• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Cumartesi, Eylül 30, 2023
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG GAZEDDA YAZARLARI Tevfik Aytekin

İşte bu bizim hikayemiz, Küçük Mavi Balıkçıl 2. Bölüm – Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin Tevfik Aytekin
10 Aralık 2018
Okuma Süresi: 8 dk
A A
İşte bu bizim hikayemiz, Küçük Mavi Balıkçıl 2. Bölüm – Tevfik Aytekin

Dönüş yolunda geliş hikâyesi anlatmak gibisi de yoktur sanırım. Gidişi uzun sabırsız yolların, acaba dönüşü bundan mı daha kısa geliyor?

22 Kasım günü beni önce bulup sonra kaybeden erkeği anlatmazsam acımı anlamayacaksınız. Beni Peru’ya kadar küreksiz bir sal gibi, derin okyanusların ortasında ışıksız bırakan Hasan.

Bakın arada şunu da söyleyeyim. İstanbul Havalimanının ortasında, sakin, sessiz ve yokmuş gibi duruyorum. Sadece nefesimi duyacak kadar yok olmuş halimle baktığımda, kimse tarafından fark edilmemenin de avantajıyla. Giderken bıraktığım gibi bir yaşam vardı.

“Birbirini kaybetmekten korkmayan bir toplum, oradan oraya koşturuyor, aslında bizim aramızdaki aşkın bitmiş olduğunu gösteriyordu. Her şeyin sebebini bir yere dayandırdığımız bir çocuklukla görmezden gelmek, görmezden gelinmenin yarattığı bu örtü kalkınca, sanki havalimanı ortasında çırılçıplak, soğuk bacaklarımı, serin dudaklarımı, ılık sırtımı, ürperen belimi, tutkunun yarattığı kokuyla kalakalmıştım.”

Üç sene önce Hasan’ı gördüğüm o ilk ana gidelim, mahallenin balıkçısı Hasan’ı gördüğüm ilk an. İletişim Fakültesini bitireli iki yıl olmuş, bankaya gireli yeni, keman derslerim ise onuncu senesine girmişti. Yine bir ders çıkışı annemin siparişleri için gittiğim balıkçıdaki çocuğa, sardalya siparişi verirken onu izlemeye başladım. Masadan alçak bir sandalyeye oturmuş, sarı uzun çizmeleriyle bacak-bacak üstüne atmış, mavi tulumunun açık düğmeleri gözüme takılıyor, birkaç uyumsuz ilmik ve iplik, tek eliyle ortasından tuttuğu kitabı okuyor, ince bileğini havaya kaldırarak, dirseğini baldırına dayamış sigarayı çektikçe, diğer yandan siyah, ne kısa ne uzun saçlarının karıştığı sakallarını, boynunu eğerek kazağına sürtüyordu.

Ne okuyorsun diye sorunca, soğuk kaşları ve ifadesiz kahverengi gözleriyle bana bakarak, sanki bana meydan okur gibi “Yüksel Nimet Apel şiirlerini bilir misin?, dedi.” Bakışlarımdan bilmediğimi anlayınca, “Ferdi Özbeğen dinledin mi hiç.” “Dilmedim, ben Hasan Hüseyin Korkmazgil severim.” “Demek onu seviyorsun. Bulup bulup yitirmekmiş düşsel bir oyuncağı, çok katılmasam da ben de severim bu şiiri”

Görüşmelerimiz artmış, kısa zamanda dışarıda buluşmaya başlamış, birbirimizin sevdiği yerlere gitmeye başlamıştık. Bir balıkçıyla gezdiğimi herkesten sakladığımın aslında farkındaydı. Ben daha çok onu doğaya götürüyor, o ise çok gariptir ki benim sevdiğim şeylerle bir uyuşma yaşıyor, uzun uzun konuşuyor, saatlerce sevişiyor, her sevişme sonrası o bana şiirler okuyordu.

Aklıma Peru’daki bir anım geldi. Alabildiğine bir ormanda geziyordum. İnsan öyle bir yere gittiğinde, alabildiğince bir yüksüzlükle karşılaşıyor. Sohbet ettiğim bir amca vardı, kaç gün konuştuk hatırlamıyorum. Daha konuşmamızın ilk anında, “hadi gidelim dedi.” “Nereye gidelim?” “Bak…  Ağaçların hışırtısını duymuyor musun, bizi ileriye çağırıyorlar.” O an biraz korktum ve gitmek istememiştim.

Fakat insanın öyle zor bir sınırı oluyor ki; ne normal ne anormal birbirinden ayıramıyor. Ne ben ona ağaçların insan olmadığını ne de o bana ağaçların konuştuğunu anlatabildi.

İşte…

Bir insanı yargılama duvarını aştığım ilk an.

Hasan’ı yargılayamayışım belki de buydu. Zaten ben Hasan’ı değil Hasan bana eski ilişkilerimi yargılattı. İlk başlarda onun sürekli insanları yargıladığını düşünüyor, neden bu kadar tepki verdiğini anlamıyordum. Çok sonraları anladım ki; o benim kendi içime derin sorular sorduruyordu. Bu sorular genelde sistematik ve belirli bir düzen içinde olmayan, anlık anlatımlar ve yeni karşılaştığımız herhangi bir olayla ilgili oluyordu. Hiç sıkıntı çıkmayacağınızı düşündüğünüz bir sohbeti bile anlattığınızda, onun içinden kendi içinize soracağınız bir soru çıkarabiliyordu.

22 Kasım günü bana “sevgilini kaybetmekten korkar mısın”, diye sordu?

Her zaman yaptığımız gibi ya o benim ya da ben onun göğsünde çırılçıplak yatıyor, bazen espriler yapıyor, bazen de biraz iğneliyor, gözümüz kapanana, kokumuzu duya duya uyuyorduk.

“Korkmam…”, dedim.

“Korkmuyorsun fakat aşkı arıyorsun öyle mi?” “Bu aşkı, bilgiye, ilahiye aşk olarak da düşünebilirsin fakat ben sevgilierinden bahsetmek istedim.”

“Evet aşkı arıyorum, o da o zaman önce kendini sevseydi, beni kıracak şeyler yapmasaydı.”

“Bak… Eğer kaybetmekten korkmuyorsan orada aşk yok demektir. İnsan önce kendini sevsin, kendini sevmeyen başkalarını nasıl sever denir. Yüce tanrılar şunu söylediler. Başkalarını sevmeyen kendini sevsin. Çünkü başkalarını sevmeyen ancak kendini sever. Sadece kendini sevende başka şeyleri sevemez hale gelir.”

“Ben akışta olmak istiyorum Hasan, tamam kabul ediyorum. Geçmişten gelen güvensizliklerim hep oldu. Senin dediğin gibi konuşmak kolay; Eğer bana acı çektirecekse hayatımda olmasın. ”

“Buket… Acıyı koparmak atmak, sıkıntıları bir an önce örtmek, öneri bulmak çok kolaydır doğru. Benim dediğim gibi konuşmak kolay. Senin anlamadığın, kolay derken öncesini görememen.”

“Neymiş o göremediğim.”

“Acıyı kesersen başka bir yerden yenisi çıkar. Orada aslında ne yaşıyorum, neden bu kadar kaygılıyım, neden bu kadar kızgınlık yaşıyorum demen lazım. Bir aşkta acıyan yerler olur, acıyacak ve o katmanda bir şeyler çözecek, sonra yine acıyacak, sonra yeni bir şey çözecek. Acıların içinden birlikte çıkılacak. Aşk tekâ:mül etmektir. Yani olgunlaşmak ve gelişmektir. Kişinin kendini geliştirdiği en güzel şeydir aşk.”

Bazen içimden Allah’ın balıkçısına bak sen diyordum. Aramızdaki yaş farkının bile örtüsünü kaldırmıştı Hasan. En çok üzüldüğüm de, çoğu zaman onun dediklerini yanlış anlamam oluyordu. Saçlarımı okşar, beni uzun uzun koklar, derin derin bakıp, gülümseyerek, hoşlanarak seyrederdi beni.”

“Tamam işte. Beni geliştirdi gitsin, sonra yenisi gelecek o da geliştirecek, elbet akışta olan aşkı bulacağım.”

“Bak sana bir şiir okuyayım Buket. Kimin şiiri biliyor musun? Yüksel Nimet Apel’in şiiri; bakalım şarkıyı hatırlayabilecek misin?”

“Kanımda, canımda, dört yanımda
Senden başka hiç kimse olmasın
Birgün dönse yeter bana, gözlerim yolda kalmasın

Olmayacak bir duamıydı bu. ALLAH’ım bana reva mıydı bu
Yoksa hemen sonu gelecek, acıyla dolu bir aşk mıydı bu
İşte bu bizim hikayemiz. Öyle saf, öyle temiz
Kenetlenmiş, ayrılamaz, kalbimizde ellerimiz

“Buket…”

“Hasan…”

“Buket sana bir şey diyeyim mi? Aşk mutlaka konforunu bozmalı. Aşk konfor bozmanın en iyi yollarından biridir. Acımadan, acıtmadan, dümdüz, akışta, muhteşemlikte yaşayarak tekâ:mül edemeyiz. Konforunu bozmazsan, kendi içine kısılıp kalırsın. Kokluyorsun güzel, sarıldığın zaman içini dolduran ruh, her şey güzel, sadece kırılınca, bu kaybetmekten korkmayan iğneyi, vücuduna şırınga edince, nasıl da kokuyu kaybedebiliyor?”

“Onu kaybedemiyor evet, haklısın. Koku, özlem bitmiyor, fakat sürekli kendimi kırdırayım mı, ona güveniyorum sonuçta, güvenimi sarstılar hep.”

“Sen birini elde etmeye çalıştın mı Buket?” “Evet çalıştım.” “Evde fakat kaybetme riskin oldu mu?” “Evet oldu.” “Elde ettin mi?” “Evet ettim…”

“Elde edince biter Buket. Toplum da birbirini elde edince biter. Bak mesela eskiden annelerimiz cinsellikten korkardı. Şimdi bu aşıldı. Fakat çok tehlikeli bir tarafa girdik. Aşktan korkuyoruz. Kaybetmekten korkmayan, kendini severek başkalarını sevebileceğine inanan, aslında bu doğrudur, Mevlana da demiştir, Hindistan’da da diyeni bulabilirsin. Kaybetmekten korkmazsan, aşkı kendini beğenmişlik duvarına vurursun. Kendini sevmekle, kendini beğenmişlik arasında fark vardır. Bu son zamanda oluşan durumda, moda tavırlar var, duygusuz gözükmek yani cool olmak, temel duygularını saklama, güçlü olmaya çalışma, başarısız olmamaya, kötü olduğunu göstermeme, sürekli dışarı mutlu olduğunu gösteren gülücükler, saçma sapan bir araba ve apartman dairesi alma çabası. İnsanlar aşka düşmemeye çalışıyor. Oysa aşka düşmek lazım…”

“Tamam da mutlu olacağımızı vaat ediyorlar, öyle hissettiriyorlar, sonra hayallerimizi kırıyorlar, kolay mı bu; Bu kadar hislerimiz var.”

“Bende onu diyorum. Hislerini yaşa, kız ona, bağır, acıt, acı ve bütün bunların içinden birlikte çıkın. Aciz olduğunu unutuyorsun, olasılıklar biterse aşk yok demektir. Düşünsene artık bu odadan çıkmayacağız. Olasılık bitti. Biteriz işte o an. Çok mutlu olacağız demek olasılıkları ortadan kaldırıyor. Başka bir olasılığın olmasıdır hayat. Sadece beğenilme arzusu olursa aşkta, o zaman sadece beğenilen şeyleri yapmaya gayret edersin. Ve bir gün o beğenilen şeyler artık beğenilmezse, sonun gelmiş demektir. Çünkü sevgi her şekilde sevmektir. Beğenilmeyen şeyleri de yapmaktır sevgi. Karanlıktan korkana al bu hapı iç ya da bak ben korkmuyorum yahut ışıkları yak dersen, onu öyle derin kuyularda, karanlıkta bırakısın ki; Sevgi, bu duruma nasıl düştün diye soran şeydir. Sende bunu hem kendine soracak hem de karşı tarafın her zaman soracağı bir yerde olman lazım.”

“Aslında bir erkek bana bir zaman, Buket ne ister diye sormuştu.”

“Tamam işte. Sana bu duruma nasıl düştün demek istemiş.”

“O zaman açık açık söyleseydi, felsefe yapmasaydı.”

“Açık açık söylemiş aslında. Ne istediğini kendine sorduğun an, neden, ne için istediğini de sorarsın, sonra soracağın ilk soru bunların geldiği yer olur. O acıya eğilip bakmıyoruz ki”

“En tehlikeli aşk nedir biliyor musun?”

“Diğer aşkları gölgeleyen aşktır Buket.”

Sonra müzik açtı, genelde müzik açardı. Ne derdi vardı bilmiyorum da, iyi seviştiği, bana iyi hissettirdiği ortadaydı. Az önce okuduğu şiiri Ferdi Özbeğen şarkı olarak okumuştu. O şarkıyı, İşte bu bizim hikayemiz şarkısını açmıştı. Birbirimize öylece uzanıp, çırılçıplak sarılmıştık.

O günü iyi hatırlıyorum. O konuşmanın nereye götürdüğünden çok, şimdi nereye getirdiğini daha iyi anlıyorum. Bir gün çok büyük bir aşk yaşıyor, sonra başkasıyla sevişiyor, sonra yine aşk yaşıyor, bir gidiyor, bir geliyor, yarım bir cümle, yeni yanıp sönmüş bir tahta parçası gibi, yağmurun altına öylece bırakılıyor, sonra da aşklarıma yas tutuyordum. Önce başıma geleni inkâr ediyor, sorguladıkça öfkeleniyor, öfke vücudumu ele geçirdikçe, neden ben diye soruyor, hemen sonrasında kabul edilebilir bir seviyeye getirmeye çalışıyor, depresyonum başlıyor ve sonunda da kabulleniyordum.

İçimde yarattığım bu kuluçka dönemlerinde, kendi kendimi içimden tekrar doğuruyor, tuttuğum yasın, diğer yarımdan eksilttiği ne varsa, bunlara her zaman kendi başıma çare arayarak, başımın üstünde yeri olan şey sayısı o kadar artmıştı ki;

İşte şimdi dönüş yolumda, gideceğim adresi biliyordum. Bana, “bu hale nasıl düştün” diyenin yanına gideceğim.

Eve yeni geldim beni biraz rahat bırakın. Müşkülpesent komşumuz Fatma Abla hemen balkondan beni süzmüş, biraz ortamdan çekinmiş, Kıbrıs’ta bir bok değişmemişti.

Haftaya onun yanına beraber gideceğiz. Size Portekiz’de rehin kaldığım dört günümü de anlatacağım. Lefkoşa’ya geldim, ilk ne yaparım sizce? Kahve yapacağım tabi, haftaya görüşürüz.

Birinci hikayeyi için

Küçük mavi balıkçıl – Tevfik Aytekin

 

 

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin

Yaşamış, yaşayan, yaşayacak insanlık için. Fikirler topraklardan, insanlar bayraklardan değerlidir.

Göçenin halinden 🐉 Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Göçenin halinden 🐉 Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
20 Eylül 2023
0

Babasını bir yaşından beri hiç görmemişti. Annesiyle onu terk etmişti. Hayal kırıklığına doğmuş bir çocuktu. Başkalarının hayatına girip olabildiğince hayal kırıklığı yarata yarata on iki yaşına kadar gelmişti. O Salı...

Okumaya Devam Et
Dün Anayasa’nın doğumgünüydü 🏴‍☠️ Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Dün Anayasa’nın doğumgünüydü 🏴‍☠️ Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
18 Eylül 2023
0

Dün, Mahmut Anayasa’nın doğumgünüydü. En çok bir yazar doğum gününün köşe yazısıyla kutlanmasını hak eder sanırım. Zaten bir yazarı daha çok yaşarken anmak lazım. Öldükten sonra heykeli dikilse kime ne?...

Okumaya Devam Et
Pınar Barut, Mine Atlı, Özgür Gazete ❤️ Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Pınar Barut, Mine Atlı, Özgür Gazete ❤️ Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
14 Eylül 2023
0

Pınar’ın ve Özgür Gazete’nin yaptığı haber benim için davadan ve davanın kazanılmasından daha kıymetli. Bedeli var yahut yok, fikir özgürlüğünden, basın özgürlüğünden, haber alma özgürlüğünden daha da kıymetlisi idrak özgürlüğü....

Okumaya Devam Et
Merhaba kendisine yabancı 🥀 Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Merhaba kendisine yabancı 🥀 Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
13 Eylül 2023
0

Hızlıca mutfağa doğru gitmiş, arka kapıdan önce bahçeye sonra da sokağa çıkmıştı. Yangal yürüyüşü sebebine insanlarla göz göze gelmekten utanır, onların bakışlarından kaçınırdı. Tıpkı pesten tize geçer gibi, süratli adımlarıyla...

Okumaya Devam Et
Yirmi üçüncü kromozom ✒️ Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Yirmi üçüncü kromozom ✒️ Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
8 Eylül 2023
0

Elinin kenarları, bütün elinin üzeri kurumuş, döküm döküm dökülüyordu. Çekilmez hayatı daha da bir çekilmez olmuştu. Avucunu sıkmaya kalkarsa eğer, çatlaklar gerildikçe, sıyrığı andıran bir acıyla içine çekilirdi. İki eli...

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

İnsanın varlığını (kimliğini) kanıtlamak zorunda kalması ne kadar hazin bir durum… | Mustafa Onurer
Mustafa Onurer

İnsanın varlığını (kimliğini) kanıtlamak zorunda kalması ne kadar hazin bir durum… | Mustafa Onurer

Mustafa Onurer
27 Eylül 2023
Göçenin halinden 🐉 Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Göçenin halinden 🐉 Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
20 Eylül 2023
Dün Anayasa’nın doğumgünüydü 🏴‍☠️ Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Dün Anayasa’nın doğumgünüydü 🏴‍☠️ Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
18 Eylül 2023
Çalıyor

Türkiye’nin LGBTİ+ imtihanı | Video haber

Türkiye’nin LGBTİ+ imtihanı | Video haber

DÜNYA
Island Seeds, ilk single’ı “Stray Cat” (Sokak Kedisi) şarkısını yayınladı 

Island Seeds, ilk single’ı “Stray Cat” (Sokak Kedisi) şarkısını yayınladı 

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Black Mirror’ın 6. sezonundan ilk fragman yayınlandı

Black Mirror 15 Haziran’da dönüyor | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Mocha Kasırgası Myanmar’a ulaşırken milyonlarca mülteci yıkıma karşı hazırlanıyor

Suriyeliler “geri gönderme” tartışmasına ne diyor? 🏴

DÜNYA
Barış Atay’dan Memet Ali Alabora’ya Gezi’nin sanatçıları | “O an öleceğimi sandım” ✊

Barış Atay’dan Memet Ali Alabora’ya Gezi’nin sanatçıları | “O an öleceğimi sandım” ✊

DÜNYA
Fillerin Asya’daki yaşam alanlarının yaklaşık üçte ikisi yok oldu

Almanya’daki Türk seçmenler hangi adaya, neden oy verdi? 🗳️🇩🇪

DÜNYA
Mustafa Sarıgül fenomeni 📵

Mustafa Sarıgül fenomeni 📵

DÜNYA

İktidar 🌌🌍 Ulus Baker

DÜNYA
Kıbrıs üzerine 🌶️🧠 Ulus Baker

Kıbrıs üzerine 🌶️🧠 Ulus Baker

DÜNYA
Dil, bir emir sistemidir 👅👮

Dil, bir emir sistemidir 👅👮

DÜNYA

Twitter’da takip et

Tweetlerim

Instagram

Takip et

  • Kıbrıs’ın güneyinde binlerce kişi, faşizme karşı tek ses oldu. Elefteria Meydanı’nda başlayan yürüyüş, sırasıyla İçişleri Bakanlığı ve Meclis’e gidilmesinin ardından yine aynı yerde son buldu.
Video: Feelix Eer
  • Susmuyorum diyorsan, özgürlüklerine ve ülkene sahip çıkıyorsan, senin sesin olan ve cesaretle konuşan gazetecilerin sesinin baskılarla kesilmesine karşıysan, sen de imzala! Eğer imzalıyorum diyorsan, imzaliyorumkibris@gmail.com adresine ismini, soy ismini ve (eğer tercih ediyorsan) unvanını e-mail olarak göndermeni rica ederiz.

ÖNEMLİ NOT: İmza kampanyası, yarın akşam Basın Emekçileri Sendikası Lokali’nde düzenlenecek panelde de imzaya açılacaktır. Panel saat 19.00’da gerçekleştirilecektir.
  • “İnsani yol ihtiyacı” gerekçesiyle Pile’de yaşanan şiddet olayları ile ilgili yeni bir video yayınlandı. 
Uluslararası boyutta kınan şiddet olayları sonrası Kıbrıstürk tarafı bölgeden çekilmek zorunda kalmış, BM Güvenlik Konseyi yaşanan olayların uluslarası boyutta suç teşkil ettiğini vurgulamıştı.
  • Savaşların kazananı, acıların bayramı olmaz. 
Ο πόλεμος δεν έχει νικητή και ο πόνος δεν γιορτάζεται.
 #temmuz1974 #july1974 #kıbrıs #kibris #cyprus #gazedda #gazeddakibris #gazeddakıbrıs
  • One Island,
One Country,
No Bullshit!
  • Hayat Ersin
  • Her Perşembe ve Cuma gün olduğu gibi; öğle saat 12:00’da Gazeddakıbrıs Kolektifi’nden Nuri Sılay ve Tevfik Aytekin, bu hafta da Kıbrıs ve dünya gündemini yorumluyor. 

Sansürsüz, Gazedda’nın Youtube, Facebook ve Twitter sayfalarından aynı anda yayında olacak.
  • Η Οργανωτική Επιτροπή της Πορείας Υπερηφάνειας της 17ης Μαΐου προσκαλεί κάθε άτομο σε πορεία κατά της Ομοφοβίας, Αμφιφοβίας και Τρανσφοβίας στις 17 του Μάη

17 Mayıs Onur Yürüyüşü Organizasyon Komitesi herkesi 17 Mayıs Günü Homofobiye, Bifobiye, Transfobiye karşı yürüyüşe davet ediyor.

May 17th Pride March Organizing Committee invites everyone to march against Homophobia, Biphobia, and Transphobia on May 17th.

#pride2023 
#pride2023🌈

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Sıcak sular, dünyanın en büyük buz tabakasına doğru akıyor: Küresel deniz seviyesini tehdit edebilir

Dünyanın en yoğun sıcak dalgası Antarktika’da kaydedildi

4 gün önce
Hava kirliliği gibi çevresel etkiler kanser vakalarını artırıyor

Avrupa’da neredeyse herkes zehirli hava soluyor

5 gün önce
Çobanoğlu: Akkuyu Nükleer Santrali, radyoaktif bir tehdittir

‘Akkuyu’yu neresinden tutsak elimizde kalıyor: Koşar adım felakete gidiyoruz’

5 gün önce
Nazlı: Bütün çocuklardan sosyal hizmetler sorumludur

Nazlı: İlaç yolsuzluğunun konuşulmayanı: yoksulluk!

1 hafta önce
“Din Kültürü kitaplarında, yönlendirme, manipülasyon, duygusal istismar ve görmezden gelme var”

“Din Kültürü kitaplarında, yönlendirme, manipülasyon, duygusal istismar ve görmezden gelme var”

1 hafta önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.