Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, Kutlu Adalı cinayetini Avrupa Birliği’nin gündemine taşıdı. Türkiye’nin Kıbrıslıtürk toplumunun içişlerine müdahalelerinin uzun yıllardır devam ettiğini belirten Kızılyürek, Kıbrıs’ın kuzey kesiminin Türkiye’nin arka bahçesi haline geldiğinin altını çizdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, 12 Ekim 2005 tarihli kararında, Adalı cinayeti ile ilgili yeterli ve etkili bir soruşturma yürütmediği gerekçesiyle Türkiye’nin mahkum edildiğini belirten Kızılyürek, « Kıbrıslı Türkler cinayetin yeniden soruşturulmasını talep ediyorlar » dedi. Kızılyürek, ancak, Kıbrıslıtürk polisinin doğrudan Türk Askerine bağlı olmasından dolayı bunun gerçekleşmesinin ihtimal dışı olduğunu belirtti ve Avrupa Komisyonu’na yönlendirdiği soru önergesinde Komisyon’un Avrupa Birliği vatandaşı Kıbrıslıtürklerin Türkiye’nin insafına bırakılmaması için ne gibi adımlar atacağını sordu.
Soru önergesinde geçtiğimiz hafta onaylanan Avrupa Parlamentosu raporuna da vurgu yapan Kızılyürek, raporda Kıbrıslıtürk toplumunun demokratik güçleriyle ilişki kurulması çağrısına Avrupa Komisyonu’nun nasıl cevap vereceğini sordu.
Avrupa Komisyonu’na sunulan soru önergesinin tam metni şöyledir :
Türkiye’nin Kıbrıs Türk toplumunun içişlerine müdahaleleri uzun yıllardır devam ediyor.
Son günlerde bir mafya lideri, Türkiye’deki devlet-mafya bağlantılarına ve Kıbrıslı Türk gazeteci Kutlu Adalı’nın suikastına doğrudan karıştıklarına dair tanıklıklarla ifşaalarda bulundu. Gazeteci Kutlu Adalı 6 Temmuz 1996’da öldürülmüştü.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 12 Ekim 2005 tarihli kararında, Adalı cinayeti ile ilgili yeterli ve etkili bir soruşturma yürütmediği gerekçesiyle Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesini ihlal ettiği hükmünü vermiştir.
Kıbrıslı Türkler cinayetin yeniden soruşturulmasını talep etmektedirler. Ancak, Kıbrıs Türk polisinin doğrudan Türk silahlı kuvvetlerine bağlı olmasından dolayı bunun gerçekleşmesi mümkün görünmüyor.
Türk makamlarının sistematik müdahaleleriyle, Kıbrıs’ın kuzey kısmı (AB toprağı) Türkiye’nin arka bahçesine dönüşmüştür.
Bu bağlamda Komidyon’un aşağıdaki sorulara yanıt vermesini bekliyorum :
1. Avrupa Parlamentosu’nun son raporunda da önemle vurgulandığı gibi, Kıbrıs Türk toplumunun demokratik güçleriyle nasıl ilişki kurulacak?
2. Avrupa Birliği vatandaşı Kıbrıslı Türklerin Türkiye’nin insafına bırakılmaması için ne gibi adımlar atılacak?