49 yıl önce bugün 15 Temmuz’da, Doğu Akdeniz’deki bu adaya, faşist Yunan Cuntası tarafından bir darbe düzenlendi. Türkiye’nin Kıbrıs’ı işgaline neden olan olayların başlangıcı olarak gösterilen bu tarihte iktidarda olan Yunan Askeri Cuntası, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Başkanı Başpiskopos III. Makarios’a darbe düzenlemişti.
15 Temmuz 1974’te neler yaşandı?
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı Başpiskopos III. Makarios’a karşı 15 Temmuz 1974 sabahı gerçekleştirilen darbe, Atina’daki askeri cunta ve Kıbrıs’taki işbirlikçilerinin (EOKA B) meşru hükûmeti devirmeye yönelik faaliyetlerinin doruk noktasını teşkil etmiş, Türk istilasının yolunu açmış ve Türkiye’ye yıllardır aradığı Kıbrıs’a yönelik yayılmacı politikasını devreye sokması için fırsat sundu.
O günün sabahında, sömürgeci cuntanın tankları ve Kıbrıs’taki destekçileri “İskender hastaneye girdi” sloganı altında bir darbe gerçekleştirdi. İki tank grubu, Cumhurbaşkanlığı muhafızlarını etkisiz hale getirmek amacıyla harekete geçti. Makarios Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Mısır’dan gelen bir grup Kıbrıslı öğrenciyi karşılamaktayken korumaları tarafından korumaya alındı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Başpiskoposluk ve diğer hedefler tanklar ve zırhlı araçlar tarafından vuruldu. Darbeciler Kıbrıs Radyo ve Televizyon Kurumu’nu ele geçirerek Makarios’un öldüğünü ve Nikolaos Samson’un Cumhurbaşkanı olarak yemin ettiği yalanını yaymaya çalıştı.
Darbe günü RIK’te şu haber yayımlandı:
“Helenler ve Ulusal Muhafızlar bugün Helenler arasındaki kardeş kavgasını durdurmak için müdahalede bulundu. Ada’daki tüm direniş noktaları ortadan kaldırıldı. Makarios öldü. Ulusal Muhafızların temel amacı düzeni sağlamaktır. Bu mesele yalnızca Helenlerin kendi iç meselesidir. Ulusal Muhafızlar şu anda durumun hâkimidir.”
“Atina cuntasının hedeflediği şekilde ölmedim”
Ancak Makarios ölmemişti. Baf’taki bir radyo istasyonundan Kıbrıs halkına hitaben yaptığı konuşmada diğer hususların yanı sıra şunları belirtti:
“Kıbrıs Rum halkı, duyduğunuz ses tanıdık. Sizinle kimin konuştuğunu biliyorsunuz. Ben Makarios’um. Ben sizin lideriniz olarak seçtiğiniz kişiyim. Atina cuntasının ve buradaki temsilcilerinin hedeflediği şekilde ben ölmedim. Yaşıyorum. Ben de ortak mücadelede bir savaşçı ve sancaktar olarak yanınızdayım. Cunta’nın darbesi başarısız olmuştur. Ben Cunta’nın hedefindeydim ve ben hayatta olduğum sürece Kıbrıs’ta Cunta’ya geçit verilmeyecektir. Kıbrıs Helenizmi darbelere ve diktatörlüklere müsamaha göstermez. Cunta darbe yapmak için tankları ve zırhlı araçları kullandı, ancak Cumhurbaşkanlığı Muhafızlarının ve halkımızın direnişi zırhlı araçları, tankları durdurdu. Cuntanın tek başarısı, radyo aracılığıyla yalan yayın yapmak ve sözde hükûmet değişikliğinden bahsetmek için RİK’e el koyması oldu.”
Makarios, cuntanın Kıbrıs’ı bölmeye karar verdiğini söyleyerek halkı emirlerine itaat etmemeye ve direnmeye çağırdı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yönelik saldırı tek saldırı değildi. Direnişi kırmak amacıyla Kıbrıs’taki kasabalarda ve birçok köyde saldırılar gerçekleştirildi. Düzinelerce ölü ve yüzlerce yaralı ile kan döküldü.