1974’te yaşanan bölünme ve işgalin ardından 23 Nisan 2003’te Kıbrıs’ı bölen barikatlardan 29 yıl sonra başlatılan kontrollü geçişler etnik bölünme çizgisine önemli bir delik açmıştı.
Kıbrıs’ın kuzeyindeki hükümet E-762-203 sayı ve 21 Nisan 2003 günü almış olduğu çok dramatik bir kararla 23 Nisan 2003 tarihinden itibaren kuzeyden güneye ve güneyden kuzeye karşılıklı geçişleri getirdiği akıl dışı uygulamalarla başlatma kararı almıştı.
Sadece Ledra Palas’tan başlayan geçişlere pasaport ve kimlik ibrazı zorunluluğu ile geçişlere gece 12’de geri dönme kuralı getirilmişti. Buna göre kuzeyden güneye, güneyden kuzeye geçen yurttaşlar gün bitmeden, en geç gece 12’de geri dönmeye mecbur bırakılmaktaydı. Ayrıca her geçişte forum doldurtularak kuzeye giriş yapanlara vize verilmekteydi.
Peki ne olmuştu da “sınırlarımızı deldirmeyiz” diyen alt yönetim kktc, bir gün aniden geçişlere izin verme kararı almıştı?
Barikatlardan kontrollü geçişlerin başlamasının 20. yılında eski kktc başsavcılarından Zaim Necatigil’in “Kıbrıs uyuşmazlığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kıskacında Türkiye: Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Mahkemesi’nde Kıbrıs Rum yönetimi ve Kıbrıslı Rumlar tarafından Türkiye aleyhine getirilen davalar” başlıklı kitabında yer alan ifadeleri hatırlamak istiyoruz.
Necatigil şöyle diyordu:
“Yeşil Hat”taki kapıların 23 Nisan 2003 tarihinde açılmasına Djavit An (Ahmet Cavit An) başvurusunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 20 Şubat 2003 tarihinde vermiş olduğu hükmün büyük etkisi olmuştur. Kapıların bu hükümden sonra açılmasını bir rastlantı olarak görmek mümkün değildir.” (s.189)
“Cavit An’a tazminatını ödemek gerekirdi. KKTC Başsavcısı Cavit An ile temasa geçti, KKTC’de bir bankada Euro hesabı açıldı ve tazminat ile yargı masrafları o hesaba yatırıldı. Mahkeme’nin kararından sonra geçiş kapılarının karşılıklı olarak açılmasıyla kararın amaçları yerine getirildi.” (s.190)
Zaim Necatigil, Ahmet Cavit An’ın AİHM’de TC aleyhine açtığı davada TC’yi savunmuştu.
Ahmet Cavit An Davası
Ahmet Cavit An, AİHM’ye 1992’de yaptığı başvuruda Kıbrıs’ın güneyi ve BM kontrolündeki ara bölgeye geçmek için 24 Eylül 1989’dan 8 Eylül 1992’ye kadar yaptığı 87 başvurudan 62’sinin hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiği gerekçesi ile Türkiye’ye karşı dava açmıştı.
Mahkeme altıya karşı bir oyla, Türkiye’nin AİH Sözleşmesi’nin toplantı yapma özgürlüğünü düzenleyen 11’inci maddesi ile etkinlik yapma hakkına ilişkin 13. maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Türkiye, mahkemede Ahmet Cavit An’a 15 bin Euro manevi tazminat ve 4 bin 715 Euro’da dava masrafı ödemeye mahkum edildi.
Alınan bu karar, Titina Loizidu davasındaki argümana uygun olarak, Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyini işgali altında bulundurmasına dayandırıldımıştı.