Kıbrıs konusunun Meclis içi ve dışı siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve Türkiye’yle istişare edilerek yürütülen bir konu olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı, “Fakat son tahlilde yetkininin kaynağı halktır ve bu halk da Cumhurbaşkanı’na kendilerine sunulan görüş ve düşünceler çerçevesinde yüzde 60’ın üstünde bir oranla yetki vermiştir. Cumhurbaşkanı eğer bunun dışına çıkarsa halkın çizdiği yolun dışına düşmüş olur ve ayar ister… Ve o ayarı da yine halk verir başka bir merci veremez” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanlığı görev süresinde son yıla girildi diye işleri hafife almasının söz konusu olmayacağını ifade ederek, gerek Kıbrıs konusunda, gerekse diğer konularda üzerine düşen görevi son güne kadar yerine getireceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Ersin Tatar Başbakanlığında kurulan Ulusal Birlik Partisi (UBP)-Halkın Partisi (HP) koalisyon hükümetinin Bakanlar Kurulu listesini onaylamasının ardından basına açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Akıncı, yeni hükümetin hayırlı olmasını temenni ederek, başarılar diledi.
“TATAR, GÖREVLENDİRDİĞİM DÖRDÜNCÜ BAŞBAKAN”
Cumhurbaşkanı Akıncı, Cumhurbaşkanlığı döneminde dördüncü başbakan ve hükümet görevlendirmesini yaptığını belirterek, “Sayın Tatar, aslında benim görev sürem içinde bugüne kadar beşinci başbakan oluyor. Göreve başladığımda Sayın Özkan Yorgancıoğlu Başbakandı. Ondan sonra Ömer Kalyoncu, sonra Hüseyin Özgürgün, daha sonra Sayın Tufan Erhürman ve bugün de Sayın Tatar bu görevi üstlendi. Tüm Başbakan ve hükümetlere yaptığımız iyi dilekleri elbette bu hükümete de yaptık, yapıyoruz. Hayırlı olsun, temennimiz başarılı bir dönem geçirmeleridir. Bize düşen görev budur, bunun gereğini bugün yaptık” dedi.
“ANAYASA’NIN BANA VERDİĞİ SORUMLUKLARI YERİNE GETİRMEKLE MÜKELLEFİM”
Hükümetlerin neden bu kadar kısa süreli olduğunu, dörtlü koalisyon hükümetinin 15 ayda nasıl olur da bozulup, yerine yenisinin nasıl kurulduğunun halkın gözü önünde olan konular olduğunu, Cumhurbaşkanı olarak bu konulara yorum getirmesinin söz konusu olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ben, bağımsız ve tarafsız Cumhurbaşkanı olarak Anayasa’nın bana verdiği sorumlukları yerine getirmekle mükellefim. Ve hükümetlerle sağlıklı diyalogu kurup sürdürmek de benim en büyük temennimdir. Umarım Sayın Tatar’la da diğer başbakanlarla kurduğumuz diyaloğu, belki daha iyisini kurmaya elbette çalışacağız, karşılıklı olarak bunu yapma gayreti içerisinde olacağız” diye konuştu.
“15 GÜNDE BİR GÖRÜŞECEĞİZ”
Tufan Erhürman ile önceleri her hafta, sonraları ise gerektikçe görüştüklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, her 15 günde bir Perşembe günleri Ersin Tatar’ı Cumhurbaşkanlığında kabul edip hükümet konularını konuşacağını, bu konuda Ersin Tatar mutabık kaldıklarını, gerekmesi durumda daha erken sürelerde buluşmaların da mümkün olacağını kaydetti.
“SÖYLEMİ VE ÜSLUBU BİR CEVABI GEREKTİRDİ”
“Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak Sayın Tatar’ın içeride yaptığımız konuşma dışında, dışarıda kamuoyuna yansıyan bazı düşünceleri ve söylemi ve birazda üslubu bir cevabı gerektirdi” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:
“Bunu ilk günün heyecanına da veriyorum ama bu konunun bir şekilde benim tarafımdan da kamuoyuna yansıtılması ihtiyacı doğdu. İki konu var; biri, Cumhurbaşkanı süresinin 10 ay civarında kaldığı. Bir yıldan az bir süre kaldığı doğru tabi. Ama hükümetlerin ömürlerine de baktığınız zaman bir yılın da hiç de öyle az bir süre olmadığı ortaya çıkıyor. Ben kendi payıma, burada geçireceğim her bir günün hakkını vermek durumundayım; gerek Kıbrıs konusu gerek iç konularla ilgili olarak Cumhurbaşkanının üzerine düşen görevleri, ‘işte artık son yıla girdik” diye savsaklamak veyahut da daha hafife almak gibi bir durum asla söz konusu değildir. Son ana kadar, son güne kadar Cumhurbaşkanı, gerek Kıbrıs konusunda, gerekse diğer konularda üzerine düşen görevi sonuna kadar yerine getirecektir.”
“SAYIN BAŞBAKAN’IN AĞZINDAN AMACINI AŞAN BİR SÖYLEM ÇIKTI”
Başbakan’ın ağzından, amacını aşan bir söylem çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı şöyle devam etti:
“Bu belki ilk gün heyecanına daha çok uygun düştü; ‘Cumhurbaşkanının politikalarına hükümet olarak ayar verileceği’ şeklinde, sanıyorum amacını aşan bir söylem çıktı Sayın Başbakan’ın ağzından. İçeride böyle bir şey konuşmadık, böyle bir şekilde bunlar söylenmedi ama burası; Cumhurbaşkanlığı, dört yıl önce halka sunduğu görüş ve düşüncelerin yüzde 60’ın üzerinde halk tarafından tasvip edilmesiyle görev icra etmekte olan bir makamdır. Halktan alınan bu onay hiçbir şekilde de ayarı bozulmadan dört yıldır yoluna devam etmiştir. Geriye kalan bir yılda da aynı şekilde halka verilen söz çerçevesinde yürütülecektir.”
“EN BAŞTA EKONOMİ AYAR BEKLİYOR”
Ülkede ayar gerektiren işler olduğunu, en başta ekonominin ayar beklediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Hükümetin mutlaka eğilmesi gereken başka konular da var. Halk da aslında onu bekliyor. Halkın bunun dışında bir beklentisi olduğu kanaatinde değilim” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, tüm hükümetlerle olduğu gibi bugün oluşan yeni hükümetle de sağlıklı bir diyalog içinde olacağını ifade ederek, “Belli konularda fikir farklılıkları olacak, belli, bunda rahatsızlık duyulacak bir şey yok, yeter ki bu konuda herkes kendi görevinin bilinci içerisinde ve halktan aldığı yetkinin çerçevesi dahilinde ve karşılıklı saygı içerisinde bu diyaloğu sürdürerek halka hizmet edebilsin. Ben, kendi payıma, geçmişte olduğu gibi bugün de aynı tavrı sürdüreceğim. Beklentim aynı tavrın muhataplar tarafından da gösterilmesi olacak.”
Cumhurbaşkanı Akıncı, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
“CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI, HÜKÜMETİN VEYA MECLİS’İN TAYİN ETTİĞİ DEĞİL HALKIN SEÇTİĞİ BİR MAKAMDIR”
Hükümet protokolünde Kıbrıs konusuyla ilgili yer alan maddelerin Cumhurbaşkanı’nın görevleriyle ilgili bir zafiyet yaratıp yaratmayacağıyla ilgili bir soruya karşılık, bir önceki hükümet döneminde Dışişleri Bakanı’nın aynı olduğunu ve Kıbrıs konusuyla ilgili görülerini sıkça ifade ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Ortada yeni bir durum yok. Yine Dışişleri Bakanlığı aynı söylemini burada da sürdürecektir” dedi.
Cumhurbaşkanlığı makamının hükümetin veya Meclis’in tayin ettiği değil halkın seçtiği bir makam olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununun, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın zamanından beridir Cumhurbaşkanı eliyle yürütülen bir konu olduğunu belirterek, bunun bir gelenek olduğunu ifade etti.
“YETKİNİNİN KAYNAĞI HALKTIR”
Kıbrıs konusunun Meclis içi ve dışı siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve Türkiye’yle istişare edilerek yürütülen bir konu olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı, “Fakat son tahlilde yetkininin kaynağı halktır ve bu halk da Cumhurbaşkanı’na kendilerine sunulan görüş ve düşünceler çerçevesinde yüzde 60’ın üstünde bir oranla yetki vermiştir. Cumhurbaşkanı eğer bunun dışına çıkarsa halkın çizdiği yolun dışına düşmüş olur ve ayar ister… Ve o ayarı da yine halk verir başka bir merci veremez” dedi.
Kıbrıs konusuyla ilgili olarak her kesimin Birleşmiş Milletler çerçevesinde, müzakerelerle bir sürecin olabileceğini söylediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, müzakerelerle ulaşılabilecek bir şeyin, karşılıklı kabul edilebilirliği önemseyen bir tutum olduğunu, dolayısıyla kimsenin kendi başına bir çözüm modeli icat edemeyeceğini belirtti.
“BM ÇERÇEVESİNDEKİ MODEL; FEDERAL ÇÖZÜMDÜR… BAŞKA BİR MODEL ORTADA YOKTUR”
Müzakerelerle üretilecek bir sonucun, diğer taraflarca kabul edilebilirliğinin önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şunları ifade etti:
“Şimdi masaya baktığınızda, karşılıklı kabul edilebilir ve sonuç alabileceğiniz BM çerçevesindeki model; Federal çözümdür başka bir model ortada yoktur. Bundan imtina eden, bunun BM parametrelerini reddeden bir Rum tarafı vardır. Rum tarafının inkarcılığı ve retçi pozisyonu sizi BM parametrelerinin dışına atmamalıdır. Müzakere süreçlerini reddeden ve benimsemeyen, bütün ilkeleri çiğneyen taraf konumuna düşülmemelidir. Bu konuma düştüğünüz anda bütün uluslararası camiayı bir anda karşınızda bulursunuz ve yıllardır elde ettiğiniz değerleri bir çırpıda kaybedebilirsiniz. Dolayısıyla bu konuda hükümetin de çok dikkatli olması lazımdır. Benim gördüğüm kadarıyla yazdıkları protokol metninde somut bir önerileri yoktur. Orada söylenen; Federal çözüm modelinin tüketildiğidir. Rumların yanlış tavrı, retçi ve paylaşmadan uzak tavrı başka bir şeydir ama bu modelin (federasyon) artık tüketilmiş ve asla ulaşılamayacak bir model olduğunu iddia etmek bambaşka bir şeydir.”
“FEDERASYON; DÜNYAYA MAL EDİLMİŞ VE KABUL ETTİRİLMİŞ OLAN BİR KIBRIS TÜRK TEZİDİR”
Federasyonun dünyaya mal edilmiş ve kabul ettirilmiş olan bir Kıbrıs Türk tezi olduğunun da altını çizen Cumhurbaşkanı Akıncı, bu tezin Rumların tavrı nedeniyle tüketilecek bir tez olmadığına dikkat çekti. Hükümet protokolünde ‘farklı çözüm modelleri de masaya getirilmelidir’ dendiğini fakat bir model adının belirtilmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı, “Hükümet programına ne yazılacak onu da bekleyip görmemiz lazımdır” dedi.