TC’deki kamu bankaları, kredi faiz oranlarında ürün ve vade yapısına göre 200 baz puana kadar değişen oranlarda indirim yaptı.
Ziraat Bankası, VakıfBank ve Halkbank tarafından yapılan ortak açıklamada, 22 Ekim itibarıyla kurumsal kredi faiz oranlarında ürün ve vade yapısına göre 200 baz puana kadar indirim yapıldığı belirtildi.
Konut kredileri faiz oranlarında ise 26 Ekim’den itibaren geçerli olmak üzere 1 milyon TL altı tutarlarda yüzde 1,29, 1 milyon TL üzerindeki tutarlarda yüzde 1,34 faiz oranlarının uygulanmaya başlanacağı bildirilen açıklamada, “Bankalarımız, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da ülkemiz ekonomisinin ve istihdamının güçlendirilmesine katkı sağlamaya, müşterilerimizin ve firmalarımızın yanında olmaya devam edecektir.” ifadelerine yer verildi.
Hamit: Dibe dalış son hızla devam ediyor
Ekonomist Mertkan Hamit, kişisel sosyal medya hesabından konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ekonomideki dibe dalışın son hızla devam ettiğini belirterek, Avrupa ve ABD’de yaşanan enflasyon artışıyla, faiz yükseltme politikalarının gelebileceğini, bunların yeni riskler barındırdığını ifade etti. Açıklama şöyle:
Merkez Bankası gösterge faiz oranını 200 baz puan düşürdükten sonra, bugün TC’deki kamu bankaları (Vakıfbank, Ziraat vee Halkbank) faiz oranlarını paralel bir biçimde azaltacaklarını açıkladılar.
Bunun anlamı enflasyon oranının altında faiz ile borç almak mümkün. Ucuz kredi ile piyasaya nakit akışı sağlanacak. Bunun etkisi, piyasada bollaşan Türk Lirasının değerinin daha da azalacağı şeklinde yansıyacak.
Ancak, piyasada bollaşacak olan nakit sayesinde, büyümede bir miktar artış olacak. TC Hukümeti bu artışı bir başarı olarak sunup, esasen herşey yolunda büyüyoruz diyecek.
Bu arada, değersizleşen TL, enflasyonun artmasına katkı sağlayacak. Artan enflasyonun hızına baktığınızda, büyümenin yüzdelik artışı çok da anlam ifade etmeyecek.
Bu arada değer kaybetmeye devam eden Türk Lirasından dolayı insanların varlıklarını daha güvenilir bulduğu para birimlerinde tutacağı veya piyasada satılan varlıkların yada ithal ürünlerin fiyatları döviz cinsinden gerçekleşmesi yaygınlaşacak. Dolarizasyon olarak ifade ettiğimiz durum genişleyecek.
Bu açılımların yanında 10 büyükelçi krizinin nereye gideceğini henüz bilmiyoruz. Ancak, bu konuda Erdoğan dediklerini yapma konusunda ısrarcı olacaksa jeopolitik risklerin arttığı, doğal olarak Türkiye’de kalmak için hiçbir nedeni olmayan yabancı yatırımcıların da TL bölgesini terk ederek, kur krizinin daha da derinleşmesine neden olabilir.
Hali hazırda, Avrupa ve ABD’de enflasyonun artışıyla, faiz yükseltme politikaları da gelebilir. Bunlar önümüzdeki haftalardaki yeni riskler ve TL’deki değer kaybını güçlendirecek dış sebepler olarak görülebilir.
Ancak, dibe dalış son hızla devam ediyor. Burada bir değişiklik beklemeye gerek yok.