Avrupa’nın Kenarında, İstenmeyen Göçmenlerin Tanınmayan Bir Ülkedeki Çıkmazı başlıklı yazısını https://foreignpolicy.com sitesinden gazeddakıbrıs için Aycan Akçın çevirdi.
AB’de bir gelecek arayan Afrikalı öğrenciler fırsatçı acenteler tarafından dolandırılarak kendilerini Kuzey Kıbrıs’ta sıkışmış buluyor; bazıları ölüme terk ediliyor.
Lefkoşa’nın Kuzeyi, Kıbrıs – İlk bakışta, Batı Afrika’nın herhangi bir yeriymiş gibi görünür – hafta içi bir akşam bir üniversitenin salonunda üç bilardo masası etrafında genç siyahi öğrencilerle dolu. Ama bu Afrika değil.
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’ndeki (UKÜ) öğrenci salonu, genç erkek ve kadınlarla doludur, ancak dikkat çekici şekilde birşeyden rahatsız oldukları bellidir. Bunlardan biri, bir Amerikan burgeri zincirinde tam zamanlı çalışmasına rağmen Türk lirası cinsinden ödenirken okul harcının euro olmasından ötürü bunu ödemekte zorluk çeken Tolu adında Nijeryalı bir öğrenci. Kıbrıs Türk hükümetinin 1990’lı yıllardan başlayarak uluslararası üniversiteler kurma kararı, kuşatılmış topraklar için alternatif gelir kaynakları yaratmanın arka kapı yöntemiydi – ve hızla Afrika ve Asya gibi zorluk yaşayan milletlerden öğrenci çekmeye başladılar. Ancak bu öğrenciler genellikle bir derece elde etmekten başka hedeflerle geldiler ve birçoğu kendilerini istemeyen kimsenin uluslararası ülkesinde sıkışmış buldu. Tolu, “Buraya gelen iki tip ğrenci vardır: akademik kariyer hedefleyenler ve sadece eve göndermek için para kazanmak isteyenler”.
Afrikalı göçmen nüfusunun ani büyümesi, yakın zamana kadar Doğu Avrupalı veya Orta Doğulu işçiler dışında göçmenler almamış olan Kuzey Kıbrıs halkı için şok ediciydi. Araştırmacı gazeteci Agnieszka Rackoczy’ye göre Nijeryalılar, Türk olmayan en büyük öğrenci grubudur ve bunu Zimbabwe ve Kamerun izlemektedir.
2009’da, UKÜ’deki Afrikalı öğrenci sayısı 40’a ulaştığında, ben ve kohortum “bent kapağı” terimini kullanmaya başlamıştık. Endişemiz sayının kendisinden değildi; öğrencileri Kuzey Kıbrıs’a göç etmeye zorlayan evdeki koşullardı. Bunların birçoğu Nijerya’daki eğitim acenteleri tarafından adaya gelmeye kandırılıyordu. Öğrencileri sahte sözlerle aldatarak bu acenteler, kendi ülkelerindeki affedilmeyen ekonomik durumlardan sık sık hayal kırıklığına uğramış genç öğrencilerden yararlanmktadır.
Jay, daha önce Almanya’da yaşamış bir Nijeryalıydı. Ağustos 2009’da Kuzey Kıbrıs’a geldiğinde aldatıldığı ve buranın kendisine söylendiği gibi gelişmiş ülke olmadığı görünce yıkıldı ve depresyona girdi. Çok fazla içmeye başladı ve bir gün çok katlı bir binanın çatı katına çıkarak intihar etti.
Jay’in ölümünden sonra, Kuzey Kıbrıs’taki Afrikalı öğrenciler bir şeyler yapmaya karar verdi. UKÜ’de, rektörün ofisine yürüdük ve okulun, kendilerini zenginleştirmek için masum öğrencileri yanlış bilgilerle aldatan çeşitli acentelerle bağlarını kesmelerini istedik.
Bir süre sonra yapabileceğimiz çok az şey olduğunu fark edecektik. Kuvvetler bize karşı istiflenmiş durumdaydı. Türkiye dışındaki herhangi bir hükümet tarafından tanınmayan bir yerde üniversitelerle baş etmeye çalışıyorduk; ki bu kurumlar kolay gelir elde etmek için görülen bir kanalın eseriydi.
Üniversite, Jay’in cesedini Nijerya’ya geri göndermek için gereken formaliteleri tamamlarken çaresizce izledik. Naaşı Nijerya’ya kadar eşlik eden okul görevlisinin orada gelecek sömestir için yeni öğrenci alım seferberliği yaptığını duyduk.
2010 yılına kadar, Afrikalı öğrencilerin sayısı o kadar yaygınlaşmıştı ki her yerde siyahi insanlar görür olduk. Yeni Afrikalı öğrenciler kampüs dışında konut aramaya başladılar. Zaman içinde bu da bir sorun haline geldi. Bugün pek çok ev sahibi, özellikle Nijeryalılar olmak üzere Afrikalı öğrencilere evlerini kiraya vermeyi reddediyor. Geçen yıl Cyprus Mail’e verdiği röportajda, 21 yaşındaki Nijeryalı Ezinne Favor Ogwuegbe zorlukların derecesini şu şekilde ortaya koydu: “Bir kiralık ev ilanı görüyorsunuz, aradığınız zaman nereli olduğunuzu soruyorlar. Nijeryalı olduğunuzu söylediğinizde ya telefonu kapatıyorlar ya da ‘özür dileriz, Nijeryalıları istemiyoruz’ diyorlar”.
Afrikalı öğrenci sayısının hızlı artışına, 2007 ve 2009 yılları arasında süren Kıbrıs’ın siyasi geleceği hakkında bir söylenti de sebep olmuştu. Kuzey Kıbrıs’ta bulunan uluslararası öğrenciler birbirlerine heyecanla kuzeyin Rum kesimi ile tekrar birleşme eşiğinde olduğunu ve Kuzey’i terk etmelerine gerek kalmayacağını söylüyorlardı. Söylentilere göre, kalanlara Avrupa Birliği vizesi veya oturma izni verilecek. Ayrılıkçı bir siyaset güden Derviş Eroğlu’nun 2010 yılında cumhurbaşkanı seçildiğinde ben son sınıf öğrencisiydim ve müzakerelerin daha da zorlaştığı bu süreçte Afrikalı öğrencilerinin çoğu için Kuzey Kıbrıs’a yerleşme umutları böylece son bbulmuş oldu.
Afrikalı öğrenciler diğer ülkelere vize almak yerine, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne doğru yol almaya ve orada kalmak için iltica etmeye başladılar. Bugünlerde, kampüs dışında, işler farklı. Yerliler yabancılara şüpheci ve bazen de düpedüz küçümseyici davranıyor.
Buraya iş bulma vaadiyle gelen birçok öğrenci, ayakta kalmak için iş bulmaya çalışmaktadır. İşverenler, Afrikalı öğrencileri sömürürüyorlar ve çalışmak için Kuzey Kıbrıs’a giden diğer gruplara ödenenin çok altında bir ödeme yapıyorlar.
Rutin olarak, Afrikalı kadın öğrenciler tacize hatta tecavüze uğrar; bazıları ise hayatlarını idame ettirmek için fuhuşa başvurur. Taksi çağırdıklarında veya otostop çektiklerinde sürücülerin onları rahatsız ettiğini duyarız. O zamandan beri adadan ayrılıp Nijerya’ya dönen Victoria Williams adındaki arkadaşım bana 2013 yılında Lefkoşa’dan Girne’ye otostopla arabada seyir halindeyken şoförün yanında oturan arkadaşına iyi sevişmeyle ilgili birşeyler söyledikten sonra penisini çıkararak ellemesini istediğinden bahsetti. Kadınlar cinsel istismarla karşı karşıya kalırken, genç Afrikalı erkekler farklı taciz ve şiddete maruz kalıyor. Bu şiddet 2010’dan bu yana en az üç Afrikalı öğrencinin hayatına mal oldu.
Afrikalı öğrencilerin kendileri da ayrıca rutin olarak acente gibi hareket ederek yeni öğrencilerin Afrika’nın çeşitli yerlerinden Kıbrıs’a gelmelerine yardım ederler. Bu yeni öğrenciler genelde kendilerinin de aldatıldığını anlar ve döngü böyle devam eder. Bazı varlıklı öğrenciler daha yoksul olanlara borç para verirken kredi teminatı olarak dizüstü bilgisayarlarına ve hatta pasaportlarına el koyarlar. Moktar Muhammed’in sosyal medyaya taşınan olayda $500 borç için bir öğrencinin pasaportunu aldığı ve sonra bu pasaportu kaçak bir göçmene $1000 karşılığında sattığı biliniyordu. Muhammed bu olaydan dolayı tutuklandı.
Kuzey Kıbrıs’ta Afrikalıların maruz kaldığı muamele ve çilelerinin haberleri Afrika’ya kadar ulaşır; ancak öğrenci akışında bir yavaşlama olmaz. Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan öğrenciler ailelerini dahi buraya çağırmaya devam eder. Gazimağusa’da yaşayan ve UKÜ Uluslararası Öğrenci Merkezi’nde çalışmak için günde iki saatten fazla yol giden Ife, bana “Burada kalmak yine de hiçbir umut olmayan Nijerya’da kalmaktan daha iyi” dedi. Ve şimdi 2017’de Kamerun’da başlayan savaştan kaçmaya çalışan öğrencilerle Kamerunluların sayısı Nijeryalıların sayısını aşabilir – böylece Afrikalılar istenmedikleri, iftiraya uğradıkları ve hatta bazen yok edildikleri bir adaya doluşmaya devam eder.