Depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 47 bin 932’ye ulaştı. Halen daha üç bine yakın insanın kayıp olduğu düşünülüyor.
Ölenlerin altı bin 265’i yabancı uyrukluydu. Çoğunluğu başka bir ülkeden başka bir ülkeye, bombardımanların gölgesinde, kurşun yağmurlarının şiddetinden kaçmak için göçmüşlerdi.
Savaş onları öldürememişti ama, belki bir kısmı kerpiçten köy evlerinden apartmanlara göçtükleri için, ihmalkârlık onları gurbette yakalamış. Gurbette ölmüşlerdi.
Bir kısım insan için değersizlerdi. Birileri savaştan kaçtıkları için korkak olduklarını düşünüyordu. Birileri de savaşın bittiğini, ülkelerine geri dönmelerini istiyordu. Diğer birileri onları ülkelerini bölmek isteyen düşmanlar olarak gördüğü için tehlike olarak görüyordu. Tıpkı Avrupa gibi. Bütün Avrupa ve dünyanın geri kalan ülkeleri, onları güçlü kuvvetli, genç cihadistler olarak görüyor, ülkelerinde onları istemiyorlardı.
Bazen botlarını patlatıyor bazen de botları dalgaların şiddetine dayanamadığı için çocukların ölü bedenleri kıyıya vuruyordu.
Dilekleri gerçekleşti. Bilinmez bir diyara ebediyen göçtüler.
Depremde ölen bin 619 insanın henüz kimliği dahi tespit edilemedi.
Kimse istifa etmedi, bunlar yargılanmalı kavgaları devam ederken, insanlar twitter üzerinden adalet bulmaya çalışırken, henüz kaç insanın sakat kaldığı dahi bilinmezken, evleri yıkıldığı için aileleriyle birlikte beş milyon insanın evsiz kaldığı belirtiliyor.
Bütün bunların ardında, depremde ölenlerin otopsisinin yapılmadığı ortaya çıktı.
Tutanaklar ölen herkes için ölüm nedeni olarak enkaz, çökme, göçük altında kalmaya bağlı oluşan beden ve kafa travması teşhisi yapılıyor.
Deprem sonrası yaşanan gecikmeden kaynaklı , arama kurtarma faaliyetlerinin gecikmesiyle oluşan ölümler otopsi yapılmadığı için tespit edilemedi.
99 depreminden sonra insanlar yakınlarının deprem dolayısıyla değil de, arama kurtarma faaliyetlerinin gecikmesiyle öldüğünü ileri sürmüştü. Şimdi de donarak, aç kalarak, diri diri gömülerek öldüklerini iddia ediyorlar.
Fakat idare mahkemeleri ve Danıştay devlete karşı arama kurtarma faaliyetinin gecikmesinden kaynaklı ölüm iddiasıyla açılan davalara illiyet bağı olduğunu gösteren otopsi raporları olmadığı için reddetmişti.
Depremde yakınlarını da kaybeden Avukat Ekrem Dönmez, bu şekilde önceden hazır bulundurulan ölü muayene tutanağının vücudunda hiçbir yara bulunmayan, organlarının dış görünüşünde fiziksel (kopma, yaralanma gibi) bozulma bulunmayan cenazeler için de verildiğini söyledi.
Avukat Dönmez, kendi yeğeni, onun eşi ve çocuklarının cesetlerinin enkaz altında birbirlerine sarılmış halde bulunduklarını ve bedenlerinde herhangi bir ezilme, enkaz parçası yaralaması bulunmadığı halde bu şekilde rapor verildiğine dikkat çekti.
Tutanak kaynak : https://kisadalga.net/haber/detay/deprem-bolgesinde-matbu-olumler-tek-delil-burundan-alinan-suruntu_56184