14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento Seçimleri’nin resmi olmayan sonuçlarına göre; Yeniden Refah Partisi (YRP) meclise beş milletvekilini gönderdi.
Oy sayısı 1.5 milyonu geçen YRP 2018’de kurulmuştu. Partinin lideri Fatih Erbakan, seçim tarihinin netleşmesinin hemen ardından yaptığı açıklamalarda, 2018’de kurulan Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur ve Millet dahil olmak üzere hiçbir ittifaka katılmadan seçimlere tek başına gireceğini söylemişti. Ancak bu açıklamadan günler sonra partinin Cumhur İttifakı‘na katıldığı duyuruldu.
Erbakan, Konya‘dan bir, Kocaeli‘den bir, İstanbul’dan da üç vekil çıkardıklarını açıkladı.
Erbakan: Üç kulaklı, beş gözlü yaratıklar doğmasına yol açabilir
Fatih Erbakan pandemi döneminde aşı karşıtı açıklamalarıyla dikkat çekmişti:
“Aşı olmadım. Olmayı da düşünmüyorum. mRNA demek insanın hücre çekirdeğine girmek demektir. O insanların yarı insan yarı maymun çocuklar doğurmasına sebep olabilirsiniz. Üç kulaklı, beş gözlü yaratıklar doğmasına yol açabilir.”
Yeniden Refah Partisi: 6284 art niyetli bir kanun
Erbakan ayrıca İstanbul Sözleşmesi ile ilgili yaptığı açıklamada da “Manevi tahribatı önlemek, sağlıklı toplumun sigortası olan aile müessesesini korumak, devletin en öncelikli görevlerindendir. Bunun için de devletimizin İstanbul Sözleşmesi’nin altında bulunan imzasını acilen geri çekmesi gereklidir” demişti.
Yeniden Refah Partisi’ne göre 6284 “art niyetli bir kanun”. İşte partinin 6284’e bakış açısı:
“Şiddete uğradığını iddia eden kadın bu iddiasını ispatlamakla mükellef değil, sadece beyanı yeterli. Ancak sonrasında aynı kadın şikayetimden vazgeçiyorum dediğinde bu beyanı ise geçerli değil, konu kamu davasına dönüşüyor ve kocanın evden uzaklaştırması devam ediyor. Yani koca evden uzaklaştırılacağı zaman, yuva yıkılacağı zaman kadının beyanı makbul, fakat koca tekrardan eve dönüp aile birlikteliği yeniden sağlanacağı zaman kadının beyanı makbul değil. Bu nasıl bir çelişkidir? Bu kanun yuvalar yıkılsın diye mi çıkarılmıştır ?”
Yeniden Refah Partisi “erkeği”, “evden uzaklaştırılan birey/baba/koca” olarak tanımladığı ve İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin kaleme alınan politika metninde İstanbul Sözleşmesi’ne dair ise şunlara yer veriyor:
“İstanbul Sözleşmesi’nin içine gizlenmiş gerçek tehlikelerin farkında değiliz. Her şeyden önce İstanbul Sözleşmesi’nin kadını, fakir, ikincil, güçsüz ve aciz gösterirken erkeği güçlü, zengin ve zalim göstermektedir. Asıl cinsiyetçi bakış açısı işte budur. Bize göre iki tür insan vardır. İyi insan ve kötü insan. Kötü insanın kadın yahut erkek olmasının ne önemi vardır? Tek amacımız iyi insanları kötü insanlardan muhafaza etmek ve kötü insanı ıslah etmek olmalıdır.”
Erbakan ayrıca şunları söylemişti:
“İstatistikler açık bir şekilde ortadadır; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun öncesinde 2011 yılında ülkemizde 121 kadın erkekler tarafından öldürülmüş iken, bu sözleşme ve uzantısı kanunlar çıktıktan sonra; 2015-2016 yıllarında bu sayı 300’lere çıkmış, 2019 yılında ise kadın cinayetleri maalesef ki 2011 yılına göre tam dört kat artarak 474’e yükselmiştir. Bu gerçek de açık bir şekilde gösteriyor ki; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun kadınları korumuyor, aksine maruz kaldıkları şiddetin artmasına sebep oluyor. Bu durumun derhal düzeltilmesi gerekmektedir.”