Kıbrıslılar üzerinde çok “derin” bir oyun oynanıyor. Belli ki bir plan var ve bu plan gereğince satranç tahtası üzerindeki Şah ile Piyonlar gerekli gördükleri zaman iç siyasete karışmayı, müdahale etmeyi, gerektiğinde iletişim kanallarıyla manipüle edici haberlerle kışkırtmalar yapmayı bir “görev” olarak sürdürüyorlar. Bu yapılanın ne kadar aşağılık, ne kadar küstahça ve ne kadar iğrenç bir saldırı olduğu umurlarında değil. Çünkü biliyoruz ki bu yetkililer kendilerine biçilen rolün piyonları olmayı seçmiş durumdalar. Tek taptıkları makam saray koltuğu.
Ancak uzun zamandır Kıbrıs’ın kuzeyinde yürütülen bu planlı algı oyununun ne kadar küstahça bir hal aldığını artık tüm K.Türkler görüyor ve biliyor. Bu umarsız tutumun ise tek zarar verdiği aradaki tarihsel bağlar, bu bile maalesef artık oynanan oyunda gözden çıkarılmış durumda.
Bugün TC Cumhurbaşkanlığının İletişim Başkanı olan Fahrettin Altun’un KKTC Yargısı hakkında yaptığı hadsiz açıklamaya bakalım. Anayasa Mahkemesi kararı henüz yayınlanmamış ve gerekçeli kararın henüz değerlendirilmesi mümkün olamamışken, “Kur’an kursları kapatıldı” haberi ile yayılan ve Anayasa Mahkemesi kararı olması hasebiyle hukuken bunun olması icrailik açısından mümkün olmayan bir yorum yapılarak, sanki bilmiyorlarmış gibi, bilinçli olarak çarptırılan bir kararın ardından bunu, yine Kıbrıslı Türklerin kurumlarına saldırmak için bunu fırsat belleyen bir açıklama olarak okumak gerek.
Çünkü bu bilinçli ve küstahça bir oyunun parçası.
Çünkü bu yaklaşan daha büyük müdahalelerin ve saldırıların habercisi.
Kıbrıslı Türklerin tarihte hiçbir zaman Türkiyeli Türklerle arasında bir ayrışma olmadı.Ancak konu laiklik, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık, dinin devlet ile ilişkilerine gelince orada bazı farkların ortada olduğunu da kabul etmek gerek. Her toplumun kendi karakteri vardır.
Bunu anlamayan ve sırf Kıbrıslı Türklerin bu kültürel değerleri kendi parti politikaları ile farklı diye,
zorla, kurumlarını yıpratarak, gerek seçimlerine siyasi müdahaleler gerekse de kültürel değerlerine saldırılarda bulunarak, aşağılık söylemler üretip K.Türklerin varoluşuna ve karakter ile değerlerine kadar fütursuzca saldıran açıklamalar yapmak kimseye yarar sağlamaz.
Bugün Altun’un açıklamaları öyle tek bir kişinin açıklaması olarak okunamaz. Kararı “yargı darbesi” olarak yorumlaması samanlığı tutuşturmak ve tüm medyayı K.Türklere saldırmak için hedef tahtasına koymak amacını taşıyor. Göreceğiz şimdi birçok medya organında yine K.Türklere ırkçı ve nefret söylemleriyle saldırılar olacak.
Alıştık mı, hayır!
Kabul ediyor muyuz, hayır!
Yapmamız gereken sükunetle olan biteni doğru okumak ve evimize dini değerler üzerinden yapılan saldırılara karşı aklıselim tepki koymak.
Çünkü biliyoruz;
özgürlük ve demokrasi değerleri de, Kıbrıslıların kendi kurumlarına sahip çıkma irade ve dirayeti de saraylardan büyüktür.