Yaşar Ersoy, Devlet Tiyatroları’nda hazırladığı oyun Yangın Yerinde Kabare’nin yasaklanması sonrası medyada çıkan bazı yorumlarla ilgili açıklama yaptı.
Ersoy açıklamasında “50 yıldır aralıksız tiyatro yapıyor, düşlediğim hayatın yasalarıyla üretip kültür-sanat alanında demokrasi, insan hak ve özgürleri için mücadele ediyorum. Tüm bu yaşanmışlıktan sonra temelsiz, kavramsız, kasıtlı ve spekülatif tartışmaların içine girmektense, üretmeyi, bişey yapmayı ve toplumla paylaşmayı yeğlerim. Ancak gerektiğinde de bedelini ödeyerek sevdam için mücadele etmekten sakınmam” ifadelerini kullandı.
İşte açıklama:
Bir düzeltme ve bilgilendirme yapma ihtiyacı hissediyorum. “Yangın Yerinde Kabare” oyunu kolaj bir metindir ve tek bir yazarı yoktur. Oyun metni, Mehmet Baydur’un “Yangın Yerinde Orkideler” oyununun bir bölümü ile -ki bu oyun yanan sahnede oynanan son oyundur- Aziz Nesin, Çetin Altan, Vural Pakel ve Muzaffer İzgü’nün öykülerinden dramaturjisini yaparak oyunlaştırdığım bölümlerin yanı sıra, 1980’de Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrosu’ndan atılmamıza sebep gösterilen “Genç Oyuncular”ın yazdığı “Vatandaş Oyunu”’dan bir başka bölüm ile birlikte (aynı bölüm “Kabare Kıbrıs” oyununda da kullanılmıştır) Kıbrıs’ın güncel sorunlarına uyarlanarak ve ara oyunları yazılarak kurgulanmıştır.
Aziz Çalışlar “Tiyatro Sözlüğü” kitabında kabare tiyatrosunu şöyle tanımlar:
“Egemen sınıf ve toplum düzenine karşı çıkmak amacıyla, daha çok güncel, politik konuları, toplumsal ve kültürel yaşamdaki yozlaşmayı, şakayla karışık, iğneleyici bir dille ve sivri bir şekilde taşlayan, toplum eleştirisi yapan, şarkı, parodi, skeç, söylev, sözsüz oyun, karikatür vb.’den kurulu açık biçim özelliği ile oyuncularla seyircinin de katılabileceği bir tiyatro türüdür.”
Prof. Dr. Ayşegül Yüksel de “Haldun Taner Tiyatrosu” adlı kitabında “Kabare Tiyatrosu polemiğe büyük ölçüde yer verir. Tümüyle bir uyarı tiyatrosudur; toplumun ve kişilerin kendi aksaklıklarıyla alay edip, edemediklerini sınayarak, bir anlamda toplumun ve yönetenlerin hoşgörü ve demokrasi düzeyini tartıya vurur” diye yazar.
Nobel Edebiyat Ödüllü Dario Fo ise, Mayakovski’nin sözlerine işaret ederek “Taşlama ve yerginin bittiği yerde, demokrasi de biter” der.
Tiyatro kuramcısı, yazarı ve yönetmeni Bertolt Brecht ise “Mizahsız bir ülkede yaşanmaz” der ve şöyle tamamlar; “ama sürekli olarak mizaha ihtiyaç duyulan bir toplumda hiç yaşanmaz.”
Prof. Dr. Sevinç Sokollu da kabare tiyatrosu ile ilgili şu vurguyu yapar: “Çene yarıştırma, karşındakini nükte ile, söz ile mat etme, oyun bozma gibi Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun özellikleri kabare oyunlarının toplumsal, siyasal taşlaması arasında kullanılır.”
Türk Tiyatrosu’nun ustası ve “Devekuşu Kabare Tiyatrosu”nun kurucusu olan Haldun Taner, “Tiyatro hayatın aynasıysa, kabare dev aynasıdır.” der ve ekler; “Kabare tiyatrosu sivilceyi kan çıbanı olarak gösterir.”
İşte bu özellikler çerçevesinde dramaturjisi yapılarak kurgulanan “Yangın Yerinde Kabare” oyununa yasak ve sansür uygulanmasıyla, düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere, devlet-tiyatro ilişkisine dair ve sanatın özerk yapılanmasına yönelik basında ve sosyal medyada çeşitli görüş ve düşünceler paylaşılmakta, tartışmalar yaşanmaktadır. Dileğim, bu tartışmaların, düşün, kültür-sanat ve demokratik siyasal yaşamımızda bizi ileriye götürmesi ve yıllardır nasır bağlamış sorunların çözümüne de mercek tutmasıdır.
Ama şunu da vurgulamadan geçemeyeceğim; 50 yıldır aralıksız tiyatro yapıyor, düşlediğim hayatın yasalarıyla üretip kültür-sanat alanında demokrasi, insan hak ve özgürleri için mücadele ediyorum. Tüm bu yaşanmışlıktan sonra temelsiz, kavramsız, kasıtlı ve spekülatif tartışmaların içine girmektense, üretmeyi, bişey yapmayı ve toplumla paylaşmayı yeğlerim. Ancak gerektiğinde de bedelini ödeyerek sevdam için mücadele etmekten sakınmam.
Ahmed Arif’in dediği gibi:
“Dayan kitap ile, dayan iş ile
Tırnak ile diş ile
Umut ile sevda ile, düş ile…”