• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Çarşamba, Aralık 17, 2025
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
17 °c
Nicosia
14 ° Per
15 ° Cum
  • ANA SAYFA
  • YAZARLAR
    • GAZEDDA YAZARLARI
    • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • PENNA
    • DÜNYADAN YAZARLAR
      • PROJECT SYNDICATE
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
  • TÜM İÇERİK
    • HABER ARŞİVİ
      • KIBRIS
      • DÜNYA
      • KORONAVİRÜS
    • MULTİMEDYA ARŞİVİ
      • GAZEDDAPOD
      • GAZEDDAWEBTV
  • ANA SAYFA
  • YAZARLAR
    • GAZEDDA YAZARLARI
    • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • PENNA
    • DÜNYADAN YAZARLAR
      • PROJECT SYNDICATE
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
  • TÜM İÇERİK
    • HABER ARŞİVİ
      • KIBRIS
      • DÜNYA
      • KORONAVİRÜS
    • MULTİMEDYA ARŞİVİ
      • GAZEDDAPOD
      • GAZEDDAWEBTV
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör

Geçmiş İyileşir mi?

Toplumsal hafıza dediğimiz şey, masum bir arşiv değildir. Seçilir, düzenlenir, filtrelenir. Bazı acılar resmileştirilir bazıları ise sessizliğe mahkum edilir. Bu nedenle neyin hatırlanacağı kadar neyin unutulacağı da politiktir.

Nuray Özgeçen Nuray Özgeçen
17 Aralık 2025
Okuma Süresi: 4 dk
A A
0
https://bsky.app/profile/gazeddakibris.bsky.socialhttps://www.threads.net/@gazeddakibris

(Hafıza, kolonyal miras ve yüzleşme üzerine)

Çocukken hayallerimin çoğu zamanda yolculuk yapmakla ilgiliydi. Yaş aldıkça zamana yüklenen anlamlar da değişti. Geçmiş gidip seyehat edilen sonsuz bir hayal aleminden çıkıp, hem bireysel hem de toplumsal anlamda üzerine kafa yorulan bir mevzuya dönüştü.

‘Zaman her şeyin ilacıdır.’ sözünü eminim hepimiz en az bir kez duymuşuzdur. Bir süredir bu sorunun etrafında dolaşıyorum. Zamanın iyileştirici olduğuna dair yaygın inanç, bende bir teselli değil bir sorgu yaratıyor. Zamanın her şeyi iyileştirdiğine inanmak da bir kontrol duygusuna tutunma çabası gibi geliyor. Oysa bazı şeyler planladığımız hızda iyileşmiyor. Zaman belki bir şeyleri eritiyor ama geçmiş geçip gitmiyor. Sadece biçim değiştirerek bugüne sızıyor. Gerek insanın bedeninde gerekse toplumun hafizasında kendine yeni yollar buluyor. Konuşulmayan, derinlere itilen şeyler asla kaybolmuyor.

Psikiyatrist ve travma araştırmacısı Judith Herman, iyileşmenin zamanla değil, tanınma ve anlatı yoluyla mümkün olduğunu vurgular. (Herman, Trauma and Recovery, 1992).

Burdan yola çıkarak iyileşme, geçmişin silinmesi değil, onunla kurulan ilişkinin dönüşmesidir diyebiliriz. Unutmak veya unutturmaya çalışmak bir çözüm değil; bastırmanın başka bir biçimidir. Çünkü, anlatılmayan, adı konmayan, yası tutulmayan deneyimler kaybolmazlar; şekil değiştirirler. Bu bireysel düzeyde böyleyken, toplumsal düzeyde mesele çok daha karmaşık bir hâl alır. Toplumlar da travma yaşar ve tıpkı bireyler gibi, yüzleşmek yerine bastırmayı seçtiklerinde geçmiş bugünü yönetmeye devam eder. Kıbrıs bunun canlı bir örneğidir. Ada yalnızca coğrafi olarak değil; hafıza bakımından da bölünmüştür.

1974 öncesine ve sonrasına sıkışmış anlatılar, “bizim acımız” ve “ötekinin hikâyesi” arasında kurulan kalın duvarlar buna örnektir. Sosyolog Maurice Halbwachs hafızanın bireysel değil, toplumsal olarak inşa edildiğini söyler (Halbwachs, On Collective Memory, 1950).  Toplumsal hafıza dediğimiz şey, masum bir arşiv değildir. Seçilir, düzenlenir, filtrelenir. Bazı acılar resmileştirilir bazıları ise sessizliğe mahkum edilir. Bu nedenle neyin hatırlanacağı kadar neyin unutulacağı da politiktir. Kıbrıs gibi bölünmüş, kolonyal müdahalelerle şekillendirilmiş bir coğrafyada geçmiş, sadece yaşanmış bir zaman değil, aktif bir güçtür. Siyaseti belirler, kimliği biçimlendirir ve aidiyeti yorar. Frantz Fanon’un  uyarısı hala günceldir: Kolonyalizm yalnızca toprakları değil, bilinci ve zaman algısını da işgal eder. Geçmiş ya dondurulur ya da seçici biçimde hatırlatılır. Kıbrıs’ta geçmiş çoğu zaman gerçekten konuşulmaz; daha çok müzakere edilir. Kayıplar vardır ama ortak bir yas dili yoktur. Acı bir araya gelip yatıştırılan değil yarıştırılan bir unsurdur. Neyin hatırlanıp neyin kurcalanmaması gerektiği yani geçmişle nasıl ilişki kurulacağı bile öğretilir. Oysa iyileşme tam da bu ‘kurcalanmaması gereken’ yerlere bakmakla başlar. Birey için de toplum için de. Geçmişle yüzleşebilmek, geçmişle yaşamak değil aslında bugünü özgürleştirme çabasıdır. Çünkü yüzleşilmeyen travmalar nesiller arasında dolaşmaya devam eder gölgeleri büyüdükçe bizler yaşadığımız coğrafyada kök salmak yerine eğim doğrultusunda akmaya başlarız. Kıbrıs’ta yaşamak bana hep bir bekleme salonunda yaşarmış gibi hissettirir. Çünkü önümüze bakmak, arkamızı yok sayarak mümkün değildir. Kültürel hafıza çalışmalarıyla tanınan Aleida Assmann, yas tutulmadan demokratik bir gelecek kurulamayacağını vurgular (Cultural Memory and Western Civilization, 2011). Belki de bu yüzden iyileşme, geçmişin kapanması değil; onunla daha dürüst bir ilişki kurabilmektir.Hüzünle yaşamayı öğrenmek ama onu inkâr etmemek. Yarayı romantize etmeden, yeniden üretmeden.

Ve şimdi soru hâlâ orada duruyor:

Geçmiş iyileşebilir mi ? 

Zamana bırakmak da aslında ertelemek olduğuna göre, yoksa biz , hem bireysel hem toplumsal olarak, iyileşmenin gerektirdiği yüzleşme cesaretini hâlâ ertelemeyi mi seçiyoruz?

Görsel: Nuray Özgeçen

Etiketler: cesaretgeçmişhafızainsankıbrıskolonyalizmyüzleşmezaman
Nuray Özgeçen

Nuray Özgeçen

1984'te Girne'de doğdum. Lise öğrenimimi 19 Mayıs TMK'da tamamladım. Ege Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra Kıbrıs'a dönerek farklı okullarda coğrafya öğretmenliği yapmaya başladım. Şu anda 19 Mayıs TMK'da cok sevdigim mesleğimi sürdürüyorum. Bu süreçte sendikaciligin yanında farklı politik yapılarda görev aldım. Eğitim alanının yanı sıra sosyal adalet, barış, toplumsal cinsiyet eşitliği ve ekoloji aktivistiyim. Bilim, müzik ve felsefe alanlarına ilgi duymaktayım.

Özgürlüğün Baş Dönmesi
Nuray Özgeçen

Özgürlüğün Baş Dönmesi

Nuray Özgeçen
10 Aralık 2025
Uyanışa atılan adımlar
Nuray Özgeçen

Uyanışa atılan adımlar

Nuray Özgeçen
8 Nisan 2024
Suriçi sokaklarında saklı kalmış bir kadın hikayesi-Son | Nuray Özgeçen
Nuray Özgeçen

Suriçi sokaklarında saklı kalmış bir kadın hikayesi-Son | Nuray Özgeçen

Nuray Özgeçen
6 Eylül 2022
Suriçi Sokaklarında Saklı Kalmış Bir Kadın Hikayesi-II | Nuray Özgeçen
Nuray Özgeçen

Suriçi Sokaklarında Saklı Kalmış Bir Kadın Hikayesi-II | Nuray Özgeçen

Nuray Özgeçen
21 Temmuz 2022
Devam Et
Gazedda

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
    • KİTAP & KÜLTÜR & SANAT
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • KARŞI AKIM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • YAZARLAR
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2025 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.