Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) ile Öğretmenler Sendikası (KTÖS), İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’ın Ankara ziyaretinde açıkladığı “adli yardımlaşma, terör suçları ve organize suçlarla mücadelede işbirliği” konularında atılan adımları eleştirdi.
İki sendika, “Ankara’nın Kıbrıslı Türkleri susturarak, adadan kaçırmayı hedef seçtiğini; Ankara’ya çağrılan İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’a dayatma yapıldığını, Baybars’ın da buna boyun eğdiğini” belirtti.
Basın-Sen Başkanı Ali Kişmir ile KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, ortak yazılı açıklamalarında, “Türkiye’de ne varsa sizde de olacak siyasetine dayalı olarak” terör yasası düzenleyerek Kıbrıslı Türk muhalif kesimleri baskı altına almaya yönelik girişim ve söylemlerin sürdüğünu ifade ettiler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlük sorumlulukları dışında hareket etmeye devam ettiği belirtilen açıklamada, nüfus taşıma yanında Türkiye’deki muhalif kesimleri susturma yöntemlerinin Kuzey Kıbrıs’ta da uygulanmaya çalışıldığı savunuldu.
Basın-Sen ve KTÖS açıklamasında, Afrika gazetesine Ankara’da dava açılması da örnek gösterilerek TC Lefkoşa Büyükelçisi’nin açıklamaları ve İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars eleştirildi.
Açıklama şöyle:
Türkiye’nin alt yönetimi olan kuzey Kıbrıs’ta “bizde ne varsa sizde de olacak” siyasetine dayalı olarak son dönemlerde terör yasası düzenleyerek Kıbrıslı Türk muhalif kesimleri baskı altına almaya yönelik girişim ve söylemler devam etmektedir.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal nizamını ve toprak bütünlüğünü korumak için 1974 yılında garantörlük sorumluluğu çerçevesinde askeri müdahalelerde bulunan Türkiye Cumhuriyeti sorumluluklarının dışında hareket etmeye devam etmektedir. Kıbrıslı Türklerin siyasi, iradesini gasp etmek için 1949 Cenevre sözleşmelerine aykırı olarak adanın kuzeyine nüfus taşımaya devam edip kolonicilik faaliyetlerini sürdürürken şimdi de siyasi rehine olarak tuttuğu Kıbrıslı Türklerin muhalif kesimlerini susturmak için Türkiye’de uyguladığı yöntemleri kuzey Kıbrıs’ta da uygulamaya yönelmiştir. Düşünce ve kitap okuma özgürlüğüne dahi tahammülü olmayan bu zihniyetin Ankara’da Afrika Gazetesi’ne yönelik açtığı dava gerçek niyetin açıkça ne olduğunu gözler önüne sermektedir.
Ankara’daki iktidarın uyduruk gerekçelerle “casusluk” suçlamalarına ilave olarak “terör” adı altında insanları devlet terörünün kurbanı yapma girişimleri devam etmektedir. Geçtiğimiz aylarda kuzey Kıbrıs’ta vali gibi açıklama yapan TC Elçisi terör yasası isterken şimdi de İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars Ankara’ya çağrılarak kendisine dayatma yapılmakta ve ne yazık ki Sayın Baybars da bu dayatmalara karşı boyun eğmektedir.
Anlaşılan odur ki, sekiz aydan beri protokol gereği kendi kurduğu siyasi yapıya taahhüt ettiği mali desteği dahi vermeyen Ankara hükümeti TL kullanmadan dolayı yaşanan enflasyonla Kıbrıslı Türkleri fakirleştirirken, şimdi de yeni bir strateji ile Kıbrıslı Türkleri susturarak adadan kaçırmayı stratejik hedef olarak seçmiştir. Bilinmelidir ki, bu dayatmalara karşı uluslararası hukuğun bize kazandırdığı Kıbrıslı Türk kimliği çerçevesinde her türlü demokratik ve hukuksal mücadele verilecektir.
Saygılarımızla.