çağdaş’ın da katkıları ve emeğiyle bugünlerde Gazeddapod ilk ayını dolduracak. Kıbrıs’ın kuzeyinde ilk olan bu deneyimle ilgili biraz kafa yormaya değer diye düşünüyoruz.
Hepimiz için yeni bir şey: Podcast yayıncılığı
Kıbrıs’ın kuzeyinde ana akım medyadan gelen gazetecilerin dijital teknolojiyle ve yeni medya-sosyal medya yayıncılığı ile tanışmasının 2-3 yıllık bir geçmişi var diyebiliriz. (Kıbrıs Postası’nı burada ayrı tutuyorum) Fakat bu tanışıklık beraberinde geleneksel gazetecilerin ana akım alışkanlıklarını, içerik tercihlerini veya algı dünyalarını sosyal medyanın dipsiz kuyusuna boca etmekle şekilleniyor. Özgün veya nitelikli bir içerik üretimi değil, sabah gazetelerinin okunması, konuklu programlar gibi hali hazırda TV’lerde veya radyo kanallarında yapılmaya devam edilen şeyin aynısının sosyal medyada da yapmaktan öteye geçilemedi. Öyle ki her sabah neredeyse her radyo veya TV kanalı farklı farklı suratlarla aynı formatı işlemekte. Kıbrıslı Türk medyasının genel karakterinin çok sesli değil çoklu bir tek sesliliğin medyası olduğu sadece sabah programlarından bile belli olmakta. Dolayısıyla kısa kesmek gerekirse sosyal medyada yayın yapan pek çok gazeteci veya medya kuruluşu sosyal medyaya veya yeni medyaya özgü içerik üretmiyor. Daha çok geleneksel medya alışkanlıklarını yeni medya kanallarında sürdürmekte inat ediyorlar.
Tam bu noktada biz hem potansiyelimizin el verdiği oranda hem de motivasyonumuzun da bu yönde olmasından dolayı denenmeyen bir şeyi denemeye giriştik. Uzun bir süre Çağdaş ile de sohbet ettikten sonra Gazeddapod’un ve podcast yayıncılığının ilk adımlarını attık. Bu adımları atmadan önce de neredeyse bir ay boyunca ‘ha yarın ha diğer hafta’ diye bazı şeyleri hep bilinmez bir geleceğe havale ettik. En son “Bir yerden başlamak lazım” diyerek Ocak başında ilk deneme yayınını yayınladık.
Devamını daha sonra getireceğiz. Fakat önce nedir bu podcast sorusuna bir cevap verelim. Malum hepimiz için yeni bir alan.
Podcast?!
Podcast tam karşılamasa da dijital radyo veya radyoculuğun dijital alandaki adresi diyebiliriz. Wikipedia aracılığı ile tanımlamak gerekirse çoğunlukla dizi hâlindeki dijital medya ürünlerinin internet üzerinden bilgisayar ve taşınabilir cihazlara indirilebilecek şekilde yayınlanmasıdır. Radyo yayıncılığından farklı olarak ne zaman ve nerede olursa olsun, dinleyebilir, programı cihazlarınızda kaydedebilir ve paylaşabilirsiniz. Bir podcast programı birçok bölümden oluşabilir. Fakat burada önemli olan mevzu tematik, yaratıcı, özgün bir içerik ve teknik olarak da dinlenebilir koşullarda olmasıdır. Bunlardan kastımız ne? Mesela bir dünyanın ama özellikle de Batı’nn pek çok ülkesinde aklınıza gelebilecek pek çok konuda içerikler üretilmekte. Haberden tutun da politik içeriklere, sağlık ve kültürle ilgili programlardan tutun da hikaye anlatıcılığı veya mitolojiyle ilgili programlara, müzik programlarından cinsellik, ergenlik veya çeşitli yaşanmışlıklara kadar hayat deneyimlerinin paylaşıldığı programlara kadar geniş bir yelpaze söz konusu. Tüm bu temalarda belli başlı nitelikler söz konusu. Kısaca değinmek gerekirse:
- Programlarda asgari rahatlık ve esneklik önemli. Bir Brt veya TRT spikeri gibi değil, doğallığında sohbet ederkenki samimiyet önemli.
- Yaratıcılık önemli. Ana akım yayınların formatlarını değil, dinleyiciyi tutabilecek, ilgisini çekebilecek, tahayyülünde bir şeylerin canlanmasına, merak duydusunun uyanmasına yönelik içeriklerin üretilmesi önemli.
- İfade özgürlüğü. Bu anlamda denetlenemez ve kontrol edilmez bir alan olarak podcast alanı ifade hem ifade özgürlüğü konusunda önemli bir mecra olurken diğer yandan da otosansür mekanizmalarını da doğallığında işlevsiz kılan bir özelliğe sahip.
- Zaman. Tabiiki sosyal medya kullanıcısının dikkat dağınıklığını ve içerik tüketim alışkanlıklarını düşündüğümüzde podcast içeriklerinin zaman sorunsalı da ortaya çıkıyor. Uzun programlar aynen uzun yazılar gibi dinlenilirliği düşük programlardır. 15-20, en kötüsü 30 dk’yı aşmayacak programlar belki de en ideal zaman aralıklarına denk gelmektedir. Olumlu taraftan baktığımızda zamanın darlığı program yapımcısını aynı zamanda yaratıcılığa da itebilmektedir.
- Tüm bunların yanında ortalama bir teknik altyapı, sesi işleyebileceğiniz programlar ve başa, aralara, sona girebilecek dikkat uyandıran jenerikler geliyor.
Bunları uzatabilmek mümkün. Açıkcası biz de podcastlara başlarken bunların tümünü yerine getirmiş değiliz. Örneğin bir mikrofonumuz bile yok. Kulaklıkla ses kaydı yapıyoruz. Veya telefonlarımızın ses kayıt özellikleriyle. Ses düzenleme için bedava sürüm programlar kullanıyoruz. Aynı şekilde gördüğünüz görselleri de yine bedava sürüm görsel programlarında yapıyoruz. Çulsuz insanların podcast deneyimi de ancak bu kadar olurdu zaten. Ortaya koyduğumuz bir sermaye yok, beklediğimiz bir gelir de yok. Sadece düşüncelerimiz, heyecanımız, sevgimiz ve yine dinleyicilerimizden gördüğümüz ilgi, sempati ve sevgi var. Öyleki aynı Gazeddakıbrıs’ı aktif ederken ‘haftada 1-2 yazı yayınlarız tamamdır” düşüncesi Gazeddapod’da da vardı. Başlarken Çağdaş’a “1-2 program olsun başlangıç için tamamdır” demiştim. Şimdi hali hazırda neredeyse her güne bir program var. Ve yolda gelecek olanlar da var.
Podcast dinleyicileri kimler?
Podcast alanı ortalama olarak 30 yaşına yeni girmiş kesimden kişilerin hem içerik ürettiği hem de dinleyici olduğu bir alan. Amerika’da yapılan bir araştırmada, Amerikalıların %64’ünün podcast mefhumuna aşına olduğu, %44’ünün ise podcast dinleyicisi olduğunu ortaya koymakta. Yine aynı araştırmada 25-30 yaş arasında dinleme oranını %28, 30-35 yaş arasında olanlarda ise %21 oranında podcast dinleyicisi var. Her iki yaş grubu da en fazla dinleyen yaş ortalaması içinde. Kaynak: https://musicoomph.com/podcast-statistics/
Bu da bize podcastın dinleyici kitlesi ile ilgili genel bir fikir vermekte. Keza Gazeddapod deneyimine başladıktan sonra olumlu geri dönüş aldığımız kişilerin yaş ortalaması 25-35 arasındaydı. Öte yandan 40’larında kişilerden aldığımız tepkiler ise “nedir ama orada yaptığınız” yönünde hem muhafazakar hem de anlamaya kapalı bir karakterdeydi.
Podcast alanı gelişir mi?
Bu soruya verebileceğimiz bir cevap yok. Henüz çok yeni ve daha bizim de yaptıkça öğrendiğimiz bir alan. MeselaTürkiye’den örnek de aldığımız Medyapod deneyimine ve orada dönen tartışmalara baktığımızda, Türkiye’de de Podcast yayıncılığının çok yeni ve bilinirliğinin düşük olduğu bir tarz olduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda Sarphan Uzunoğlu “Türkiye’de podcast yapmak: bir deneyimin başında” isimli yazısında şöyle demekte:
“Bilgi ve haber ile ilişkilerimizi somutlaştırırsak, insanların ne istediklerine kulak verirsek Podcast üzerinden Türkiye’nin akademik krizinden ifade özgürlüğü krizine birçok alanda yeni sesler yaratabiliriz gibime geliyor. Bu kadar “çok kaynaklı” bir platformda üretim yapmaya bu kadar geç geçmemiz ise pek şarşırtıcı değil. Özellikle de alanın ekonomisine dair problemler düşünüldüğünde. Ama podcast’lerde “adblocker” sorunu yok; o nedenle de aslında hedef kitlesini iyi tanıyan reklamveren için podcast oldukça iyi bir mecra.
Netice olarak, podcast heyecan verici bir tür. Ama onun içerisinden ne çıkarabileceğimiz, kendimizi ne kadar açmak ve “öğrenilmiş kalıplarımızı” ne kadar esnetmek istediğimize bağlı.” Kaynak:http://platform24.org/yazarlar/3336/turkiye-de-podcast-yapmak–bir-deneyimin-basinda
Aynı cümleleri Kıbrıs’ın kuzeyi için de kurmak mümkün. Sonuçta hem kendimiz için hem de Kıbrıs’ın kuzeyi için bir ilki yaşıyoruz. Pek çok eksiğimiz var ve daha yolun başındayız. Sadece bu kez bu işi sürdürmekte ısrarlıyız. Podcast mecrası çok geniş ve zengin potansiyellerin işlenebileceği, yaratıcılık vaat eden bir alan. Gazeddapod’un pek çok kişide heyecan yaratması ve biz teklif etmeden program yapmaya gönüllü birçok kişinin çıkması daha şimdiden gelecek vaat eden bir mecrada olduğumuzu gösteriyor.
Bu yazı ilk kez 3 Şubat 2019 tarihli gaile dergidinde yayınladı.