Kelimelerin nelere sebep olabileceğini ya da ne sonuçlar doğurabileceğini bilmeden, hoyratça argo kelime kullanan bir toplumuz bence.
Türk Dil Kurumu’nda ‘argo’ kelimesi “Her yerde ve her zaman kullanılmayan veya kullanılmaması gereken söz veya deyim.” olarak geçiyor.
Toplumlar zaman zaman argo kelimelerle belli bir grubu hedef alarak onları türettikleri kelimelerle aşağılayabiliyorlar.
Kendini savunmaya geçen o grubun bireylerine veyahut sempatizanlarına da kibarca
“Konuşmalarda gelişigüzel söylenmiş bir sözü çok ciddiye aldınız, sizi ya da başka birini kırmak aklımın ucundan bile geçmedi” diyoruz uyarılmadan kendini küfürsüz ifade edemeyen ağızlarımızla.
Çoğu zaman bunu yaparken vicdanımız çırpınıyor içeriden.
Biliyoruz yanlış yaptığımızı ama süper egolar toksik maskülenlik problemleri ile birleşince kabullenemiyoruz durumu… Savunmaya geçiyoruz… ‘Çok kastınız be gardaş siz da’ diyoruz…
*
Bakmayın şimdiki benin uzaktan böyle gazeller okuduğuna.
Yaptıklarımı saysam…
Bir reklamda da dediği gibi “Açken sen sen değilsin” gibi ben de bilincimi kavramaya çalışırken, ben ben değilmişim diyorum kendi kendime.
Şaka bir yana tam da bu noktadan yola çıkarak kendimde gözlemlediklerimi, başka insanlarda da gözlemlemeye başladım son 3 – 4 yıldır.
Hepimiz yaşadığımız süre zarfında bitmek bilmeyen süreçlerden geçiyoruz.
Bu süreçler içerisinde hepimizin kendi fobileriyle ve farkına varmadan güçlendirdiği fobik sözlerle yüzleşmesi ve bunlara karşı mücadele etmesi gerektiği kanısındayım.
*
Kelimeler…
Evet, kullandığımız kelimeler önemli.
Şiddet içeren kelimelerin şiddet içeren eylemler kadar tehlikeli olabileceğini öylesine unutuyoruz ki; günlük hayatımızda teşekkür edilmelidir kendimizi daha güzel bir şekilde ifade etmeye davet eden insanlara.
Bir de sözlerimizle mağdur ettiğimiz insanlar, bize şiddet içeren kelimelerimiz için uyarıda bulunuluyorsa; ezen olarak neyin şiddet içerip neyin şiddet içermediğini yalnız başımıza biz karar vermiyor olmamız lazım.
İşte bu noktadan yola çıkarak sizin kullandığınız her homofobik, bifobik, transfobik, intersexfobik kelime aşağılayıcıdır ve kullanılmamalıdır…
‘Puştluk yapma’, ‘puşt gibi’ diye diye puştluğa kötü anlamlar yükledi bizden önceki nesiller…
Günümüz eşcinselleri olarak geldiğimiz bu karmaşık normlar dünyasında iğrenç söylemler ve aşağılamalar altında en az eksi yirmi ile başlıyoruz hayata.
Zor.
Kolay süreçler değil…
Kabul ediyorum, toplum olarak çok yol kat ettik. 2014’ten itibaren eşcinsel birliktelik suç olmamakla beraber nefret söylemine karşı bir yasanın da olması tatmin etmiyor değil.
Fakat madem toplum olarak bu kelimeleri kullanmaktan vazgeçmeyeceğiz, bizlere de puştluğu ve ibneliği yüceltmek kalıyor…
Yine de bilmekte yarar var.
İnsan hariç hiç bir hayvan başka bir hayvanı eşcinsel olduğu için öldürmüyor…
Biz, yüce (!) insanlar
Ne güzel düşünüyoruz…
Düşündüklerimizle de gurur duyuyoruz üstüne üstlük…
*
“Kırılsa Da Kanadımız
Asiye Çıksa Adımız
Duyan Duysun Bilen Bilsin
Böyledir Bizim Sevdamız”
Diyor Zülfü Livaneli.
Bizlere sapkın/ özenti diyenlere ne diyebilirim ki?
Bir kulağım Böyledir Bizim Sevdamız’ı dinliyor.
Bir kulağım da sizde!
Ümit ediyorum;
Belki bir gün el ele söyleriz bu şarkıyı…