Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nin “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etme“, “Kişisel Bilgileri İfşa Etme” ve “Dijital Bilgilere İzinsiz Erişme” suçlamalarından itham edilen Serdinç Maypa’ya 3 gün tutukluluk emri vermesini gazeteci Hasan Kahvecioğlu değerlendirdi.
Kahvecioğlu kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Maypa’nın tutuklanma gerekçesini “bir hukuk ayıbı” olarak nitelendirdi. Olayın basın örgütlerini doğrudan ilgilendirdiği yorumunda bulunan Kahvecioğlu, yapılmak istenenin gazeteciliğe açık bir saldırı niteliği taşıdığını, gazetecilerin çalışma alanlarının kısıtlanması anlamına geleceğini söyledi.
Gazeteci Hasan Kahvecioğlu ” Özel hayatın gizliliği” tabii ki çok önemlidir. Ancak “sosyal medya” faaliyeti olarak “kamu yararı” içeren belge ve bilgileri kamuoyu ile paylaşmak asla ve asla “özel hayat” kapsamına girmez” ifadelerini kullandı.
“Eğer; Savcılığın anladığı gibi, bir bankanın verdiği bir krediye ilişkin belgeleri açıklamak “özel hayat” ise… Ya da bir resmi devlet kurumu yazışması “özel hayat” ise… Bu ülkede asla “araştırmacı gazetecilik” yapılmayacak demektir… Kimse; habercilik adına bir skandalı yazamayacak demektir” değerlendirmesinde bulunan Kahvecioğlu, polisin kullandığı yönteme de eleştirilerde bulundu.
Hasan Kahvecioğlu’nun yazısının tamamı:
MAYPA’YI TUTUKLAMA GEREKÇESİ BİR “HUKUK AYIBI”DIR…
BAŞSAVCILIĞIN ÇABALARI DA, İDDİALARI DA ANAYASAMIZA AYKIRIDIR…
“Özel hayatın gizliliği” tabii ki çok önemlidir.
Ancak “sosyal medya” faaliyeti olarak “kamu yararı” içeren belge ve bilgileri kamuoyu ile paylaşmak asla ve asla “özel hayat” kapsamına girmez.
Serdinç Maypa’nın yaptığı, bir “gazetecilik” faaliyetidir.
Tüm dünyada bu tür “habercilik” yapanlara “yurttaş gazetecisi” denir.
Ne yazıktır ki; “Özel hayatın gizliliğine” ilişkin yasa yıllardır yürürlüktedir ve bu konuda birçok dava açılmıştır.
Sizin “özel hayatınız”a bir müdahale varsa, bir avukat tutar ve ilgili kişiyi mahkemeye verirsiniz.
Ancak, Maypa’nın olayında, nedense Polis’in “Özel Soruşturma Şubesi” hemen devreye girdi ve olayı mahkemeye o taşıdı.
Aslında; Polis bu olayda “cezasını” da Mahkeme’den önce kendisi verdi.
Maypa’nın “belgelerine” el koydu ki, aslında bu da Anayasamıza aykırıdır.
Eğer; Savcılığın anladığı gibi, bir bankanın verdiği bir krediye ilişkin belgeleri açıklamak “özel hayat” ise…
Ya da bir resmi devlet kurumu yazışması “özel hayat” ise…
Bu ülkede asla “araştırmacı gazetecilik” yapılmayacak demektir…
Kimse; habercilik adına bir skandalı yazamayacak demektir.
Elbette “mahkeme”de tüm bunlar tartışılacak ve bu yasanın “başımıza açtığı” belâlar anlaşılacaktır.
Burada anlaşılmazsa, bu iş AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’ne kadar gidecektir.
Konu; Serdinç Maypa’nın bireysel konusu olmaktan çıkmış, “medya özgürlüğü”nün ihlaline dönüşmüştür.
Bu yüzden, bu ülkede Anayasa ile korunduğu söylenen, “düşünce özgürlüğü” olacaksa, Maypa’nın ihlal ettiği söylenen “özel hayat” üzerinden bir “hukuk sınavı” yaşayacağız ve dünyaya rezil olacağız demektir.
Bu OLAY; basın örgütlerini de doğrudan İLGİLENDİRMEKTEDİR. Yapılmak istenen, mesleklerine açıkça saldırı niteliği taşımaktadır. Çalışma alanlarının kısıtlanması demektir.
Dilerim, bir an önce bu “dava” görüşülür ve “adalet” sistemi de ciddi bir sınavı atlatmış olur.
Yoksa; bu dava ve uygulanan Polis yöntemi, bu ülkede kimsenin “güvende”olmadığını da gösteren bir başka “demokrasi zafiyeti”dir.