Kıbrıslıtürkler toplum olarak önemli tarihsel evrelerden geçerek bugünlere geldi.
Acı, gözyaşı ve sürekli kaybetmeyi neredeyse içselleştiren bu toplum büyük bedeller ödedi.
Savaşı, göçü, kahbeliği, kendi kardeşleri tarafından vurulmayı dahi gördü bu toplum ama kanımca tarihin hiçbir döneminde bu kadar seviyesiz bir hayatı yaşamadı.
Yozlaşma ve değer kaybını bir kenara bırakın toplumsal kurumların adeta çamur deryasında yüzdüğü, değer, etik gibi kavramların yerlerde sürüklendiği bir dönemden geçiyoruz.
Gerek siyasal kurumlarda, gerek sivil toplum hayatında ama en genel anlamda “devlet” kurumlarında ve bizzati kendisinde çürüme korkunç bir boyutta.
Kendi ülkesini parsel parsel satarak koltukta kalmaya çabalayan UBP hükümetleri hakkında fazla söz söylemeye gerek yok. Çünkü dün neyseler bugünde o’durlar..
Bugün yaşadığımız her ne var ise yaratıcısı kendileridir.
Ama onların dışında bu topraklarda onlarda olmayan onur ve gurur ile yaşamaya çalışan, hayatı boyunca mücadeleler veren, kendi topraklarında itilip, dışlanan çocukları da var bu coğrafyanın..
Onların suskunluğu, onların umursamazlığı, umutsuzlukları ve dağınıklıkları meselenin en acısı….
Hele bir de şaşkınlıkları, çelişkileri, dünü unutma halleri var ya en dayanılmazı.
Celladına serenat yapan bir insan evladı var mı ki şu koca dünyada?
Kendi idam sehbasını kuranlara bu tamah bu övgü dolu sözler de neyin nesi?
Kendi topraklarında itilip, dışlanan bu çocuklar,
Ne de kolay unutmuşlar yaşadıklarını?
Gazete sayfalarında çarşaf çarşaf hedef gösterilmelerini?
Kendi toplumlarının siyasi gücünün bir medya organı tarafından ele geçirilmesini ve yıllarca bunun koz olarak kullanılmasını da mı hatırlamıyorlar?
Ya gazete arasındaki parti broşürleri?
Seçim müdaheleleri?
Fakir, fukaranın evine giden “Vestel” paketleri !
Suçsuz günahsız insanların malını mülkünü ya beleşe alıp mafyaya, kirli çetelere fahiş fiyatlara satılması…
İnsanların satın alınıp, güzel maaşlarla susturulması?
Herkesin bir partici herkesin bir liderci olması?
Medyanın kirlenmesi, bir rant kapısı haline gelmesi?
Unutulabilir mi tüm bunlar?
Kendi topraklarında itilen, dışlanan bu çocuklar hangi yanılgılar denizinde güneş banyosu yapıyorlar ki?
Zahmet olacak ama sizleri, vicdan denen mefhuma yönlendiriyorum.
Belki o zaman bir rahatsızlık hissedersiniz.
26/08/2012