Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), atmosferdeki iklime zararlı sera gazı oranının şu ana kadar yapılmış ölçümlere göre en yüksek seviyeye ulaştığını açıkladı. Örgütün 2017 verilerine göre, atmosferdeki karbondioksit oranı 403,3 ppm’den 405,5 ppm’ye yükseldi. Atmosferdeki karbondioksit oranı sanayileşmeden önceki döneme, örneğin 1750 yılına kıyasla yüzde 46 oranında arttı. Metan gazının oranı ise milyarda 1859 birime yükseldi. Bu da sanayileşme öncesi döneme göre, yüzde 257’lik bir artışa tekabül ediyor.
Yıllık bülten yayınlayan örgüt, “Bu eğilimin tersine döneceğini, uzun dönemde iklim değişikliğini, deniz seviyesinin yükselmesini ve denizlerdeki asit yoğunluğunun artmasını engelleyecek bir değişiklik olacağı yönünde hiçbir emare yok” açıklamasını yaptı.
Örgütten yapılan açıklamada, “Karbondioksit ve diğer sera gazlarının atmosferdeki oranı hızlı bir şekilde düşürülmezse, iklim değişikliğinin dünya üzerinde yıkıcı ve geri dönüşü olmayan etkileri olacak” denildi.
Örgüt, atmosferde rekor seviyeye ulaşan karbondioksitin yanı sıra yasaklı CFC-11 maddesine de dikkat çekti. Uzmanlar, söz konusu maddenin ozon tabakasını incelttiğine ve sera gazı etkisi gösterdiğine dikkat çekti.
CFC-11 maddesi 1985 yılında “Ozon Tabakasının Korunmasına Dair Viyana Sözleşmesi” çerçevesinde yasaklanmıştı. Maddenin atmosferdeki oranı 90’lı yıllardan itibaren devamlı olarak azaldı. Ancak bu geriye gidiş 2012’den itibaren yavaşladı. Uzmanlar bunu maddenin yasa dışı üretimi ve kullanımı ile ilişkilendiriliyor. Dünya Meteoroloji Örgütü, “Doğu Asya’daki üretime” dikkat çekerken, Çevre Araştırma Ajansı (EIA) yükselişten Çin’deki köpük plastik üretimini sorumlu tutuyor.
1,5 derece uyarısı
1750 yılından bu yana dünyada ortalama sıcaklık bir derece dolayında yükseldi. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) yükselmenin 1,5 derece ile sınırlandırılması uyarısında bulunuyor. Örgüt, aksi takdirde ısınmanın milyonlarca kişi için ağır sonuçları olabileceğine dikkat çekiyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’nden yetkililer, 1,5 derece hedefinin ancak karbondioksit emisyonlarının 2030 yılına kadar yüzde 45 dolayında azaltılması ve 2010’daki seviyenin de altına düşürülmesi ile mümkün olabileceğine dikkat çekiyor.