Sürekli olarak bütçe darlığı ve ekonomik krizden dolayı kamusal yatırımlar yapamadığını bahane eden UBP-HP hükümeti, Merkez Bankası müdürü için 47 Bin Euroluk Mercedes alımına imza attı.
Devletin üst kademelerindeki görevlilerin ekonomik krize rağmen lüks düşkünlüğü devam ediyor.
Hükümet kamu bütçesini hoyratça tükettiği, Merkez Bankası’na ait olmak üzere E serisi bir son model mercedes alınması kararına yansıdı.
Merkez İhale Komisyonu’nun Merkez Bankası’na alınması için çıkılan ihaleyi Kombos Otomotiv Limited kazandı.
Buna göre e 220 dizel bir mercedes için 47 Bin euro (300 bin 800 TL’den fazla) para, kamu bütçesinden karşılanacak.
Merkezi İhale Komisyonu başkanı Halil Talaykurt imzalı belge, 18 Kasım 2019 tarihine ait.
Aynı zamanda araç ve ihale teklifiyle ilgili ayrı bir belgede de aracın teknik özellikleri belirtilmekte.
2017 Özersay: “Bizim paramızla bakmaya devam edecek BAKANlar! Yazıklar olsun”
2017 yılında UBP-DP hükümeti tarafından alınan mercedeslerle ilgili olarak muhalefette olan Kudret Özersay’dan “Bizim paramızla bakmaya devam edecek BAKANlar! Yazıklar olsun
#EskiSiyasetBıktırdı” İfadelerini kullanarak tepki göstermişti.
İşte Özersay’ın o zamanki paylaşımı:
Hükümet Halkın tepkisinden korktu ve yeni makam araçlarını almaktan vazgeçti sanıyorduk. Oysa sadece BAZILARINI almaktan vazgeçmiş …3 yeni makam aracı için 138bin Euro’cuk…Bu arada yeni ihale yasasında bu meşhur 3/2 kalkmamış mıydı? Bizim paramızla BAKMAYA devam edecek BAKANlar!
Yazıklar olsun
#EskiSiyasetBıktırdı
Haber/yorum
Kriz bahane mercedesler şahane
UBP-HP hükümeti kamusal harcamalar için sürekli olarak bütçe darlığını bahane etmekte, çalışanların hayat pahalılığını kesmek istemekte, asgari ücretle çalışanlara “fedakarlık yapın” çağrısı yapmakta fakat iş üst kademelerin konfor ve gösteriş meselesine gelince hoyratça harcamalar yapabilmekte, kendi yandaş şirketlerini kollayabilmekte ve krizi unutabilmekte.
Bu tarz uygulamalara muhalefet ederek muhalefette iken prim elde etmeye çalışan Halkın Parisi de, aynen yandaş istihdamları gibi bu konuda da ortağına benzediğini bir kez daha göstermekte.
UBP-HP koalisyonu, bir yandan UBP’nin bildiğimiz UBP olduğunu tekrar kanıtlarken, diğer yandan da HP’nin aslında büyük bir yalan ve iki yüzlülük üzerine şekillendiğini, neredeyse her adımda bu sahteliğin ifşa olduğu bir süreç olarak işlemekte.