“…İki heykel dikilmeliyiz Lefkoşa’ya”
Klimayı bulan Carrier ve berbat insan ilişkilerine çözüm arayan iletişimcilerin
“…İki büyük ihtiyacımız var”
Tam otomatik börülce ayıklama makinesi ve leziz naneli limonata tariflerine.
“…İki büyük derdimiz var”
Acı çeken aşıklar ve çocuk eğleyecek restoran.
***
Bazıları mevcut düzeni canı pahasına korumayı, bazıları da mevcut düzeni yıkmaya adar kendisini.
Heykelini, ihtiyacını, derdini saklayan politikacıdan korkacaksın.
***
Milyon dolara camii yaptılar, açılışına Surlariçinden fakirleri çağıracaklar. Toprağa asfalt sermeyi bırakmadıkları gibi, birde utanmadan otostop çekenleri yol açılışı çağıracaklar.
Denktaş’ın mezarını beş senede bitiremediler, seçimde demedik vaat bırakmayacaklar.
Bütün kedileri doyuracak on beş ton sütü, devlete kızıp arıtma tesisine döktüler.
***
Klimayı açtım, diğer partiliye küfür ettiken sonra bir tabak zeytinyağlı limonlu börülce yedim. Yola çıkıp otostop çektim, terlemişim. Buz gibi bir bardak, naneli limonatayı içip, bütün surlar içi ahalisiyle camiye girdim. Ayağımızdaki beş liralık terlikleri kapıya bırakıp altı yüz milyarlık halının üzerine diz çöktük, tam allah anavatanımızı başımızdan eksik etmesin diye kafamı bir kaldırdım, avize beş kişi evlendirir. Arkadaş geldi aşk acısı çekiyor, ölüyorum bir şeyler yapın dedi. Restorana gittik konuşmaya, çocuklar restoranın parkında, ana baba rahat.
Ne güzel dünya…
Herşey ne güzel…
***
Derken şarkı çalmaya başladı;
“Çavuşoğlu yuva yapmış barış dalına, Tahsin’i sinek kapmış gördün mü?
Bedava mı sandın para verip aldım.
Tridine tiridine tiridine bandım.”
***
Tarih mandacıları hep kötü anmış, mandacılardan ne kahraman, ne de lider yaratmıştır.
