Kuzey Buz Denizi‘ndeki plastik kirliliğine dair bugüne kadar yapılmış en kapsamlı çalışma mücadelenin evde başlaması gerektiğini ortaya koydu. Çalışmaya göre, Avrupa ve Amerika kıtalarında yıkanan sentetik giysilerden kopan parçacıkların atık sular aracılığıyla okyanuslara ulaştığı ve okyanus akıntıları ile Kuzey Buz Denizi’nde biriktiği anlaşıldı.
Euronews’in aktardığına göre, Kanada‘daki Ocean Wise Conservation Association tarafından yürütülen araştırmada, Kuzey Buz Denizi’ndeki kirliliğin en büyük taşıyıcısının akıntıların doğası gereği Atlas Okyanusu olduğu tespit edildi. Araştırmaya göre en yoğun kirleticiler Kuzey Amerika ve Avrupa‘dan.
Nature Communications‘da yayımlanan çalışma Norveç, Kuzey Kutbu ve Kanada’nın Yüksek Kutup bölgesi arasındaki 71 ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri‘nin Alaska eyaletinin kuzeyinde yer alan Beaufort Denizi‘ndeki 26 alandan toplanan örneklerden elde edilen verilerle derlendi.
Bir metreküpte 40 mikroplastik parçacık
Buna göre toplam 97 alandan 96’sında toplanan örneklerde mikroplastiğe rastlandı ve bir metreküp suda yaklaşık 40 mikroplastik parçacık bulundu. Bu mikroplastiklerin yüzde 92’sini liflerin oluşturduğu, bunların yüzde 73’ünün ise polyester olduğu anlaşıldı.
Örneklerin yüzeyin 3-8 metre altında toplandığı belirtilen çalışmada bu seviyenin genel olarak deniz hayatının beslenme alanı olduğuna dikkat çekildi.
Mikroplastikler ağırlığına bağlı olarak değişen sürede okyanus dibine çökerek gömülüyor ancak özelllikle polyester gibi hafif parçacıklar çökene kadar birçok canlı için yutma tehlikesi yaratıyor. Ayrıca plastikler zehirli kimyasallar da içerebiliyor ya da başka zehirli maddeleri absorbe edebiliyor.
En çok parçaçık polyesterden üretilen dokulardan kopuyor
Mikroplastikler çapı 5 mm’den küçük olan sentetik parçalar olarak tanımlanıyor ancak bunların büyüklüğü, şekli, rengi ve kimyasal bileşimi farklılık gösteriyor. Yıkama sırasında kopan kumaş dokuları polyester, naylon, doğal ve karışık liflerden oluşabiliyor. Kanada’nın Vancouver kentindeki analitik laboratuvarlarda özel çamaşır makinalarında yapılan deneylerde özellikle polyesterden üretilen polar (fleece) giysilerin en fazla parçacık döktüğü tespit edildi.
Çamaşır makinasından atılan bu parçacıklar atık su arıtma tesislerine tahliye ediliyor.
Ocean Wise Conservation Association‘un Me, My Clothes and the Ocean (Ben, Giysilerim ve Okyanuslar) adlı çalışması, Kanada ve Amerika Bilreşik Devletleri’nde her yıl 533 milyon mikrolifin çamaşır makinasından arıtma tesisine gönderildiğini ve buradan yapılan toplu atımlarda ise 878 ton mikrolifin okyanuslara ulaştığını gösterdi.
Çözüm, çamaşır makinası filtesi
Deniz Koruma Topluluğu‘nun (MCS) yaptığı başka bir çalışma Kuzey Denizi’ndeki karideslerin yüzde 63’ünün sentetik lif yuttuğunu ortaya koydu. Topluluk, İngiltere’nin 2024’den itibaren satışa sunulacak çamaşır makinalarında mikrolif filtresi bulunmasının zorunlu hale getirilmesini talep ediyor.
Geçtiğimiz yıl Fransa, 2025 yılından itibaren satılacak çamaşır makinalarında mikrolif filtresi bulundurma zorunluluğu getirmişti. İngiltere‘deki Plymouth Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada da çamaşır makinalarına takılacak su filtrelerinin kumaşlardan kopan dokuların yüzde 78 oranında atık suya karışmasının önüne geçebileceğini gösterdi.