“Ben, sen ve biz”. Bu üç kelimede inanılmaz bir sihrin gizli olduğunu düşünüyorum. ‘Ben’ dediğimde ne ifade ettiğimi ‘Sen’ ve ‘Biz’ dediğimde ne ifade ettiğini anlamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir kişinin kendi içinde bütünlüğü bulması, kendisini tanıması ve kendisiyle olan bağının sağlıklı bir konuma gelmesinden bahsediyorum. ‘Sen’ ise ‘Ben’ den sonra gelir çünkü ben kendimi anlayamamışsam, tanıyamamışsam, seni tanımamın ve anlamamın hiçbir şekilde mümkün olmadığını biliyorum. ‘Biz’ ise en son gelendir. Çünkü ‘Ben’ ve ‘Sen’ anlaşıldığında bir kimse ancak o zaman ‘Biz’ hakikatini deneyimlemeye hazır olur.
Dolayısı ile ‘Ben’, ‘Sen’, ‘Biz’ bir hayat yolculuğudur. Bu üç kavramı deneyimlemek ve anlamak kişiyi hayatında gerçek huzura, anlayışa ve her türlü başarıya götürür. Çünkü kendini bilen ‘Sen’ i bilir ve ‘Sen’i bilen ‘Biz’ i bilir. O yüzden önce ‘Ben’ demekten korkma. Ama önce ‘Ben’ derken bencillikten çok uzakta bir benden bahsediyorum. Hayatını başkalarına göre şekillendirmek, hayatını başkalarını memnun etmeye adayarak geçirmek yerine kendine saygı, sevgi ve değer vermeyi kendi çizgilerini çizebilmeyi öğrenen bir kimseden bahsediyorum. Eğer önce ‘Ben’ demekten korkuyorsan, gerektiğinde hayır diyemiyorsan, başkalarını kırmamak adına sürekli susmayı tercih ediyorsan, kendi fikrini söylemeye ve görünür olmaya korkuyorsan, hayatını başkalarının memnuiyeti için yaşıyor ve sevilmemekten aşırı korkuyorsun demektir. Bunları nerden mi biliyorum? Tabi ki de kendimden. Ben bu yapmamanızı söylediğim her şeyi yapan kişiydim halen de bazen eski alışkanlıklarıma dikkat etmek durumundayım.
Hayatımı yıllarca hep başkalarını mutlu etmek onların arzularını istediklerini, beklentilerini yerine getirmek ve onlar tarafından sevilmek hep benim için hep birincil önceliğim olmuştu. Kendime muhteşem bir içsel hapis yaratmıştım. Kendim olmaktan korkarak yaşadım yıllarca. Çünkü kendim olursam sevilmeyeceğim bilincine hapsolmuştum. Kendi öz saygımı, değerimi keşfetmek için çok çalışmak çok şeyler deneyimlemek durumda kaldım. Hayat beni trajedilerle uyandırmaya çalıştı yıllarca. Ben o kadar farkında değildim ki, hayat bana trajedi üstüne trajedi sunuyordu. Bunların her biri kendime gelmem için hayattan bana bir çağrıydı. O yüzden sizlere bu satırları yazarken, çok içten ve gerçek bir yerden yazıyorum. Size hayatımın en derin yarasını ve hayatımın amacını yazıyorum. Bu hayat yolculuğunda benim gibi hissetmiş veya hissedenlere sesleniyorum. Hayat başkalarını memnun etmek ve başkalarının arzularını yerine getirmek için değil, kendini bulmak ve gerçek otantik kişiliğinle tanışmak için vardır. Eğer bir cesaret gösterip kendine doğru bir adım atarsan hayat seni kendi cevherlerinle ödüllendirecek ve bu cevherleri başkalarıyla paylaşma fırsatıyla buluşturacaktır.