Mağusa’ya bağlı Aşşa köyü Muhtarı Hristoforos Skarparis, babutsaların* Kıbrıs’ta yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve geç kalındığını belirterek, adanın bütününde uygulanması gereken mücadele yöntemlerine işaret etti.
Skarparis, Philenews’de yayınlanan yazısında “Kıbrıs’ta babutsalar gerçekten de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bir türdür ve yetkililer derhal, koordineli ve kararlı bir şekilde harekete geçmezlerse, tahribat geri döndürülemez bir hal alacak ve yeni kültür bitkileri tamamen gelişene kadar en az 15 ila 20 yıl boyunca türün ülkemizdeki varlığı sona erecektir” dedi.
Yetkililere eleştirilerde bulunan ve yapılması gerekenleri Skarparis, bu saatten sonra yapılması gerekenin tüm hasar görmüş babutsa bitkilerinin sökülüp yakılması olduğunu ve bu yöntemin ancak Kıbrıs’ın kuzeyinde de uygulandığı takdirde başarıya ulaşabileceğini vurguladı.
Aşşa köyü Muhtarı Hristoforos Skarparis’in Fileletheros gazetesinde yayınlanan yazısını aynen paylaşıyoruz:
Adamızdaki en yaygın bitkilerden biri babutsadır. Aslen Meksika ve komşu ülkelerden olan Opuntia ficus-indica bitkisi, İspanyol denizciler tarafından Avrupa’ya getirilmiş ve bilinmeyen bir zamanda kırsal kesimin yanı sıra köy ve şehirlerimizin bahçelerinde de yeşermiştir.
Meyvelerinin ve yapraklarının dikenli yüzeyleri nedeniyle görsel olarak büyük boy ayakkabıların tabanlarını andıran babutsalar, yalnızca lezzetli, sulu ve faydalı meyveleri için değil, aynı zamanda her türlü istenmeyen ziyaretçiye karşı bariyer görevi görmeleri için de dikilmiştir. Ayrıca, yapraklarındaki ve gövdelerindeki su içeriği nedeniyle yangınların yayılmasına karşı da doğal bir engel oluştururlar.
Bugün, babutsalar Kıbrıs’ta yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Üst düzey yetkililerin yıllardır sorunun gelişimini endişeyle izlemelerine ve en uygun tedaviyi bilmelerine rağmen, (Kıbrıs Cumhuriyeti) Tarım Bakanlığı’nın onu kurtarmak için harekete geçmeyi anlaşılmaz bir şekilde geciktirmesi ilginçtir. Olayları en başından ele alalım…
Sorun nasıl başladı
Çeşitli kaynaklardan öğrendiğimize göre, geçtiğimiz yüzyılda Afrika’da geniş arazileri temizlemek amacıyla, Amerika kıtasından oldukça agresif-parazit bir böcek getirilerek kaktüsleri yok etmek için deneyler yapılmıştır. Bu böcek aldatıcı bir şekilde “pamuk küfü” olarak bilinen bir et böceğine (böceklerin bir alt türü) benzemektedir. Normal pamuk küfü çeşitli kimyasal ve/veya biyolojik böcek ilaçları kullanılarak kontrol altına alınabilirken, babutsaya saldıran et böceği farklıdır.
Bilimsel adı Dactylopius opuntiae’dir ve Tarım Bakanlığı’nın Kasım 2016’da yayınladığı bir nota göre, Akdeniz havzasında ilk olarak İspanya’da (2009), ardından Fas ve İsrail’de (2011) tespit edilmiştir. Kıbrıs’ta, ilk olarak 2016 yılında doğu bölgelerinde kaydedilmiş ve o zamandan beri hızla iç kesimlere yayılmış ve 2-3 yıl içinde istila ettiği tüm babutsa bitkilerini tamamen yok etmiştir.

Mevcut durum
Babutsaların üzüntü verici durumu, daha sonra ilgi odağımız haline gelen ilk uyaran oldu. İlk bilgileri Tarım Bakanlığı yetkililerinden aldıktan sonra Mağusa ve Larnaka ilçelerindeki boş alanları gezdik. Ayrıca 2-3 yıl öncesine kadar Lefkoşa ve Strovolos civarlarında gelişmekte olan babutsaları da inceledik.
Bulgularımız, bu makalenin başlığında ifade edilen endişeyi haklı çıkarmaktadır: Kıbrıs’ta babutsalar gerçekten de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan bir türdür ve yetkililer derhal, koordineli ve kararlı bir şekilde harekete geçmezlerse, tahribat geri döndürülemez bir hal alacak ve yeni kültür bitkileri tamamen gelişene kadar en az 15 ila 20 yıl boyunca türün ülkemizdeki varlığı sona erecektir.
Meydana gelen tahribatın boyutunu ve tehdidi kavramak için, incelemelerimiz sırasında kaydettiklerimizin bu basit özetini sunuyoruz: Protaras’tan Astromeritis köyünden Zygi’ye kadar kuzeyden güneye uzanan hatta, adamızın özgür kısmında henüz D. opuntiae unlubitinden etkilenmemiş babutsalar bir elin parmaklarını geçmez. Önceki yıllarda çektiğimiz fotoğraflar da bu tabloyu ve dolayısıyla tahribatın boyutunu doğrulamaktadır.

İkincil hasar
Babutsaların soframızdan yok olması meyve severler için çok ciddi bir mesele, ancak belki de Kıbrıs ekosisteminin alacağı en büyük darbe değil. Babutsaların yok olmasından insanların yanı sıra başka türlerin de zarar göreceği kesindir. Bunlar arasında en faydalı böcekler olan arılar da yer almaktadır; çiçeklerin az olduğu bir mevsimde (yaz başında) babutsaların çiçeklerinin polenlerinde hayatta kalmak ve değerli ürünlerini üretmek için ihtiyaç duydukları proteinleri, karbonhidratları, suyu, mineralleri ve diğer elementleri bulurlar. Babutsalarla beslenen birçok kuş ve sürüngen türü de benzer bir darbeyle karşı karşıya kalacaktır.
2016’dan bu yana ne yapılmalıydı ve şimdi ne yapılmalı?
Ne yazık ki bir kez daha proaktif olmaktan ziyade tepkisel olduğumuzu kanıtladık. Tarım Bakanlığı 2016 yılında zararlı böceğin Mağusa bölgesindeki köylere ulaştığını doğruladığında ve hem AB ortaklarımızın (İspanya) deneyimlerinden hem de kendi acı gözlemlerimizden yola çıkarak neden olduğu zararın boyutunu gözlemlediğinde, en azından bu fenomene ilişkin uzunlamasına bir çalışma yürütmeliydik.
Bu bize yıkımın evrimsel seyrini izleme, biyolojik yöntemler ve pestisitlerin çeşitli uygulamalarını test etme ve araştırmamızı tamamlamak için en başından bir zaman çizelgesi belirleme imkanı verecekti.
Bu zaman çizelgesinin sonunda, eğer başka bir tedavi bulmayı başaramamış olsaydık, soruna radikal bir yaklaşım getirebilirdik: Öngörü eksikliğimiz nedeniyle şu anda binlerce bitkiye uygulamak zorunda kaldığımız, oysa proaktif davranmış olsaydık 2020’den önce sadece birkaç yüz bitkiye uygulayabileceğimiz eksiksiz bir çözüm.
Bahsettiğimiz radikal yaklaşım, enfekte olmuş tüm bitkilerin tamamen sökülmesi, yakılması ve gömülmesinin yanı sıra, genişliği yazardan daha bilgili uzmanlar tarafından belirlenecek ve etkilenen alan ile etkilenmeyen alan arasında bir güvenlik tampon bölgesi görevi görecek bir arazi şeridindeki bitkilerin sökülmesinden başka bir şey değildir. Bu çabanın başarıya ulaşması için önemli bir ön koşul, işgal altındaki topraklarda da paralel bir şekilde uygulanmasıdır.
Bazı paralel önlemler şunları içerebilir:
Limasol ve Baf’ın henüz etkilenmemiş bölgelerinden toplanan, Kıbrıs’ta yetişmiş tüm babutsa çeşitlerinin sağlıklı bitkilerinden bir sığınak bankası oluşturulması.
Halkın, özellikle de profesyonel yetiştiricilerin, alınması gereken önlemler ve söküm, sökme, yakma ve gömme işlemleri için devlet tarafından sağlanacak araçlar ve mali yardım hakkında geniş çaplı olarak bilgilendirilmesi.
Babutsaların geliştiği ve bize sahip olmadığımız bilgileri sağlayabilecek diğer Akdeniz ülkelerinin (Malta, İspanya, Mısır, vb.) Tarım ve Çevre Bakanlıklarına danışmak.
AB’den hibe ve türün kurtarılması için fon sağlanması.
Uzmanlar tarafından belirlenecek bir süre boyunca sağlıklı bitkilerin sık sık denetlenmesi.
Dactylopius opuntiae et böceğine karşı dayanıklı yeni çeşitlerin getirilmesi olasılığının araştırılması.
2018 yılında yapmış olduğumuz haberde babutsaların karşı karşıya olduğu tehlikeyi yazmıştık:
*Babutsa, Mısır-Frenk-Hint incirinin Kıbrıs’taki adıdır.