Dünyada, birbirinden tamamen farklı yaşam süren iki tür insandan bahsetmek istiyorum; kontrol bilincinde yaşayan ve teslimiyet bilincinde yaşayan insan türü.
Kontrol bilincinde yaşayan insan, genelde geçmişi ile olan sıkıntılarını çözümleyememiş, yaşadığı üzücü olayların etkisinden çıkamamış ve sürekli aralıklarla kurban bilincine yenik düşen bir yaşam süren insan türüdür. Kontrol bilincinde yaşayan insanlar aşırı stresli, korku dolu, her şeyin aşırı çaba sonucunda gerçekleşebileceği inanç sisteminden hayatı kontrol etmeye çalışırlar. Bilinçlerinde hayata karşı bir duruşları olur. İçsel olarak yalnız hisseder ve genelde diğerleri tarafından anlaşılamadıklarını hissederler. Sık sık, aşırı yorgunluktan tükenmiş ve her şeyi bırakıp kaçma isteğiyle mücadele etmek zorunda kalırlar. Diğer insanlara karşı genelde savunma mekanizmalarını kullanmaya hazır bir pozisyonda olurlar. Kendisini dışardaki etkenlerden koruması gerektiği bilincinde yaşayıp, ayrılık bilincinin hakimiyet sürdüğü bir varoluşsal halde yaşam sürdürürler.
Teslimiyet bilincindeki insan ise, hayata karşı değil hayat ile birlikte akmayı öğrenmiş kişilerdirler. Hayatta yalnız olmadığını ve kendisinden daha büyük varoluşsal bir sistemin parçası olduğunun farkındalığındadır. Bu kişiler, hayatı gerçek anlamda yönetebilen kişiler olurlar. Korkuların, illüzyonik olduğunun idarikindedirler. Geçmişe bağlı olarak yaşadığı üzüntüleri, pişmanlıkları ve kızgınlıkları aşmış, kurban bilinicinin tam aksine, yüksek bir yönetici bilinç seviyesinde hayatı sürdürürler. Kontrol edebilecekleri ile kontrol edmeyecekleri arasındaki ayrımı çok iyi öğrenmiştirler. Ayrılık bilincinin aksine, birlik bilincinde varolurlar.
Her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu ve her daim her şeyin en yüce hayırları doğrultusunda çözümleneceğine olan inançları, onları her daim en yüksek seviyede hayat deneyiminde tutmaya yeter. Kişisel farkındalığı yüksek, ego seviyesinden hayatı yönetemeyeceğinin bilincinde ve varoluşsal teslimiyet seviyesinden hayata teslim olması gerektiğini ve bu teslimiyet gerçekleştiği takdirde ‘insan’ varlığının taşıdığı limitli varoluşsal halleri aşabileceğini ve hayat ile birlikte kendi en yüksek potansiyelini gerçekleştirebileceğini bilen kişilerdirler.
Bugün dünyada, çoğunlukla kotrol bilincinde hayatlar yaşıyoruz ve dışarıda gördüğümüz aşırı kaos ve karmaşıklık da kontrol bilincinde yaşıyor olmamızın kollektif bir yansıması olarak bizilere ayna tutmaktadır. Eğer kontrol bilincinde yaşıyor isek, hayat gerçekten de bir mücadeleye dönüşür. Teslimiyet bilincinde ise, bir çocuğun hayata karşı beslediği heyecan, merak ve oyunculuk söz konusu iken, olgunluk da muhteşem bir şekilde varlığında vuku bulur. Kontrol bilincinden çıkıp teslimiyet bilincine geçmek her birimiz için mümkündür. Yeter ki bu istek kalpten, samimiyetle istensin. O zaman Hayat, teslimiyet bilincine geçebilmemiz için tüm ihtiyacımız olan öğreti, deneyim, bilgi, eğitmeni karşımıza çıkarmaya başlar.