İnsan bilinmeyene doğru hareket ederken, içinde heyecanla karışık bir sancı başlar. Hayatında alınması gereken yeni kararlar belirir. Yeni bir evreye girmenin heyecanıyla karışık, stres de kendini her türlü belli eder. İnsanın en zayıf noktalarından biri belki de bilinmeyene ve belirsizliğe karşı verdiği mücadeledir.
İnsan bilmek, önünü görebilmek ve emin olmak ister. Peki ama acaba bu noktada gelişim ne kadar mümkün olur? Kontrolde yaşamak ile teslimiyette yaşamak arasındaki hayat deneyimi ne kadar farklı olurdu? Yeni olana adım atmak veya yeni olana teslim olmak insanın hayatında nasıl bir değişim yaratırdı?
İnsanın kendini güvende hissetmeye karşı inanılmaz bir zaafı vardır. Peki ya bilinmeyene karşı da güvenmeyi öğrenebilsek, hayatımızda neler değişirdi? Bugünkü yaşantımıza göre daha farklı kararlar alır mıydık? Yani güvende olmak adı altında nelerden vazgeçiyoruz?
Yeni olana doğru adım atarken de güvenmeyi öğrenmek mümkündür. Bu güvenin gelişebilmesi için yine, insanın kendisi ile olan ilişki zemini güçlü olmalıdır. Kişi kendi zemininde güçlendikçe, ‘ayaklarını’ güçlendirdikçe, o zaman yeni olanın deneyimi için ileriye doğru adım atarken de hayata olan ve kendisine olan güven duygusunu kaybetmemeyi öğrenebilir. Bu heycan veya stres hissetmeyecek anlamına gelmez. Ama bu hisler sağlıklı şekilde hissedileceke konuma gelir.
Çoğumuz rutin ve ‘güven’ içine hapsediyoruz kendimizi. Sonra da bu durumun üzerimizde yarattığı mutsuzlukla boğuşuyoruz. Yaşam enerjimizin göz göre göre kayboluşunu izliyoruz. Durmadan problem çözmeye çalışıp duruyoruz kendimizle ilgili.
Oysa ki bazen sadece o kişinin ihtiyacı olan kendisi ile olan ilişkisine biraz yatırım yapıp, kendi zeminini güçlendirmek ve ardına kendisini konforlu alanından adım adım çıkarmaktır. Böyle durumlarda insan bir anda yaşam enerjisi dolar. ‘Problemleri’ hafifler, tekrardan hayata karşı tutku ve aşk hissetmeye başlar.
Sen güvende hissetmek uğruna nelerden vazgeçiyorsun? Kendinden mi vazgeçiyorsun? Hayallerinden mi vazgeçiyorsun? Hayat aslında kendi içimizdeki gizemi keşfederken, dışımızdaki gizemi keşfetmek için adım atmakla hissediliyor olabilir mi? Hayatı yaşamak ama gerekten yaşamak, sence senin için ne demek? Peki sen gerçekten de hayalindeki hayatı yaşıyor musun? Yoksa ‘güvende’ hissetmek uğruna hayallerinden ve kendinden mi vazgeçtin?