Ferhan Şensoy tiyatro sahnesinde şarkı söyler, her zaman enfes söylerdi. Fakat Kırkambar gece tiyatrosunun açılışında söylediği para olmasa şarkısı insanın kalbinde bahar temizliği yapıyor.
Ve belki de artık; ‘insanın kalbinde bahar temizliği lazım.’
Ferhan Şensoy yazdığı yirmi yedi roman ve deneme türünde eserle kalbimizde bir bahar temizliği yapmaya azmetmişti.
Her ne kadar Psikoloji bilimi topluca şifanın mümkün olmadığını iddia etse de bizlere, belki de romanlar, tiyatro oyunları, filmler toplu şifayı mümkün kılıyordur.
İnsanın yaşamı kozmosun içinde, güneşin yörüngesinde, etkileyici bir kozmik yolculuğa benziyor.
Türkiye’de bir oyuncuyu amatörken alıp profesyonel eden, sonrasında emekli ikramiyesi ödeyen ilk tiyatroyu o kurmuştu.
Müzikal grupları da ilk kez Ferhan Şensoy kurmuştu. Önce onun oyunlarında sahne alıyorlar. Ya onlara şarkı veriyor ya da grup isimlerini değiştiriyordu. ‘Döndü Pervaneler’ şarkısı ‘Ele Güne Karşı’ olmuş MFÖ kurulmuştu. ‘Şahları da Vururlar’ ismini değiştirip Bulutsuzluk Özlemi yapmıştı.
Karanlığın en son anında, beklenmedik zamanda yayılan ışık misali. Aldığı otuz yedi önemli ödülün sonrasında Münir Özkul’dan devir aldığı kavuğu yaklaşık otuz yıl taşımıştı. Kavuğu sonrasında en yakın dostu Rasim Öztekin’e devir etmiş fakat Öztekin Şensoy’dan daha erken dünyadan göçmüştü.
Şensoy, sanattan neden korkuyorlar sorusuna şu yanıtı vermişti:
“Korkmamaları için somut bir sebep yok. Sanatçı muhalif olur. Bunu daha önce de söylemiştim; benim dünya görüşümde yandaş sanatçı diye bir kavram olamaz. Ferhangi Şeyler’de sataşmadığım lider yok. Oto-sansür sevmem, sahnede dilimin kemiği yoktur. Yıllarca Özal’a demediğimi bırakmadım. Demirel’e, Deniz Baykal’a… Birçoğu gelip oyun izlediler, gülerek ayrıldılar. Erdal İnönü gizli gizli bilet alıp izlerdi, 500 koruması falan yoktu. İnsanın gelişmişlik düzeyini gösteren önemli unsurlardan biri de kendisiyle ilgili şakalara, eleştirilere karşı tavrıdır. Biz, bugün aşağılık kompleksiyle boğuşan siyasilerle uğraşıyoruz. Muhalefetin her türlüsünden korkuyorlar, muhalif izleyicimiz de buna dahil.”
Şimdiye kadar susmadığı için tiyatrosunun elektrikleri kesilmiş, tiyatrosu mühürlenmiş, mührü bozduğu için mahkemelik olmuştu. 87’de tiyatrosu yakılmış, oynadığı oyun sebebiyle 21 gün hapis cezası yatmıştı. Gezi’de tiyatrosunu direnişçilere açtığı için otuz üç yıldır aldığı devlet yardımını artık alamamış ama hiçbir zaman üretmekten, ses çıkarmaktan vazgeçmemişti.
Kırkambar gece tiyatrosunun açılışında Şensoy’un söylediği Para Olmasa şarkısı:
kenefte geldi aklıma
örneğin mesela
para olmasa, para olmasa
kenefte geldi aklıma
ev kirası olmasa
bakkal para almasa
kasap eti ikram etse
manav sebzeyi hediye
örneğin mesela
yol parası olmasa
doktor ilaç bedava
gerisineeeeeeeeeeee bizim de bütçemiz yeter
yoksullarda yaşardı insanlar gibi
örneğin mesela.
Oyunun linkine buradan ulaşabilir hem açılışında sergilediği şarkıyı hem de oyunu izleyebilirsiniz:
Ferhan Şensoy’un başrolünde oynadığı son ders filminden sizler için derlediğimiz bölümler;
“Hep sonraya ertelemek hep bir sonrakine, yarının ne getireceğini bilmeden, bir daha bu duyguyu yaşayıp yaşayamayacağını bilmeden. Hangi sonraya? Sonra diye bir şey yok. Bugün var, belki yarın yok…”
“Gerektiğinde hayat, dersi bizzat insanın kendisine verir.”
Filmde her karakterin hayattan almış olduğu bir ders var; kimisi geçmiş pişmanlıklarını evladı üzerinden görüp, ona aldığı dersi yansıtmaya çalışırken, kimisi de geçmişte çektiği sıkıntılar üzerinden insanları suçlayarak hayata karşı olan nefretiyle acımasızlaşıyor. Tabii ki de hayat bu karakterlere tekrardan bir ders vermeyi unutmuyor. Sadece karakterlerin değil farklı açılardan ele alınarak izlendiğinde herkesin alacağı bir dersin var olması da filmi amacına ulaştırıyor.