Cansu N. Nazlı, programın başında Alo 183’ün ne olduğunu anlattı. Soysal Hizmetlerin ihbar hattı olarak düşünebiliriz dedi.
Alo 183’e altyapı kazandırılması lazım
Alo 183’ ün kurulduğu günden beri 7/24 hizmet verdiğini, sadece bir kişinin bu hatta gönüllü emeğiyle baktığını belirten Nazlı, her 8 Mart ve 25 Kasım’da taleplerden biri olarak Alo 183’e altyapı kazandırılmasının gerekliliğini vurguladı. Vardiyalı sistemle, birden fazla kişinin dönüşümlü olarak çalışması gerektiğini aktaran Nazlı, vardiyalı sistem olmadığından mesai saatleri dışında sosyal hizmetlerin müdahale etmesinin çok zor olduğunu, mesai saatleri dışında gelen ihbarlara polisin müdahil olduğunu belirtti.
Sosyal hizmetlerin müdürü yok!
Kasım’dan beri Sosyal Hizmetler’in müdürsüz çalıştığını söyleyen Nazlı, vekaleten bakanlık müdürünün Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürlüğü’ne geldiğini belirtti. Vekaleten gelen müdürün kendi personeliyle geldiğini ve çalışanlarına yer açmak için Alo 183’ün kurulu olduğu odanın boşaltıldığını söyledi. Nazlı, travma yaşayan mağdurlarla görüşen birimin yanına yerleştirilen Alo 183’ün, iki farklı bölümün aynı anda, aynı yerde çalışamayacaklarını çünkü iki işin de mahremiyet gerektirdiğinin altını çizdi.
Nazlı, vekaleten gelen Meray Hanım’ın ve çok donanımlı bakanlık personelinin, neden bakanlıktan daireye geldiğini ve 183 hattının olduğu odanın, onun yerleşmesi için boşaltılması gerekliliğinin açıklığa kavuşmasının önemini vurguladı.
Devlet, dini kurumlara taraf olmamalı ve finanse etmemeli
Depremden önce gericilik karşıtı eylemlerin devamı olarak Cumhurbaşkanlığı önünde eylem gerçekleştirileceğini hatırlatan Nazlı, depremden ötürü toplumsal yasta olduğumuzdan bu eylemlerin askıya alındığını söyledi. Birçok çocuğun depremden dolayı ailelerini kaybettiği bir ortamda, Türkiye’deki Diyanet İşleri Başkanı’nın evlatlıkla evlenmenin mübah olduğunu açıkladığını vurgulayan Nazlı, bunların hepsini bir arada konuşmalıyız, deprem var diye gericilik karşı meseleden geri kalmamalıyız dedi. Nazlı, çocukların güvenliği, eğitimi ve geleceğiyle ilgili kaygı duyulurken, evlatlık olarak alın diye yol gösteriliyor derken bize bunun yansımasının Ahmet Ünsal olduğunun altını çizdi.
Ahmet Ünsal görevden alınınca her şey bitmeyecek fakat bu bir adımdır diyen Nazlı, gericilik karşıtı eylemlerin taleplerinden biri Ahmet Ünsal’ın görevden alınmasıysa bir diğerinin devletin hiçbir şekilde dini kurumlara taraf olmaması ve finanse etmemesi gerektiğini söyledi.
Özgür ve eşit bir yaşam için hesaplaşacağız
8 Mart’ta Lefkoşa’da örgütlerin ortak düzenlediği, gericilik karşıtı yürüyüş olacağını söyleyen Nazlı, her 8 Mart’ta olduğu gibi kadın özgürleşmesi için, kadın bedeninin sömürülmesine karşı protestoların yükseltileceğini vurgulayan Nazlı, deprem sonrası İsias katillerinin yargılanması, ülkemizde olası bir deprem durumunda yapılması gerekenlerin taleplerin de yükseltileceğini aktrdı.
Nazlı, Emekçi Kadınlar Günü eyleminin, 8 Mart Çarşamba günü, saat 17.30 itibariyle, Dereboyu Kumsal Park girişinde toplanılacağını aktarırken, eyleme özel sektör emekçilerinin de katılabilmesi için yürüyüşün 18.00’da başlayacağını belirtti.
8 Mart yürüyüşünün, gericilik karşıtı eylemler düzenleyen örgütlerin ortak organizasyonuyla gerçekleştiğini belirten Nazlı, yürüyüş bittikten sonra da eylemlerin bitmeyeceğini, gericilik ve yobazlığa karşı mücadeleye devam edeceklerini söyledi. 8 Mart’ın sadece bir protesto durağı olduğunu ve gericilik karşıtı taleplerin süreceğini ekledi. Nazlı, Kıbrıs’ta tarikat istemediklerini belirtirken, dinin hiçbir şekilde devletin dahil olması gereken bir alan olmadığını söylemeye devam edeceklerinin altını çizdi. Bunun yanında, Din Derslerinin zorunlu ders olmaktan çıkarılmasını ve dünya dinlerinin olduğu gibi seçmeli ders haline getirilmesini, özel sektörde kadınların hamileyken işten çıkartılmasının yasaklanmasını, Mobing Yasasının bir an önce geçmesi gerektiğini de söyleyeceğiz dedi.
Türkiye ile imzalanan sosyal hizmetler protokolü ciddi bir tehdit barındırıyor
Programın sonunda Türkiye ile imzalanan Sosyal Hizmetler Protokolüne de değinen Nazlı, protokolü, “Sosyal hizmetlerin saha çalışmasına, elçiliğin görevlendireceği personel ile vakıflardan atanacak personel eşlik edecek. Bu devlet eliyle bizim en fazla sosyal desteğe ihtiyaç olan kesimi tarikatlara açıyoruz demek.” şeklinde açıkladı. Nazlı, sosyal hizmetlerde bulunan bütün kayıtların Türkiye’yle paylaşılmasının da bir diğer sıkıntılı nokta olduğunu vurguladı. Nazlı, yapılan araştırmalar sonucunda bu uygulamanın sadece Sosyal Hizmetlerde değil başka dairelerimizde de uygulandığını öğrendiklerini belirtti.
Sosyal Hizmetlerle imzalanan bu protokol kesinlikle arada kaynamamalıdır diyen Nazlı, protokollün doğrudan kadınlara, çocuklara ve yaşlılara vakıfların üzerinden tarikatların erişimi sağlayacak bir zemin hazırladığını belirtti. Protokolün uygulanmasının önlenmesi gerektiğini vurguladı.