Üzerini iyice örtmeliydi. Ve yapmıştı da. Özündeki ‘sevilmez’ olanı örtmüş ve saklamıştı. Bu özü o kadar derinlere gömmeliydi ki, kendisi bile istese de tekrar fikir değiştirse bile, yine de ona hiçbir şekilde ulaşamamalıydı. Onu ne kadar derinlere gömerse o kadar güvende olacağına inanmıştı farkında olmadan. Onu sevememişti, onu saklamaya karar vermişti.
Kendi zindanını yaratmıştı içindeki özgür mü özgür, muhteşem eşi benzeri olmayan kuşuna. Hapsetmişti onu en derin ışıktan eser olmayan karanlıklarına. Ama onun henüz bilmediği bir durum vardı. O da onun kuşunun, en derin karanlıklarda bile kanat çırpacak kadar cesaretli ve güçlü oluşuydu. Bu güç ve cesaret onun yarattığı tüm yapaylıklardan daha da güçlüydü. En derinlerinde kanatlarını çırpmaya başlamıştı uzunca bir süredir bu kuş. Bembeyazdı, minik bir gövdesi vardı ama koskocaman kanatları vardı. Var gücüyle üzerindeki tüm ölü toprağından kurtulup kendisini dışarıya atmaya çalışmaktaydı.
O dışarıya çıkmaya çalışırken, onun muhteşemliğinden habersiz gerçekle yakından uzaktan alakalı olmayan inançlarından ürettiği illüzyonik bakış açılarıyla, kuşuyla mücadeleye girmişti. O dışarıya çıkmaya çalıştıkça, onu daha da baskılamayı deniyordu. İçeride uzun süredir süren bu savaş, yorucuydu. Özgürlüğüne kavuşmak isteyen kuş, her gün karanlıklarda mücadelesini veriyordu. Az da olsa sesi duyulmaya başlamıştı. Ama sesi çok tizdi. Çok derinlerden geliyordu. Sesi çalınmıştı. Kendi sesini çalmıştı kendisinden. Kendi özünü çalmıştı kendisinden. Bunu ona yaptıran korkunun ta kendisiydi. Unutmuşluğun onda yarattığı korku kendi özünü kendisinden çalmasına sebep olmuştu. Ancak içindeki kuşun haykırışları tüm mücadelelerine rağmen, her gün güçleniyordu. Vazgeçmiyordu verdiği mücadeleleden, haykırıyordu en derin karanlıklardan. Sesi her gün biraz daha güçleniyordu. Bazı tortuları aşmayı başarmış ve dışarıya ışık huzmeleri yayılmaya başlamıştı. Bu ışık huzmelerinin dışarıya doğru çıkışıyla, karanlık kendisini içeriden güçlendirmenin yollarını aramaktaydı. Ama artık farkında olmasa da çok geçti artık onun için.
Bu cesaretin ve gücün önünde uzun süre dayanabilecek güçte değildi karanlık. Ama yine de mücadeleye devam etti yenilginin farkında olmadan. Tüm tortuları yıkmak üzereydi bu kuş. Gömülü olduğu karanlıkların derinliklerinden bile artık korkmuyordu. Biliyordu özgürce kanatlarını çırpmak üzere olduğunu.