Çeviri: Aycan Akcin
Kadınlar için pek çok şeyin gelişme gsterdiği kesin; ancak hem sektörel hem de hükümet üzerinden bakıldığında yüzlerin ısrarla erkek ağırlıklı kaldığını görürüz.
Geçtiğimiz on yıllar içinde kadınların istihdam açısından ev dışında ücretli çalışmaya başlaması büyük bir değişimdir; öyle ki bu nenelerimiz ve hatta annelerimiz tarafından sadece hayal edebilebilirdi.
Daha fazla kadın çalışsa da, gerek yarı zamanlı gerekse de kayıt dışı istihdam sektöründe erkekleden daha az para kazanırlar, daha az korumaya sahiptirler ve hakları da daha azdır. Birçok yerde, çalışan kadın sayısındaki artış, erkeğe ödenen fazla parayı yani gelir gideri denkleştirmek içindir.
Ve tabi endüstri ve hükümette, yüzler inatla erkek ağırlıklı kalıyor. Hatta, kadın sayısının gerçekte azaldığına dair bazı kanıtlar bile var. Facebook’un Sorumlu Yöneticisi Sheryl Sandberg’in dediği gibi: “Kadınlar, dünyadaki herhangi bir mesleğin zirvesine gelemez”.
Dünyada seçilen 150 devlet başkanının sadece 7si kadındır, ve 192 devlet başkanından sadece 11i. Yerel yönetim düzeyinde de durum benzerdir: kadın seçilmiş meclis üyeleri dünyanın tüm bölgelerinde yetersizdir ve kadın belediye başkanları çok daha azdır. Forbes zengin listesine girmiş az sayıdaki kadının çoğu Walmart veya Apple gibi zengin ailelerden veya iş hanedanlıklarından gelmektedir.
ABD’deki en büyük 500 şirketten sadece 23’ünün üstdüzey yöneticisi kadındır. Bu sadece % 4,6sı anlamına gelir. AB’nin 27 üye ülkesinde, Nisan 2013’te kadınlar, büyük şirketlerin yönetim kurulu üyeliğinin sadece % 16,6’sını oluşturuyordu.Ve bu, Avrupa komisyonunun “daha fazla kadının karar alma pozisyonlarına girmesini hedefleyen girişimleri” olduğunu düşündüğünü açıkladığı Ekim 2010’dan bu yana % 5lik artış yapmış hali. Ancak dört büyük şirketten birinin hala yönetimde hiç kadın yok ve 2020’ye kadar % 40 kadın hedefinden halen çok uzak bir noktadayız.
Küresel olarak, 2013 yılında muhasebe firması Grant Thornton tarafından yapılan araştırmada, kadınların şu anda üst yönetim rolünde % 24’ye çıkabildiğini ortaya koydu. Bu, Japonya’da üst pozisyonlardaki her 100 kişiden 93’ünün erkek olduğu, ABD’de ise bu oranın 100 kişiden 80’inin erkek olduğu anlamına gelir. İlginçtir ki, cinsiyet eşitliği konusundaki uzun yıllara dayanan mevzuatlara rağmen, İsveç ve Norveç en iyi ülkeler sıralamasında sadece 27. ve 22. olarak görülmektedir.
Küresel güneydeki gençlerin orta ve üniversite eğitimindeki yükselişe rağmen, bu durum birçok genç kadın için istihdama dönüşememektedir. Dünya Bankası’ndan bir rapora göre: “Eğitimdeki ilerleme, işgücüne katılımın artmasıyla eşleşmiyor. 24 yaşına gelince, kadınlar tüm bölgelerde geride kalıyorlar. Latin Amerika ve Karayipler’de fark yaklaşık yüzde 26’dır. Bu fark, erkeklerin% 82’sinin işgücü piyasasında aktif olduğu güney Asya’da, kadınların yalnızca% 28’inde aktif olabildiklri anlamına geliyor ”.
Cinsiyete dayalı ödeme açığına bakıldığında, durum iyileşmemektedir. ABD’de bile 2010 yılında tam gün çalışan kadınlar, erkeklere ödenen ücretinin sadece % 77’sini kazandılar. Sahra altı Afrika ve Doğu Asya ve Pasifik’te çalışan 15-24 yaşları arasındaki genç kadınlar, aynı yaş grubundan genç erkeklerin bir saat içinde kazandıkları miktarın %82 ile % 84’ü arasında kazanmaktadır.
https://www.theguardian.com/global-development/2014/sep/29/women-better-off-far-from-equal-men?fbclid=IwAR1L07NX4fzE2visrtiI2U86Dp638g4ZTmb7Txo_Ni4XyEVdm2knchuc1xM