Kopenhag Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre 2000’den bu yana, Grönland‘ın buzdan arınmış kuru alanları atmosferden yıllık ortalama 65 bin ton metan gazı emerken, ıslak bölgelerinden yılda 9 bin ton metan salımı gerçekleşiyor.
Nature Communications Earth & Environment dergisinde Ocak 2024’te yayınlanan bulgular, karbondioksitten sonra küresel ısınmaya ikinci en büyük katkıyı sunan metanın, çevre için özellikle zararlı olduğu göz önüne alındığında umut verici. Birleşmiş Milletler‘e göre metan, sanayi devriminden bu yana ortalama sıcaklıklardaki artışın yaklaşık yüzde 30’undan sorumlu.
Araştırmayı yöneten Jeolog Bo Elberling, Grönland’daki bu fenomenin kısmen Grönland’ın geniş kuru alanlarından kaynaklandığını söyledi. “Burada atmosferdeki metan, toprağın üst katmanlarında emiliyor,” diye açıklayan Elberling ayrıca, Grönland’ın buzdan arınmış kısımlarının son buzul çağından beri buzlanmadığını, bu nedenle çok fazla karbon depolamadığını ve bu durumun, Arktik’te başka yerlerde ölçülebilen büyük metan salımlarına yol açmadığını belirtti.
Araştırmacıların açıkladığına göre metan emilimi, arktik toprağın üst katmanlarında yaşayan benzersiz bir mikroorganizma grubu sayesinde mümkün oluyor. Bu mikroorganizmalar, atmosferden toprağa nüfuz eden metanı kullanıyor ve onu CO2’ye dönüştürüyor.
Arktik’te, donmuş toprakların çözülmesi sonucu atmosfere metan salınımı da gerçekleşiyor ancak, araştırmanın da gösterdiği üzere özellikle Grönland’da emilen 65 bin ton metan gazına karşılık, yalnızca 9 bin ton metan salımı gerçekleşiyor. Metan, atmosferde 12 yıl kalıyor, buna karşılık CO2 yüzyıllarca kalıyor, ancak metanın sera etkisi CO2’ninkinden 25 kat daha güçlü.
Araştırmacılar aynı zamanda, Grönland’ın “toplam küresel atmosferik metan miktarını etkilemeyeceğini veya Arktik metan bütçeleri için belirleyici olmayacağı” sonucuna da vardı. Açıklamada, “Grönland’daki metan alımının, diğer bilinen metan kaynaklarına kıyasla basitçe çok küçük olduğu” belirtiliyor ve Sibirya gibi yerler örnek gösteriliyor.
Metan gazı nedir?
Karbon ve hidrojen atomlarından oluşan renksiz, kokusuz bir gaz olan metan (CH₄), doğal olarak özellikle bataklık gibi ıslak alanlarda, çürüyen organik maddelerin anaerobik (oksijensiz) koşullarda parçalanması sırasında oluşuyor. Ayrıca hayvancılık, fosil yakıtların işlenmesi ve tarımsal faaliyetler gibi insan kaynaklı etkenler de metan salımına neden oluyor.
Küresel ısınma açısından bakıldığında, metan gazı özellikle endişe verici bir sera gazı olarak tanımlanıyor ve karbondioksitten (CO2) sonra iklim değişikliğine en büyük katkıyı sunan ikinci sera gazı olarak kabul ediliyor. Metanın, CO2’ye kıyasla sera etkisi, molekül başına yaklaşık 25 kat daha güçlü, ancak atmosferdeki ömrü daha kısa. CO2 yüzlerce yıl atmosferde kalabilirken, metanın atmosferdeki ömrü yaklaşık 12 yıl olarak belirlendi.
Küresel ısınma bağlamında metanın önemi, sanayi devriminden bu yana atmosferdeki ortalama sıcaklıklardaki artışın yaklaşık yüzde 30’undan sorumlu olmasında yatıyor. Metan, özellikle Arktik gibi bölgelerde, donmuş toprakların (permafrostun) çözülmesiyle atmosfere salınıyor. Bu süreç, ısınma ile daha da hızlanarak bir geri besleme döngüsü oluşturabiliyor.
Grönland’daki bulgular, metanın atmosferden alınmasının iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor. Ancak, bu sürecin küresel metan bütçesine etkisi sınırlı. Dolayısıyla, metan salımlarını azaltma ve metan emilimini teşvik etme çabaları, küresel ısınmayla mücadelede kritik öneme sahip.