Bu yazının fitilini, geçen hafta Gazedda Kıbrıs’ta rastladığım bir Greta Thunberg haberi ateşledi.
2018 yılında, henüz 16 yaşında iken, iklim değişikliğine dair konuşmalarıyla tanımıştık Greta’yı. Cüretkar Greta, BM’de, Davos’ta, İklim Zirvesi’nde ve daha birçok ‘önemli’ platformda, öyle ‘etkileyici’ konuşmalar yaptı ki, popülaritesi tüm dünyaya yayılmıştı.
Arkasında sıkı pr’cıların bulunduğu Greta “Bu ne cüret” diyordu dünya ‘liderlerine’ ve onları çocukluğunu çalmakla suçluyor, “Ekonomiden başka düşündüğünüz bir şey yok, gözümüz üstünüzde” diyerek meydan okuyordu.
Bu meydan okuma , sosyolojik bir olgunun, otizmin bir çeşidi olan asberger sendromuna sahip bir çocuğun psikolojisini ne hale getirdiğini gösteren çok acıklı bir kanıt olsa da, Greta’nın söyledikleri, içeriğe dair bir değerlendirme hak eder cinstendi.
Konuşmaların içeriğiyle değil, bundan çok daha fazla, konuşmacının kendisiyle ilgilenmekte problem görmeyen çoğunluklar, çok kısa bir zamanda, gretamania ya da gretafobia geliştirmekte gecikmediler.
Hatta gretafobia öyle akıl almaz boyutlara ulaştı ki, Greta’ya ‘küçük faşist’, ‘histerik bücür’, ‘ezik yer cücesi’, ‘ilgi manyağı’ gibi nefret içerikli söylemler, O’nun hakkında sarfedilenlerin en hafif olanları.
Her iki grubun da, bir çocuğa yönelik bu olumlu yahut olumsuz yorum içeren yoğun ilginin ve beraberinde getirdiği popülaritenin, oldukça zor bir hastalığa sahip Greta’nın psikolojisinde yarattığı ve yaratacağı etkilerle ilgilenmediği ortadayken, asıl yapılması gerekeni Anonymous yaptı.
Bir yandan karbon salınımıyla ilgili hıçkırıklara boğulurken, diğer yandan Obama’yla el sıkışan, ‘yakışıklı’ Kanada Başbakanı Trudeau’yla buluşan Greta’ya, söylediklerinin içeriğiyle ilgili rastlayabildiğim tek cevap Anonymous’tan gelmişti:
“Çevre hakkındaki endişelerini anlıyor ve sempati kuruyoruz ve suçun dünyanın en güçlü şirketlerinde olduğu konusunda sana katılıyoruz. Ancak sorunun bir parçası olanların aklını çelmediğinden emin olmalısın ve görünen o ki tam da bu oluyor. Görüştüğün ve fotoğraf çektirdiğin birçok güçlü politikacı senin konuştuğun endüstrilerle derinlemesine temas halinde. Gezegeni tahrip eden insanların isimleri ve adresleri var ve her gün haberlerde yer alıyorlar, ancak hiçbir zaman sorumlu tutulmuyorlar. Sorumlu tutuldukları nadir durumlarda, genellikle geri kalanımız için çok fazla görünen bir para cezası alırlar, ancak bu onların net gelirlerinin sadece küçük bir yüzdesidir, bu nedenle cezalar ellerine vurmaktan başka bir şey değildir. Çevreyi korumak önemlidir, ancak sorunun bir parçası olan kişilerin, çözümleri kontrol etmelerine izin vermemek daha da önemlidir. Çünkü onların her şeyi daha da kötüleştirmelerine izin verme riski altındayız. Gezegenin geleceğini gerçekten önemsiyorsanız, çevrenizdeki insanlara son derece dikkatli olun ve çözümlerini çok dikkatli bir şekilde analiz edin, çünkü halen gezegen hakkında iyisini düşünmeyen insanlar tarafından kuşatılıyorsunuz.”
Greta’yı dolaşıma sokanların, çevre sorunlarına ‘duyarlı’ olanların gazını aldığı muhakkak, ancak gazının alınmasından öte şeylerin peşinde olanların, sosyal medya paylaşımlarıyla sınırlı kalan ‘eylem’in dönüştürücülüğü üzerine epeyce düşünüp taşınmaları gerekiyor.
Greta üzerinden yapılan tespitleri Kıbrıs’ın kuzeyine yansıttığımızda da, buradaki sorunun da benzer olduğunu söylemek mümkün.
Açmaya çalışanların da, sağlamlaştırmaya çalışanların da çözümsüzlük kaderiyle baş başa olduğu Kıbrıs sorunu düğümü, her geçen gün adeta siyasetsizliğin siyasetini yeniden üretiyor. İlgiler söylenende, içerikte değil, kimin söylediğinde, konuşanın kim olduğunda, ne acayip.
Yıllarca Kıbrıs’ın kuzeyini altında toplamaya çalışan Türklük şemsiyesi kapanalı, bir yerlere gireli çok oldu; tekrar da açılmazmış, öyle diyorlar. Din kardeşliğinin yahut ümmetçiliğin de ana-yavru ilişkisindeki tutkal olmadığı ortadayken, biat edenler de edilenler de bu ilişkinin ‘tamaamen duygusaal’ olduğunu gizleme zahmetinde bulunmuyorken, ayyuka çıkmış müdahaleyi isiyin’di ersan’dı faiz’di üzerinden tartışmanın kime ne katkısı olabilir ki…
Sözümona tüm bu olan bitene, Greta’nın bulunduğu yere çok benzer bir yerden getirilen olumsuz eleştiriler, tıpkı Greta örneğinde olduğu gibi, taraftarlarını ve karşıtlarını üretiyor. Aslında tam da bu noktada, anonymousvari bir cevap gerekiyor.
Şimdi, yukarıdaki Anonymous alıntısının altı çizili son cümlesinde ufak bi değişiklik yapalım ve altı çizili son cümlede gördüğümüz gezegen kelimesini Kıbrıs ile yer değiştirelim, bakalım ne çıkacak ortaya: “Kıbrıs’ın geleceğini gerçekten önemsiyorsanız, çevrenizdeki insanlara son derece dikkatli olun ve çözümlerini çok dikkatli bir şekilde analiz edin, çünkü halen Kıbrıs hakkında iyisini düşünmeyen insanlar tarafından kuşatılıyorsunuz.”.