Bir dünya hayal edin, herkes kendisi ile barış içerisinde, huzurlu. Dünyada savaş yok, sadece barış var. Madem hayal edebiliyoruz neden gerçek olmasın? İnsan kendisi ile barış içerisinde ise muhtemelen dünyada da barış olması söz konusu olurdu diye düşünüyorum. Kendi içerisinde bütünlüğü ve barışı yakalamış biri, yansımasında mümkün mü savaş yaratabilmesi?
Dünyada gördüğümüz tüm karanlık her birimizin içerisinde baskılanmış karanlığın dışa vurumudur. Kendi içimizdeki baskılanmış karanlığımızla barış yapmadığımız müddetçe, içimizde bütünlüğü yakalamak mümkün olamazken, dışımızda da barışı sağlamak mümkün olamaz.
Peki bu bütünlüğü nasıl yakalarız? Çoğu insanın bunu başaramamasının sebebi ne? Bunu başaranlarla başaramayanların tek farkı, biri yarı yolda vazgeçerken, diğeri yolda ne olursa olsun kendini bilme yolculuğuna devam eder. Bazen yorulur, dinlenir ve yoluna devam eder. Hayatta hiç bir şey ama hiçbir şey, insanı kendini bilme ve gerçekleştirme yolunu yürümek kadar tatmin sağlayamaz. Bir çok insanın bugün mutsuz olmasının sebebi kendilerini daha aramadan bile kendilerinden vazgeçmiş olmalarıdır. Her gün içten içe farkında olmadan ancak bunu bilerek ve bu duygunun kendilerinde yarattığı ağırlığı hissederek hayata devam ederler. Bu duygunun yükü o kadar ağırdır ki gözlerindeki ışık ve yaşam enerjileri sönmüştür. Erkenden yaşlanırlar. Hayattan bezmiş bir halleri olur. Oysa kişi kendini arama yolculuğuna çıkarsa, sadece bu yola çıkmış olmanın bile heyecanıyla, kendisine olan saygısı sevgisi artar ve yaşam enerjisi yükselir. Bu kolay bir yoldur demiyorum.
Ancak her şeye değecek kadar muhteşem bir yoldur diyorum. Bu yolda illüzyondan uyanmayla birlikte kişi kendi için hayatın anlamını sorgular ve bu sorgu kişiyi kendi hayatının anlamını keşfe davet eder. Her kimki huzurlu, tatmin ve barış içerisindeyse kendi için hayatını anlamlandırma yolunu seçmiştir. Bu kişilerin de hayatında üzüntüler, kayıplar, düşüşler ve mutluluklar, başarılar vs. vardır. Ancak kişi hayatı daha derin bir algıdan yaşamayı başarabilmişse, içsel bütünlüğüne bu olaylara rağmen uyanmaya devam eder. Tam tersine başına gelen olayları en yüksek algıdan algılamayı başarır ve bu olayların hayatında pozitif bir dönüşüme yol açmasına izin verir.
Hayatı kontrol edemeyeceğini ama olaylara bakış açısını kontrol edebileceğini bilir. O özgürlük nedir bilir. Kendi gücünün tadına varır. Kendi gücünün tadına vardıkça, yol daha da renklenir. Böylelikle, sonsuzluğa kadar süren bu maceraya atılmış olur.