• Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası
Salı, Mart 21, 2023
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazeddakıbrıs
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
  • ANA SAYFA
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
    • İKLİM KRİZİ | EKOLOJİ
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
        • PENNA
      • DÜNYADAN YAZARLAR
        • PROJECT SYNDICATE
    • RÖPORTAJ
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • TÜM İÇERİK
Bulamadık
Tümünü Gör
Gazedda
Bulamadık
Tümünü Gör
Ana Sayfa YORUM GAZEDDABLOG DÜNYADAN YAZARLAR

Bugün Marx’a başvurmak: Demir atma hareketini yinelemek – Slavoj Žižek

Gazedda Gazedda
10 Kasım 2018
Okuma Süresi: 8 dk
A A
Bugün Marx’a başvurmak: Demir atma hareketini yinelemek – Slavoj Žižek

Erivan radyosunda eski ve zevkli bir Sovyet şakası vardır: Bir dinleyici sorar: “Rabinoviç’in piyangoda bir araba kazandığı doğru mu?” Radyo yanıt verir: “Evet. Doğru. Ama bu yeni bir araba değil, eski bir bisiklet. Ayrıca bunu kazanmadı, çaldırdı.” Doğumundan 200 yıl sonra bugün Marx’ın öğretisininkiyle aynı akıbet değil mi?

Radyo Erivan’a soralım: “Marx hala güncel mi?” Yanıtı tahmin edebiliriz, “Evet”tir. Bir buçuk yüzyıl sonra doruğa ulaşan kapitalist dinamiğin çılgın dansını olağanüstü şekilde betimlemiştir, ama…

Gérald A.Cohen[1], klasik Marksist emekçi sınıf kavramının dört özelliğini saymıştır:

  • Toplumun çoğunluğunu oluşturur.
  • Toplumun zenginliğini üretir.
  • Toplumun sömürülen üyelerinden oluşur.
  • Üyeler toplumda gereksinme içinde olanlardır.

Bu dört özellik diğer iki özelliği yaratırlar:

  • Emekçi sınıfın kaybedecek bir şeyi yoktur.
  • Toplumun devrimci dönüşümüne katılabilir ve katılacaktır.

İlk dört özellikten hiçbiri bugünkü emekçi sınıfına uygulanamaz. Dolayısıyla 5. ve 6. özelliğe de yol açamaz. (Kimi özellikler bugünkü toplumun kimi kısımlarına uygulanmaya devam ediyorsa da, tek bir öznede birleşmemişlerdir ve gereksinme içinde olan insanlar artık emekçiler değillerdir…)

Marksizm’in tarihsel çıkmazı sadece kapitalizmin son bunalımının perspektifine bel bağlamasından değil ama kapitalizmin her bunalımda nasıl güçleneceğini kavrayamamasıdır. Wolfgang Streeck tarafından açıkça betimlenen Marksizm’in klasik külliyatında çok daha trajik bir işleyiş hatası vardır. Kapitalizmin “son bunalımı” konusunda Marksizm haklıdır, bunalıma bugün açıkça giriyoruz. Ama bu bunalım, parçalanmayı olumlu bir değişime yönlendirmek ve bunu daha üst bir toplumsal örgütlenmeye dönüştürmek için, görünürde kolay bir Hegelci “aufhebung” ve özne olmaksızın, bölünme ve parçalanmanın uzayan bir sürecidir.

Tarihsel dönem olarak kapitalizm sadece yeni ve daha iyi bir toplum görünürde olduğunda ve devrimci bir özne insanlığın ilerlemesi için bunu uyguladığında sona erecektir demek Marksist ya da modernist bir önyargıdır. Bu da ortak kaderimiz üzerinde bir politik kontrol öngörür ki küreselleşmiş neoliberal devrimde kolektif eylemin parçalanmasından sonra ne ortak geleceğimizi düşleyebiliriz ne de umudunu.[2]

Marx’ın soyutlaması ve 20. Yüzyıl devrimleri

Marx’ın görüşü son bunalıma yavaş yavaş yaklaşan bir toplumdur ve burada toplumsal yaşamın karmaşıklığı kapitalistler ve işçi çoğunluk arasındaki karşıtlıkla basitleştirilmiştir. Bununla birlikte, XX. yüzyılın komünist devrimlerine hızlı bir bakış bu basitleşmenin hiç var olmadığını, radikal komünist hareketlerin öncü bir azınlık olarak oluşmak zorunda kaldığını göstermiştir. Hegemonya için ise, dar bir fırsat penceresi (genelde savaş) sunan bunalımı sabırla beklemek zorunda kaldılar. Böyle anlarda, otantik bir öncü o zamandan yararlanabilir, insanları harekete geçirebilir (gerçek çoğunluk olmasa da) ve nöbeti devralır. Komünistler dogmatik olmayan en yüksek noktada oldular ve bir diğer sorunla karıştırdılar: Toprak ve barış (Rusya), ulusal kurtuluş ve yolsuzluğa karşı birlik (Çin)… Seferberliğin yakında biteceğinin ve iktidarda kalmak için iktidar aygıtını hazırlamak gerektiğinin bilincindeydiler. (Köylüleri açıkça ikincil müttefik olarak ele alan Ekim Devrimi’nin aksine Çin Devrimi işçi devrimi olduğunu bile iddia etmiyordu ve temel olarak doğrudan köylülere sesleniyordu.)

İşçi sınıfının yerine neyi koymalı?

Batı Marksizm’inin (ya da doğrudan Marksizm’in) sorunu devrimci öznenin yokluğudur: Nasıl olmaktadır da işçi sınıfı kendinde sınıftan kendisi için sınıfa geçişi gerçekleştirememektedir ve devrimci bir özne olamamaktadır? Bu sorun psikanalize referansının gerçek nedenini sağlamıştır ve işçi sınıfının varlığında yazılı (toplumsal durum) sınıf bilincinin yükselmesini engelleyen bilinçaltı kösnül düzenekleri açıklamak için psikanaliz dile getirilmiştir. Bu şekilde, Marksist sosyoekonomik çözümlemenin gerçeği kurtarılır. Orta sınıfın yükselişiyle ilgili revizyonist kuramları haklı çıkarmanın da yeri yoktur. Aynı nedenle, batılı Marksizm sürekli olarak devrimci rolü oynayacak başka toplumsal özne arayışı içinde oldu; elde olmayan işçi sınıfının yerini alacak ikincil sınıfları aradı: Üçüncü dünyanın köylüleri, öğrenciler, aydınlar, dışlanmış marjinaller. Bu düşüncenin son değişik biçimi göçmenlerle ilgilidir ama sadece çok sayıda bir göçmen akımı Avrupa radikal solunu yeniden canlandırabilir. Bu düşünce edepsiz ve siniktir. Böyle bir gelişme göçmen karşıtı hareketlere sertlik vereceğini bildiği halde, bu düşüncenin saçma görünüşü, devrimi ikame ve yerinden edilmiş bir özneyle elde etmek için kaybolan işçilerin boşluğunu dışardan ithal etmek olacaktır.

Devrimci özne olarak işçi sınıfının başarısızlığı Bolşevik Devrimi’nin de kalbindedir. Lenin’in sanatı hayal kırıklığına uğramış köylülerin “öfke potansiyelini”(Sloterdijk) ortaya çıkarmasıdır. Ekim Devrimi köylü çoğunluğa seslenen, radikal hoşnutsuzlukların kısa anını yakalayan “toprak ve barış” sloganı sayesinde kazanmıştır. Lenin 1917 yılından on yıl kadar önce bu yönde düşünüyordu. Bu nedenle, bağımsız yeni bir köylü sınıfı yaratmak isteyen Piotr Stolypin’in tarım reformlarının başarısının perspektifiyle dehşete düşmüştü. Şöyle yazar: “Eğer Stolypin başarırsa, bir devrim fırsatı gelecek yıllar için kaybedilir.”

Küba’dan Yugoslavya’ya kadar başarılı olan tüm devrimler bu modeli izler ve hassas, aşırı bir durumda olmanın fırsatını yakalar ve ulusal kurtuluşla ya da diğer “öfke sermayeleriyle” işbirliği yapar. Tabii ki, hegemonya mantığının taraftarı olan biri bunun devrimin “normal” mantığı olduğuna ve “kritik kitleye” ancak ve ancak daima radikal bir şekilde rastlantısal ve bir dizi özgün ve biricik duruma bağlı olan, çok sayıda talep arasındaki bir dizi denkleşmenin gerçekleşmesi yoluyla ulaşıldığına dikkat çekecektir. Devrim asla tüm çelişkiler büyük bir çelişkide çöktüğünde meydana gelmez, güçlerini sinerjik olarak bir araya getirdiklerinde meydana gelir.

Fırsat penceresini yakalamak

Devrimin ortada tarih olmadığı için, tarih açık ve olumsal bir süreç olduğu için artık tarihin trenini yasalarına uygun biçimde izlemediğini söylemek kifayetsizdir; sorun farklıdır: sanki tarihin bir yasası, tarihsel gelişmenin az çok berrak ağır basan belli başlı bir çizgisi vardır da devrim sadece çatlaklarda, “akıntıya karşı” gerçekleşmektedir.

Sunulan fırsat penceresini yakalamak, o anda sokakta bulunan iktidarı almak fırsatını yakalamak için sistemin çalışmadığında ya da çöktüğünde devrimciler sabırlı olarak bu anı (ki bu an genelde çok kısadır) beklemelidir ve iktidar alınmalıdır, sonra da iktidarı güçlendirmelidirler, baskıcı aygıtlar oluşturmalıdır vs.; karışıklık dönemi geçtikten sonra, yeni rejimle uyanan ve düş kırıklığına uğrayan ve pozisyonları kök salmış çoğunluktan kurtulmanın çok geç olmaması için…

Komünistler halk hareketini durdurmak için uygun zamanı titizlikle hesap etmişlerdir. Bir ütopya arayışından unsurlar içeren Çin Kültür Devrimi vakasını ele alalım: Sonunda,  hareketlenme Mao’nun kendisi tarafından bloke edilmeden önce (çünkü tüm gücünü yerleştirme ve nomenklaturanın zirvesinden kurtulma amacına ulaşmıştı) Şangay Komünü gerçekleşti. Resmi sloganları ciddiye alan bir milyon emekçi Devlet’in ilgasını ve hatta Parti’nin kendisinin ilgasını ve toplumun doğrudan ortak örgütlenmesini ister. İşte tam bu anda, Mao orduya müdahale etmesini ve düzeni sağlamasını ister. Paradoks şudur: Kişisel iktidarını uygulamayı deneyerek bir yöneticinin denetimsiz bir hareketi başlatmasıdır; aşırı diktatörlüğün ve yığınların aşırı özgürleşmesinin üst üste gelmesi.

Marx haksız değildi ama…

Marx’ın ekonomi politik eleştirisinin küreselleşmiş kapitalizm dönemine uygunluğu sorunu diyalektik şekilde çözülmelidir: sadece Marx’ın ekonomi politik eleştirisi değil kapitalist dinamiklere ilişkin genel hatlar da hala güncel midir; ama daha ileriye gitmek zorundayız; Hegel’ci deyimlerle, bugünün küresel kapitalizminin gerçekliği kavramla karşılaşmalıdır. Bununla birlikte, burada haklı olarak bir diyalektik tersinme devreye girer: Bu belirgin anda, sınır ortaya çıkmalıdır, zafer anı bozgunun anıdır. Dışsal engelleri aştıktan sonra, yeni tehdit içerden gelir ve iç tutarsızlığa işaret eder. Gerçek tümüyle kavrama ulaştığında, bu kavramın kendisi dönüşmelidir. İşte burada diyalektik paradoks yer alır. Marx haksız değildi, çoğu zaman haklıydı ama kendisinin inandığından bile fazla haklıydı.

Peki sonuç ne? Marx’ın belgelerini, fazlası değil geçmişin ilginç bir belgesi olarak silmek mi gerekir? Tamamen diyalektik bir paradoksta, çıkmazların kendisi ve XX. yüzyıl komünizmlerinin başarısızlıkları, Marx’ın görüşünün sınırları üzerine kurulu çıkmazlar aynı zamanda güncelliğinin de tanıklarıdır. Klasik Marksist çözüm başarısız oldu ama sorun sürmekte. Komünizm bir çözümün adı değil ama bir sorunun adı, tüm boyutlarıyla müştereklerin sorunu: yaşamımızın özü olarak doğal varlıklar sorunu, biyogenetik ortak mallarımız sorunu, kültürel ortak mallarımız sorunu -fikri mülkiyet- ve sonuncu fakat bir o kadar da önemlisi, hiç kimsenin dışlanmadığı insanlığın evrensel mekânı olarak müşterekler sorunu. Çözüm ne olursa olsun, bu sorunlarla baş etmek zorundayız.

Sovyet çevirilerinde, Marx’ın Paul Lafargue’a hitaben sarf ettiği “Kesin olan bir şey varsa, o da Marksist olmadığımdır” sözü, “Bu Marksizm ise ben Marksist değilim”e dönüşür. Bu kötü çeviri Marksizm’in akademik bir söyleme dönüştürülüşünü ustaca yakalar. Sovyet Marksizm’inde, Marx’ın kendisi Marksist’tir ve oluşturulmuş Marksizm’in bilgisine katılır; daha sonra Marksizm adını alan öğretiyi yaratmış olduğu gerçeği kaideyi bozmaz. İnkâr edişi, yanlışlıkla “Marksist” ilan edilen kendine özgü kötü bir yoruma ilişkindir. Oysa Marx’ın demek istediği daha radikal bir şeydir: kendi yarattığı öğretisiyle arasında elle tutulur bir ilişkisi olan Marx’la, öğretisini takip eden Marksistler arasında bir mesafe vardır. Bu mesafe Ravelli kardeşlerin ünlü şakasında görülür.

– Emmanuel Ravelli’ye benziyorsunuz

– Ama ben Emmanuel Ravelli’yim.

– O’na benzemenize şaşırmamalı.

Ravelli olan kişi Ravelli’ye benzemez. Sadece Ravelli’dir. Aynı şekilde, Marx’ın kendisi Marksist değildir, Marksistler arasında bir Marksist değildir. Dizinin dışarıda kalan referans noktasıdır. Diğer Marksistlerin yaptığı O’na başvurmaktır. Marx’a sadık kalmanın tek yolu Marksist olmak değil ama yeni bir şekilde O’na demir atma hareketini yinelemektir.

Dipnotlar:

[1] G.A.Cohen: If you’re an Egalitarian, How come you’re so rich? Cambridge(Ma), Harvard University Press, 2001.

[2] Wolfgang Streeck: How Will Capitalism end? London, Verso Books, 2016, s.57

Kaynak:

http://sendika62.org/2018/10/bugun-marxa-basvurmak-demir-atma-hareketini-yinelemek-slavoj-zizek-514526/

 

Gazedda'dan haberdar olmak için takipte kalın...

Takipten çık
Gazedda

Gazedda

Gazeddakıbrıs yurttaş gazeteciliği anlayışı ile yayın yapan, yurttaştan yana taraf olan ve gazetecilikte meslek etiği ilkelerine inanan bir yayın organıdır. Gazeddakıbrıs her koşulda barıştan yanadır.

Kıbrıs Çingeneleri 💃🏽🕺🏽 Derzinevesi
DÜNYADAN YAZARLAR

Kıbrıs Çingeneleri 💃🏽🕺🏽 Derzinevesi

Gazedda
21 Mart 2023
0

Cav, Olece’de göz demektir. Cavlık, gözlükle eş anlamlıdır. Hiç görülmeyen, saklanan, görmekten kaçınılan, bir toplumun yarası mıdır, yoksa kendinden kaçtığı nefreti midir. Elbet birileri toplumun içinde yaşayan insanları iyice tanımlayabilir....

Okumaya Devam Et
Kalanın da gidenin de gönlü hoş olsun 🥛 Aydın Boysan
DÜNYADAN YAZARLAR

Kalanın da gidenin de gönlü hoş olsun 🥛 Aydın Boysan

Gazedda
21 Mart 2023
0

Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art Görüyoruz ki dünya lezzetini kaybetmiş gibi davranıyor. Geçmişe genelleme yapmayı sevmediğimiz gibi, konuların bizi geleceğe itmesi yerine, anın tadına vardığımız o anlardan bahsetmek...

Okumaya Devam Et
Kayıp oğlunun yollarını gözleyen 🤍 Fikret Demirağ
DÜNYADAN YAZARLAR

Kayıp oğlunun yollarını gözleyen 🤍 Fikret Demirağ

Gazedda
19 Mart 2023
0

Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art Fikret Demirağ uzak bir görüntüyü bilinçli olarak beraberindeki anlamlarla kurardı. Aslında böylece şiirin daha fazla problemiyle uğraşmak zorunda kalıyordu. Sanki bizi başka kitaplara...

Okumaya Devam Et
Hangi birini sayayım toprak 🤍 Pembe Marmara
DÜNYADAN YAZARLAR

Hangi birini sayayım toprak 🤍 Pembe Marmara

Gazedda
19 Mart 2023
0

Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art Pembe Marmara’nı yeri belki de çok ayrıdır. Dünyada da yeri çok farklıydı belki de. Bir şairi sevmiş, fakat sonra çok geçinemediği, hatta yatak...

Okumaya Devam Et
Sevinç Söyler Şimdi 🤍 Bilge Karasu
DÜNYADAN YAZARLAR

Sevinç Söyler Şimdi 🤍 Bilge Karasu

Gazedda
19 Mart 2023
0

Fotoğraf : Gazedda Kolektif / AI Art Bugünü belirli bir gerçeklikle, tek tanımla saptayabilecek bir insanlık durumu yaratarak anlatmak zorlaşıyor. Karşıtlık ve olumsuzluk arasında kalıyoruz. Yaşamın çekilmez akışı içinden kurtulunamaz...

Okumaya Devam Et

YAZARLAR

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer
Sibel Özbudun

Yolun kendisi olmak veya seçim(ler)e dair uyarı(lar)[*] | Sibel Özbudun – Temel Demirer

Temel Demirer
19 Mart 2023
Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

Bir çay hikâyesi | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
16 Mart 2023
İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin
Tevfik Aytekin

İnsan betondan gelir betona gider | Tevfik Aytekin

Tevfik Aytekin
14 Mart 2023
Çalıyor

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

Gazeddawebtv’nin yeni programı Sansürsüz yayınlandı

SANSÜRSÜZ
‘Hükümet istifa’ demek suç değil görevdir

Yas Evi | GAİN Orijinal Belgesel | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Mağusa’nın en büyük acısı | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

Umut’un babası | Sedat Yılmaz | Video

DÜNYA
Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

Taraftarlar: Amedspor’a yapılan saldırı bir sistem sorunudur | Video

DÜNYA
İlk resmî rapor | 33 bin 143 bina ağır hasarlı, 153 bin 506 daire derhal yıkılmalı

Kader Planı: Antakya | Video Haber

DÜNYA
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

Isias’ta hayatını kaybeden Hayal’in ailesinden ‘AFAD’ çıkışı: 6. güne kadar göremedik | Video Haber

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

Kabındaki mama ile 25 gün hayatta kalan ‘Fıstık’, kurtarıldı

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ
Dayanışmanın önceliği | Melike Özbay | Vesaire

140journos’tan “kader planı”

DÜNYA
“Kaybettiğimiz canların hakkını ne pahasına olursa olsun sonuna kadar arayacağız”

“Artık İsias davasında resmi anlamda temsiliyetimizle gözlemci ve katılımcıyız” | Video

GAZEDDA'NIN GÜNDEMİ

Twitter’da takip et

Tweetlerim

Instagram

Takip et

  • Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşam süren gençlerin yüzde 57.30’unun göç etmeyi düşündüğü; gençleri göçe iten en önemli etkenlerin ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik olduğu ortaya çıktı.
  • Fransa’da emeklilik yaşını 64
  • İnsan hayatı küçük hesaplarınızdan daha değerlidir! #isiasemsaldavaolacak
  • İnsanların can güvenliğini sağlamayan bir devlet, devlet olur mu? #isiasmelekleresözümüzvar
  • Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca yine buluştu
Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu belgesele konu olmuş ve belgesel Prag Film Ödüllerinde En İyi Belgesel ödülünü almıştı.

Yaren Leylek ve Balıkçı Mehmet Amca’nın dostluğu bu yıl on ikinci yılına girdi.

Her yıl göç eden Yaren Leylek tekrardan Mehmet Amca’nın yanına geri geliyor. Bazen zor ve amansız bekleyişe dönen bu dostluk, sevdiğini hasretle beklemenin en içten örneklerinden biri.

Örnek dostluğu karşılıksız sevgi ve güven olarak da tanımlayabiliriz. Günümüz dünyasında kilometrelerce birbirinden uzak kaldıktan sonra her yıl tekrardan aynı yerde buluşan bir insan ve bir hayvanın dostluğu, herkesin ilham alabileceği, birbirine kalbini tamamen açmış, şefkatle sevebilen, dünyanın hızından ayrı, dip dibe bir yaşamdan uzak bir yere varınca, insanın doğayla, hayvanla nasıl uyum içinde, bütünlükle yaşayabileceğini de ispatlıyor.

Hikayeyi kamuoyuna duyuran yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş de “Geçen yıl Yaren geldiğinde karlı bir havaya denk gelmişti. Belki yine kar ile karşılaşmamak için gecikmiştir. Ama yaşı da var, o yüzden gelememe ihtimalinden dolayı korktuk. Her sene bu ihtimalle uğurluyoruz onu. Neyse ki geldi. Bunca sıkıntılı ve üzücü gündem arasında, Yaren Leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu. Ve sonunda hikaye, bu yıl da gerçek oldu. Tüyü kadar ömrü olsun” diye konuştu.

Kaynak: BBC News Türkçe
  • Cinayet 40 gün önce gerçekleşti! #isias40karagün
  • Cevaplar yerine sorular bulmak, sorgulamak: ihtimallerle yüzleşmek istiyoruz. 
Gazeddawebtv, uzun bir aranın ardından Tevfik Aytekin  ve Nuri Sılay
  • Karl Marx, Kapital

Gazedda Sosyal Medya

SON EKLENENLER

Ekonomi, gelecek kaygısı ve zorunlu askerlik gençleri göçe zorluyor

23 saat önce
“Çocuklarımıza ulaşabilmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz”

‘Depremde yıkılan İsias Otel’in malzeme kalitesi kusurlu çıktı’

23 saat önce
Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor

Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor

1 gün önce
Fransa’da emeklilik reformuna karşı düzenlenen protestolarda 500’den fazla kişi tutuklandı

Fransa’da emeklilik reformuna karşı düzenlenen protestolarda 500’den fazla kişi tutuklandı

1 gün önce
Tarihin en uzun süreli kasırgası Afrika’da 522 can aldı

Tarihin en uzun süreli kasırgası Afrika’da 522 can aldı

1 gün önce
Gazedda

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

  • Künye
  • Dayanışma
  • İletişim
  • Gizlilik Politikası

Bulamadık
Tümünü Gör
  • Ana Sayfa
  • HABER
    • GAZEDDA’NIN GÜNDEMİ
    • KIBRIS
    • DÜNYA
    • KORONAVİRÜS
  • MULTİMEDYA
    • GAZEDDAPOD
    • GAZEDDAWEBTV
  • YORUM
    • EDİTORYAL KOLEKTİF
    • GAZEDDABLOG
      • GAZEDDA YAZARLARI
      • GÜNEYDEN YAZARLAR
      • DÜNYADAN YAZARLAR
    • RÖPORTAJ

© 2022 Gazeddakıbrıs - Copyleft

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Gizlilik ve Çerezler Politikası sayfamızı ziyaret edin.