Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Britanya’da yayınlanan The Guardian gazetesine yaptığı açıklamaların ardından Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin ve siyasilerinin peşi sıra gelen Kıbrıslı Türk toplumuna yönelik aşağılayıcı açıklamalarla işgal bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Kıbrıs’ın kuzeyinde devam eden işgal ve adayı Türkiye’nin bir parçası gören ilhak siyaseti temelinde Kıbrıslıtürklerin iradesini yok sayan Türkiye’deki iktidar ve milliyetçi çevreler, ilhak siyasetine karşı çıkan Akıncı’yı hedef tahtasına koydular.
Kıbrıslı Türklerin laik, demokratik ve çoğulcu kimliğini korumak istediklerini belirterek ‘Kırım tarzı ilhak ihtimali’ sorusunu ‘korkunç’ diye yanıtlayan Akıncı’yı hainliklike suçlayarak, özür dilemeye ve istifa etmeye çağıranların ötesinde Akıncı’nın sandıkta hesap vereceğini söylemekten de geri durmayan açıklamalar yapıldı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu ise MHP’ye yönelik yaptığı yazılı açıklamada “Devlet Bahçeli’nin ağır hakaretlerinin tümünü öncekilerde olduğu gibi kendisine aynen iade ediyoruz” dedi.
Türkiye’den gelen tepkiler üzerine bir açıklama da CTP’den geldi. CTP açıklamasında Türkiye veya herhangi bir TC’li yetkiliye atıf yapmaktan kaçınılarak “Kıbrıs Türk halkının kimliğine, demokrasisine, iradesine kimden ve nereden gelirse gelsin tüm müdahaleleri reddederiz” denildi.
TDP ise yayınladığı açıklamada “Kıbrıslı Türklerin Cumhurbaşkanı ve toplum lideri Sn. Mustafa Akıncı’ya yönelik MHP lideri Devlet Bahçeli, AKP sözcüsü ve çeşitli kesimler tarafından yapılan saygısızca açıklamalar ile KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik çağrıları şiddetle kınarız” ifadelerini kullandı.
Akıncı ne dedi?
The Guardian’a konuşan Akıncı, federal çözüme tez zamanda varılmazsa bölünmüşlüğün kalıcı hale geleceği uyarısı yaptı. Kıbrıslı Türklerin laik, demokratik ve çoğulcu kimliğini korumak istediklerini belirten Akıncı, Türkiye’ye ekonomik bağımlılığı azaltma arzusunu dile getirdi, Türkiye’ye bağlanma ihtimalini ‘korkunç’ diye niteledi.
Akıncı, The Guardian’a yaptığı açıklamalarda, adil federal çözüm içeren bir anlaşmaya tez zamanda ulaşılmazsa, adadaki Türk ve Rum toplumlarının bölünmüşlüğünün kalıcı hale geleceği uyarısında bulundu.
İki taraf arasındaki görüş ayrılıklarının her yıl giderek daha kemikleştiğini, bunun yeniden birleşme ihtimalini azalttığını belirten Akıncı, “Acele etmemiz lazım. Bunca yıldan sonra bir dönüm noktasına, belirleyici bir ana geldik” vurgusu yaptı.
Yarım asırlık bölünmüşlükten sonra tek işler çözümün federal bir çatı altında yeniden birleşme olduğunu anlatan Kıbrıs Türk toplumu lideri, bu başarılamazsa, Kuzey Kıbrıs’ın daha fazla bağımlı hale geleceği ‘Ankara tarafından yutulabileceğini’ ve ‘de facto Türkiye iline dönüşebileceğini’ dile getirdi.
Diyaloğun yeniden başlaması konusunda temkinli iyimserlik içinde olduğunu ifade eden Akıncı, 2017’de BM inisiyatifinde İsviçre’deki Crans-Montana’da yürütülen dörtlü müzakerelerin çökmesine atıfla “Tren Crans-Montana’da raydan çıktı. Bence daha gerçekçi ve karşılıklı kabul edilebilir bir yoldan yeniden başlattık” dedi.
Kalıcı bölünmenin koşullarının yaratıldığını söyleyen Akıncı, “Her yıl fiziksel, demografik ve ekonomik açıdan daha konsolide oluyor. Gençlerin zihinlerinde konsolide oluyor” diye konuştu. Kendi çocukları dahil daha genç kuşaklara kıyasla güneyde doğmuş olan kendisiyle eşinin Kıbrıslı Rumlarla daha duygusal ilişkilerinin bulunduğunu anlattı.
The Guardian’a Erdoğan’ın Türkiye-Kuzey Kıbrıs ilişkisini anavatan-yavruvatan diye tanımlamasına karşı çıktığını tekrarlayan Akıncı, “Ben bağımsız, kardeşçe ilişkiler istiyorum” derken, hükümetin faturalarını ödeyen Türkiye’ye ekonomik bağımlılığı azaltmak için daha fazla şey yapmaları gerektiğini belirtti. Bunu başarabilmek için de Güney’in desteğine ihtiyacı olduğunu dile getirdi.
‘Laik, demokratik ve çoğulcu kimliğimizi korumak istiyoruz’
‘Kıbrıslı Türklerin kendilerine özgü bir kimliklerinin olduğunu, bunun laik, demokratik ve çoğulcu bir kimlik olduğunu’ aktaran Akıncı, “Bunu korumak istiyoruz” dedi.
The Guardian, sivil toplum aktivistlerinin ‘Ankara’nın İslamcı etkisini yavaş yavaş artırma kampanyası yürüttüğünden yakındığını’, ‘bunun karakteristiğinin cami inşa etmek, Kuran kursları açmak ve müfredattan evrim kuramını çıkarmak olarak’ görüldüğünü kaydetti. Aktivistlerin ‘Türk ordusunun Kuzey Kıbrıs’ta tümden kontrolü ele almasının düşük olasılık olduğu, ama imkansız olmadığı’ görüşünü aktardı.
‘Türkiye’ye bağlanmak Türkiye’nin de çıkarlarına aykırı’
İngiliz gazetesinin ‘Kırım tarzı ilhak ihtimali’ sorusunu ‘korkunç’ diye yanıtlayan ve ‘Türkiye’nin kendi çıkarlarına aykırı’ diye değerlendiren Akıncı, kendi vizyonunun tümüyle farklı olduğunu belirtti.
‘İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım’
AB içinde birleşik Kıbrıs’tan söz eden Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı, içişlerinde bağımsız, dış ilişkilerde Suriye’deki Fransız mandasına bağlı Hatay Devleti’nin 1939’da referandumla Türkiye’ye bağlanmasını kabul eden Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’e atıfla “İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım” dedi.
TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Akıncı’yı Kınadı
TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Akıncı’nın açıklamalarına ilişkin, ” Mustafa Akıncı’nın yapmış olduğu açıklamalar oturduğu makama yakışmayacak ifadelerdir. Her şartta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanında olan, hak ve menfaatlerini koruyan Türkiye Cumhuriyeti için kullanılan ifadeleri kınıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Oktay, twitter hesabından yaptığı paylaşımda şunları ifade etti:
Mustafa Akıncı’nın yapmış olduğu açıklamalar oturduğu makama yakışmayacak ifadelerdir. Her şartta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yanında olan, hak ve menfaatlerini koruyan Türkiye Cumhuriyeti için kullanılan ifadeleri kınıyorum. Küçük hesaplar ve vizyonsuz siyasi yaklaşımlarla KKTC’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin seçim malzemesi yapılmasına asla müsaade edilmeyecektir.
TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun’dan haddini bildirme ve sandıkta hesap verme çağrısı
Mustafa Akıncı’nın yabancı bir medya kuruluşuna verdiği röportajda kullandığı malum ifadeleri en sert biçimde kınıyoruz” ifadesini kullanan TC Cumhurbaşkanlığı İleteşim Başkanı Fahrettin Altun, Akıncı’ya haddini bildirme ve cezasını en ağır biçimde sandıkta verme çağrısında bulundu.
Altun’un açıklaması şöyle:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yabancı bir medya kuruluşuna verdiği röportajda kullandığı malum ifadeleri en sert biçimde kınıyoruz. Şehitlerin aziz ruhlarını incitecek bu tür açıklamalar Türk milleti nezdinde kredisini tüketmiş bir siyasetçinin bireysel beka kaygısının yansıması olarak görülebilir. Türk olmayan muhatapları karşısında misafirliğe gidince şımarıklık yapmaya başlayan çocuklar gibi davranan bu zatın, Kıbrıs Türkü’nün ve kahraman askerlerimizin canları pahasına korudukları o koltukta oturmayı hak etmediği ortadadır. Kimsenin bir karış toprağında gözü olmayan Türkiye Cumhuriyeti, ne yüzlerce yıllık Türk vatanı olan Kıbrıs’ın, ne de Mavi Vatan’ın kimseye peşkeş çekilmesine asla müsaade etmeyecektir. Türk milleti, Mustafa Akıncı‘ya haddini bildirecek, bu hadsizliğin cezasını en ağır biçimde sandıkta verecektir.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik: Özür dilemelidir, kınıyoruz
AKP Sözcüsü Ömer Çelik yaptığı açıklamada Mustafa Akıncı’yı yaptığı açıklamalardan dolayı özür dilemeye çağırarak “tarihimizin milli kazanımlarına ve saygın şahsiyetlerine dil uzatan bu açıklamaları kınıyoruz” ifadelerini kullandı.
Çelik’in açıklaması şöyle:
KKTC Cumhurbaşkanlığı makamı son derece saygın ve onurlu bir makamdır. Fakat bu makamda oturan Sayın Akıncı’nın yaptığı açıklamalar Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Kıbrıs Türkü’nün haklı davasına karşı saygısız ifadelerle doludur. Akıncı, “KKTC Cumhurbaşkanlığı” makamının temsil ettiği davanın tam zıddı açıklamalarına bir yenisini eklemiştir. Kıbrıs Türkü’nün davasına düşman olanların söylemlerine benzer açıklamalar yapmaktadır. Akıncı, yaptığı açıklamalarla Türkiye Cumhuriyeti’ne ve milletimize karşı yaptığı saygısızlıktan dolayı özür dilemelidir. Tarihimizin milli kazanımlarına ve saygın şahsiyetlerine dil uzatan bu açıklamaları kınıyoruz. Akıncı’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kıbrıs Türkü’nün kazanımlarına karşı saldırgan olan üslubu, sadece KKTC’ye karşı kötü niyet besleyen odakları sevindirmektedir. Akıncı, KKTC Cumhurbaşkanlığı makamının temsil ettiği değerleri de rencide etmektedir. Akıncı, KKTC Cumhurbaşkanlığı makamının neyi temsil ettiğini öğrenmemekte ısrar ediyor. Ama Kıbrıs Türk davasına husumet besleyenlere destek verecek açıklamalar yapma konusunda ısrarcı davranıyor. Akıncı, Hatay’ın Türkiye’nin parçası olmasından bile rahatsız olan bir zihniyete sahip. Zaten Akıncı’nın açıklamalarını sevinçle karşılayanlar, Kıbrıs Türk davasına düşmanlık eden Güney Kıbrıslı Rum gazeteleri oldu. Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Kıbrıs Türkü’nün haklı davasına yapılan bu saldırıyı kınıyoruz. Kıbrıs Türkü’ne düşmanlık eden Rum siyasetçilerin üslubunu Akıncı kendisine yakıştırıyorsa, bunun KKTC Cumhurbaşkanlığı makamına da saygısızlık olduğu açıktır. Türkiye Cumhuriyeti her koşulda Kıbrıs Türkü’nün yanındadır. Kıbrıs Türkü’nün davası dün olduğu gibi bundan sonra da tereddütsüz savunulacaktır.
AKP Başkanvekili: Tasvip edilemez
AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Mustafa Akıncı’nın açıklamalarına ilişkin, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla böylesine talihsiz bir açıklamanın yapılmış olması, asla tasvip edilemez. Bu sözler, Kıbrıs Türklerine ve orada Türkiye’nin, aziz milletimizin tarih boyunca vermiş olduğu mücadeleye saygısızlıktır. Asla kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz.” dedi.
Açıklamada şunlar ifade edildi:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ayakta tutmak, oradaki Kıbrıslı soydaşlarımızın haklarını, menfaatlerini, namuslarını ve bağımsızlıklarını korumak için milletçe ne büyük fedakarlıklar yaptığımızı, en iyi Akıncı’nın bilmesi lazım. Kıbrıs Barış Harekatı’nda dökülen şehit kanlarının boşuna olmadığını, orada yıllardır Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak için verilen bu büyük mücadelenin boşuna verilmediğini hatırlaması lazım. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla böylesine talihsiz bir açıklamanın yapılmış olması, asla kabul ve tasvip edilemez. Bundan vazgeçmesi, bu talihsiz açıklamalarını telafi edecek yeni açıklamalar yapması kaçınılmazdır. Bu sözler, Kıbrıs Türklerine ve orada Türkiye’nin, aziz milletimizin tarih boyunca vermiş olduğu mücadeleye saygısızlıktır. Asla kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz.”
MHP: İstifa et
MHP Başkanı Devlet Bahçeli ise yaptığı yazılı açıklamada, “Mustafa Akıncı’nın işgal ettiği koltuğa layık olmadığı açıktır. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığından derhal istifa ederek emaneti Kıbrıs Türklüğünün iradesine tevdi etmesi kaçınılmaz ve hayati bir sorumluluktur” ifadelerini kullanarak uzun bir açıklama yayınladı.
Açıklamanın tamamı şöyle:
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın bir İngiliz gazetesine yaptığı esef verici açıklamalar sakat zihniyetini, sancılı ve skandal tutumunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Kıbrıs Türklüğü’nün tarihsel hak ve çıkarlarını namuslu şekilde savunmak yerine, Akdeniz’de karanlık hesap yapan küresel emperyalizmin değirmenine su taşıyan ve Rumların stratejik hesaplarına hizmet eden bu şahıs milli gerçeklerden bütünüyle kopmuştur.
Aynı zamanda şehitlerimizin aziz hatıralarına cephe almış, acil çözüm diye taviz ve teslimiyetin provokatör sözcülüğüne heves etmiştir.
Nitekim Mustafa Akıncı’nın “Ankara tarafından yutulmadan” endişe duyması, “ikinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım” demesi utanmazlık olduğu kadar tamiri ve tedavisi imkansız bir Türkiye husumetidir.
Bu şahıs KKTC Cumhurbaşkanı olduğu 2015 yılından bu tarafa Türk milletinin hassasiyetlerini kaşımaktan, milli duyarlılıkları tahriş ve tahrip etmekten vazgeçmemiş, geri durmamıştır.
Akıncı’nın sık sık bahsettiği diyalog devriliş ve tükeniş, dile getirdiği çözüm formülü çöküş ve çürüyüştür.
Türkiye’nin Akdeniz’de sıkıştırılmak, hatta dışlanıp egemenlik ve manevra alanlarının daraltılmak istendiği sorunlu bir dönemde KKTC Cumhurbaşkanı’nın çarpık tavrı emsalsiz işgüzarlık ve işbirlikçilik örneğidir.
1959 Zürih ve Londra Antlaşmalarından 1960’ta ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, 1974 Barış Harekâtıyla birlikte 1983’teki bağımsızlık ilanından bugüne kadar Türkiye’yi ilzam ve isnat eden böylesi bir teslimiyetçi zihniyete yavru vatanda çok nadir tesadüf edilmiştir.
Malum olduğu üzere, Ada’da 1968 yılından itibaren başlayan taraflar arasındaki müzakerelerden hiçbir sonuç çıkmamış, mesafe alınamamıştır.
Bu kapsamda gündeme gelmemiş, müzakere masasına koyulmamış hiçbir konu başlığı kalmamıştır.
Siyasi eşitlik ve iki kesimlilik temelinde, eşit statüde iki kurucu devlete haiz yeni bir ortaklık hukukunun tesisi için yıllarca aracılı-aracısız görüşmeler yapılmış, nafile temaslar kurulmuştur.
Müzakerelerde Kıbrıs Türklüğü her zaman adil ve kalıcı bir çözümü hedeflemiş, Rum kesimi ise sürekli olarak kriz imal edip çözümsüzlüğü derinleştirmiştir.
En son, 2017 tarihinde Birleşmiş Milletler’in inisiyatifiyle tezahür eden İsviçre’deki Crans-Montana görüşmeleri Rum tarafının uzlaşmaz, çelişkili ve dayatmacı duruşundan mülhem çökmüştür.
Mustafa Akıncı’nın bu gerçekleri hasıraltı edip Türkiye’yi hafife alması, hatta KKTC’nin Türkiye’ye bağlanma ihtimalini korkunç olarak nitelendirmesi uyuyan bir Komünistin ayaklanarak EOKA diline tutunmasından başka manaya gelmeyecektir.
Anavatan-yavru vatan ayrımına karşı çıkan, Türkiye’ye ekonomik bağımlılığı azaltmak için Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin desteğine ihtiyaç duyduğunu küstahça seslendiren ve gizli niyetlerini itiraf eden Akıncı ENOSİS’in yörüngesine çoktan girmiştir.
Kıbrıs Türklüğü’nü Rum planlarına zincirleyip tutsak etmek maksadıyla elinden geleni ardına koymayan Mustafa Akıncı Türkiye’ye ve Türk milletine şükran duyması gerekirken sırtını dönmüş, yüzünü de zalimlere çevirmiştir.
Bu ayıp ve ahlaksızlığın hiçbir vicdanda, hiçbir siyasi anlayışta yeri olamayacaktır.
Mustafa Akıncı’nın işgal ettiği koltuğa layık olmadığı açıktır.
Bu nedenle Cumhurbaşkanlığından derhal istifa ederek emaneti Kıbrıs Türklüğü’nün iradesine tevdi etmesi kaçınılmaz ve hayati bir sorumluluktur.
Akıncı ve yandaşları unutmamalıdır ki, Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.
Beşparmak Dağları’na dökülen şehit kanları hiçbir şart altında silinmeyecek, kutlu ceddimizin emanetleri çiğnetilmeyecektir.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Burcu: Kendisine aynen iade ediyoruz
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu yayınladığı yazılı açıklamada “kimsenin Kıbrıs Türk halkının bu haklı ve demokratik talebinden rahatsızlık duymasına gerek olmadığı gibi, bu meşru talebe hakaretle yanıt verme hakkı da yoktur. Mustafa Akıncı’nın rahatsızlığı geçmeyecekse, Türklüğe kuşkulu bakışı bitmeyecekse bundan sonraki hayatına Güney Kıbrıs Kesimi’nde devam etmesi daha makul ve mantıklı bir tercih olarak önünde durmaktadır” diyerek Bahçeli’nin kullandığı hakaret dolu ifadeleri kendisine iade etti.
Açıklama şöyle:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı’nın Guardian Gazetesi’ne verdiği mülakatı fırsat bilerek kendisine ve onun şahsında Kıbrıs Türk Halkı’na hakaret etme alışkanlığına bugün de devam etmiştir.
Cumhurbaşkanımız, Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesi gibi, KKTC’nin Türkiye’ye ilhakı olasılığını soran gazeteciye bunun yanlışlığını vurgulamış, Kıbrıslı Türklerin böyle bir talebi bulunmadığını, bunu kabul edilemez korkunç bir senaryo olarak nitelediğini ve bunun Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek çıkarlarına da uygun olmadığını izah etmiştir.
Devlet Bahçeli bunun üzerine, çağ dışı kalmış ırkçı ve faşizan anlayışla ve Türkiye’de sıklıkla kullandığı çatışmacı bir dil ile Cumhurbaşkanımıza ağır hakarette bulunmuştur.
Cumhurbaşkanımızın açıkça vurguladığı gibi, Kıbrıslı Türklerin hedefi Rum tarafının azınlığı olmak, ya da Türkiye’ye ilhak olmak değildir. Çabamız, Kıbrıs Türk Halkı olarak özgün karakter ve kimliğimizi koruyarak, Dünyadaki saygın yerimizi eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde elde etmektir.
Kimsenin Kıbrıs Türk halkının bu haklı ve demokratik talebinden rahatsızlık duymasına gerek olmadığı gibi, bu meşru talebe hakaretle yanıt verme hakkı da yoktur.
Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanımız Akıncı’nın Enosis’in yörüngesine girdiğini söyleyebilecek kadar da kendini bilmemektedir.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli siyasi yaşamı boyunca her fırsatta şehitlerin kanı üzerinden siyaset yaparken, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamayı amaçlayan Enosis’e karşı Kıbrıs Türkü’nün verdiği haklı mücadelede Cumhurbaşkanımız her Kıbrıs Türkü gibi 1974 Harekatı’nda görev üstlenmiş, yanında silah arkadaşları şehit düşen, kendi de yaralanan şerefli bir gazidir. Bundan dolayıdır ki savaşın ne demek olduğunu bizzat yaşamış biri olarak, barışın değerini MHP Başkanından çok daha fazla takdir edebilecek bir konumdadır.
Devlet Bahçeli’nin ağır hakaretlerinin tümünü öncekilerde olduğu gibi kendisine aynen iade ediyoruz.
Kıbrıs Türklüğü’nün egemenlik haklarıyla oynayan karşısında Türk milletinin tamamını bulacaktır.
Mustafa Akıncı’nın onurlu ve şerefli hareket ederek görevinden affını istemesi yegâne beklentimiz ve temennimizdir.
Kıbrıs Türklüğü’nün hak ve çıkarları, varlık ve bağımsızlık değerleri uğruna hayatları boyunca mücadele eden, şehit olan başta Cumhurbaşkanımız Sayın Rauf Denktaş olmak üzere, bütün şehitlerimize ve ebediyete irtihal edenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
CTP: Nereden gelirse gelsin tüm müdahaleleri reddederiz
CTP’den yapılan açıklamada “kimden ve nereden gelirse gelsin tüm müdahaleleri reddederiz” denilerek “çatışmaya değil uzlaşıya, tüm dünya ile doğru zeminde iyi ilişkilere ihtiyacımız vardır” ifadeleri kullanıldı.
Açıklama şöyle:
Kıbrıs Türk halkının kimliğine, demokrasisine, iradesine kimden ve nereden gelirse gelsin tüm müdahaleleri reddederiz. Kıbrıslı Türkler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendi gelecekleri için toplumsal varoluş mücadelesini sürdürecek, bunun için diyalog ve haysiyetle yolunu yürüyecektir. Kıbrıslı Türklerin hedefi, ilhak ya da entegrasyon değil, siyasi eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde sağlanacak bir barış ile dünyaya bağlanmaktır. Bir kez daha yineliyoruz ki, çatışmaya değil uzlaşıya, tüm dünya ile doğru zeminde iyi ilişkilere ihtiyacımız vardır.
TDP: Şiddetle kınarız
TDP’den yapılan yazılı açıklamada ise “Akıncı’ya yönelik MHP lideri Devlet Bahçeli, AKP sözcüsü ve çeşitli kesimler tarafından yapılan saygısızca açıklamalar ile KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik çağrıları şiddetle kınarız” denildi.
Açıklama şöyle:
Kıbrıslı Türklerin Cumhurbaşkanı ve toplum lideri Sn. Mustafa Akıncı’ya yönelik MHP lideri Devlet Bahçeli, AKP sözcüsü ve çeşitli kesimler tarafından yapılan saygısızca açıklamalar ile KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik çağrıları şiddetle kınarız.
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) olarak, açık ve net olarak bir kez daha vurgulamak isteriz ki; kimden ve nereden gelirse gelsin Kıbrıs Türk halkının iradesine yönelik her türlü müdahale, Türkiye Cumhuriyeti ile Kıbrıslı Türklerin ilişkilerini zedeleyen en önemli unsurların başındadır.
Devlet Bahçeli’nin KKTC Cumhurbaşkanı ile onun şahsında Kıbrıs Türk halkına çağ dışı ve ırkçı ifadelerle hakaret etmesini aynen kendisine iade ederken, bu tür söylemlerin kimseye birşey kazandırmadığı gibi, buralarda karşılığının olmadığını kendisine hatırlatmak isteriz.
Kaldı ki KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde açık tavır alan bu tutumlara ve müdahalelere karşı, Kıbrıs Türk halkı, aynen bundan önceki dönemde olduğu gibi, cevabını çok net bir şekilde ortaya koyacaktır.
Kıbrıslı Türkler ne Güney’in azınlığı olmak, ne de Türkiye’ye bağlanmak değil, kendi kimlik ve karakteri ile dünyayla bütünleşmek hedefindedir. TDP olarak bizler de bu uğurda kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz.