Bu yazı ilk kez Adres dergisinde yayınlanmıştır.
Kıbrıslı Türkler Avustralya’yı iyi bilirler. 1950’li yıllarda Kıbrıs’tan Avustralya’ya başlayan göç, aralıksız 70 yıl ve kim bilir kaç nesildir devam ediyor. Avustralya’ya varmak için şimdi bile uçakla 18 saate varan bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Ne var ki, ilk gidenler için Avustralya yolu çok daha fazla çile doluydu.
Avustralya’ya ilk gelen kafilelerden birindeki 12 Türk arasında yer alan Sami Kemal verdiği bir röportajda Mısır bandıralı bir gemi ile 36 gün süren bir yolculuktan sonra Avustralya’ya ulaştıklarını söylemiş. Buna rağmen, aramızda 12 bin 500 km mesafe olsa da birçoğumuzun bir akrabası mutlaka vardır Avustralya’da. Hiç gitmesek, hiç görmesek de Melbourne ve Sydney bize Karpaz kadar uzak değil, kanguru ve koalalar da Karpaz eşeği kadar yabancı değildir.
En kurak Kıta
Avustralya ya da resmi adıyla Avustralya Milletler Topluluğu Güney Yarım Kürede yer alan kıta ülkesidir. Hint Okyanusu ve Büyük Okyanus arasında uzanır. Okyanusya kıtasında bulunur ve kıtanın çok büyük bir bölümünü kaplayan dünyanın 7. büyük ülkesidir. Kıbrıs’a benzeyen en büyük özelliği ise bir ada olarak başka hiçbir ülkeyle kara sınırı olmayan bir ülke oluşudur.
Avustralya’nın büyüklüğü ona, aynı ülke üzerinde değişik iklimlere sahip olma şansı vermiştir. Kuzey-doğu’da tropik yağmur ormanları bulunurken, güney-doğu ve güney-batı bölgelerinde dağlık alanlar, merkezde ise kurak düzlükler bulunur. En eski ve verimsiz toprakların bulunduğu Avustralya, yıllık 500 mm’lik yağış ile dünyanın yaşanan en kurak kıtasıdır.
En acı günler
18. yüzyılda Avrupalıların gelmesini saymazsak yaklaşık 50 bin yıldır Aborjin halkının ev sahipliği yaptığı ada kıta olarak bilinen Avusturalya tarihinin en acı günlerini yaşıyor. Kasım 2019’da başlayan ve haftalardır etkisini gösteren yangınlarla ilgili korkunç veriler ortaya çıkmaya başladı.
Ülkenin güneydoğusunu etkisi altına alan ve bir türlü söndürülemeyen alevler nedeniyle üç eyalette 100 binden fazla kişinin evleri boşaltması istendi. Öte yandan, şu ana kadar 23 kişi hayatını kaybederken, yaşanan felaketten dolayı 480 milyon hayvanın öldüğü belirlendi. Kısacası, koca bir kıta yanıyor ve tüm dünya bakıyor.
Koala’ya büyük darbe
Yangının ne denli büyük bir zarara yol açtığı gezegenimizin yörüngesinde bulunan Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan çekilen görüntülerle de ortaya kondu. İki ayı aşkın bir süredir devam eden yangınlar 5 milyon hektardan fazla alanın kül olmasına neden oldu.
Avustralya Çevre Bakanı Sussan Ley, Yeni Güney Galler eyaletindeki kontrol edilemeyen yangından dolayı bölgede bulunan koala nüfusunun yüzde 30’unun ölmüş olabileceğini açıkladı. Koala nüfusu zaten son 20 yıl içinde ciddi derecede düşmüştü. Bunun yegâne sebebi ise, ormanların harap edilmesi ve yaşam alanlarının kısıtlanması. Ölümcül yangınlar sonrası Ley, hükümetin koala uzmanlarıyla birlikte çalıştığını ve bunun için 6 milyon dolar bütçe ayrıldığını söyledi.
Eşek yok, kanguru var
Kıbrıs’tan bakıp Avustralya’da olanları görmek ya da belki de tam tersini yapıp Avustralya’dan bakıp Kıbrıs’ta olacakları kestirebilmek gerekir. Üstelik bunu, Avustralya’da neredeyse bu adadaki nüfus kadar Kıbrıslı Türk yaşadığı için değil, garip bir şekilde çok uzaklardaki iki farklı coğrafya olarak kaderimiz kesiştiği için yapmak gerekir.
Biri okyanusyanın, diğeri Akdeniz’in göbeğinde olduğu için iklim değişikliklerinden en çok etkilenecek iki ada olarak kaderimiz ortaktır. Şimdi, bunu anlamak için dönüp evinizin bir kenarına bakınız. Hiçbirimizin evinde Karpaz Eşeği maskotu yoktur ama eminim bir köşede Avustralyalı akrabaların getirdiği üzerinde kanguru ya da koala motifi olan bir şeyler mutlaka vardır.
Beklemek mi gerek!
Seller, fırtınalar ve orman yangınları gibi aşırı hava olayları 2019’da hemen her yeri etkiledi. Geçtiğimiz yıl gerçekleşen bu tür olaylarının en az 15’inin etmeninin iklim krizi olduğu bilimsel olarak saptanmış durumda. Bu olayların her birinin 1 trilyon dolardan fazla zarara yol açtığı tahmin ediliyor. Hal böyle iken, giderek şiddetini artıran iklim değişikliğine karşı biz de ülke ölçeğimizde gereken adımları atmalı ve ders çıkarmalıyız.
Önce Amazon, sonra Avustralya ormanlarında yaşanan büyük yangınlara bakıp sadece üzülmek yetmez. Belli ki, aşırı yağışlardan dolayı yitirdiğimiz 4 genci çoktan unuttuk. Tekrar hatırlamak için, bu kez ormanlarımızın yanmasını bekleyip koalaların başına gelenin Karpaz eşeklerinin de başına gelmesi mi lazım? Korkarım ki, evet…