Kıbrıslıtürk eski lider Mustafa Akıncı, Kıbrıslırum eski lider Nikos Anastasiadis’in açıklamalarına yanıt vererek Crans Montana’daki başarısızlığın Türkiye’ye fatura edilmesinin adil ve doğru olmadığını söyleyerek “o dönemde Türkiye yönetimi ile ilişkilerimin iyi olmamasına rağmen Crans Montana’daki başarısızlığın Türkiye’ye fatura edilmesi adil değildir, doğru da değildir” dedi.
Akıncı, Anastasiadis’in Kıbrıslırumların kaygılarını anlayacak hassasiyeti gösterdiği yönündeki sözleri için teşekkür ederek “Kıbrıs’ta her iki toplumun kaygılarını dikkate almadan bir sonuca varmak elbette mümkün değildi, değildir” vurgusunda bulundu. Akıncı açıklamasında ” Dilerdim ki benim Kıbrıslı Rumların kaygılarına gösterdiğim hassasiyeti; sayın Anastasiades de Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitlik kaygıları konusunda gösterebilsindi” ifadelerini kullandı.
Mustafa Akıncı, Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantiler başlığındaki tek yanlı müdahale konusunda gerekli esnekliği gösterdiğini BM Genel Sekreteri Guterres’in 2019 yılı Kasım ayında Berlin’de Anastasiades ile son kez bir araya geldikleri toplantıda teyit ettiğini de söyledi.
Kıbrıslıtürk lider Akıncı, Anastasiadis’in federal hükümette en azından bir Kıbrıslı Türk bakanın onayının aranması ilkesine karşı söylediklerine de cevap vererek “Federal hükümet ortaklık demektir. Bir ortaklıkta ise kararlar ancak iki tarafın onayı ile alınabilir. Federal hükümette en azından bir Kıbrıslı Türk bakanın onayının aranması ilkesinin bile hala kabullenilememiş olması, adanın bölünmüşlüğünün devamından başka bir işe yaramayacaktır” dedi.
İşte Akıncı’nın Anastasiadis’e vermiş olduğu cevap:
Bir önceki Kıbrıslı Rum lider sayın Anastasiades’in son demecini basına yansıdığı çerçevede okudum. Kıbrıslı Rumların kaygılarını anlayacak hassasiyeti gösterdiğim yönündeki sözleri için teşekkür ederim. Kıbrıs’ta her iki toplumun kaygılarını dikkate almadan bir sonuca varmak elbette mümkün değildi, değildir. Bu nedenle tüm müzakere sürecinde bu çerçevede hareket ettim; gerekli zamanlarda almam gereken inisiyatifleri de aldım. Diğer konular yanında gerek harita gerekse güvenlik- garantiler konusunda her iki tarafın yararına olacak dengeli bir sonucun çıkması için uğraş verdim. Bu uğraşlarımda her şey elbette çok rahat gelişmedi. Crans Montana’ya gelinceye kadar çok sıkıntılı süreçler yaşadım. Bunları buraya sığdırmak imkansız. Hazırlıklarına başladığım son kitabımda elbette bunlara yer vereceğim. Ancak şunu belirtmek durumundayım ki, o dönemde Türkiye yönetimi ile ilişkilerimin iyi olmamasına rağmen Crans Montana’daki başarısızlığın Türkiye’ye fatura edilmesi adil değildir, doğru da değildir. 2019 yılı Kasım ayında Berlin’de Anastasiades ile son kez bir araya geldiğimizde, BM Genel Sekreteri Guterres Türkiye’nin tek yanlı müdahale konusunda gerekli esnekliği gösterdiğini bir kez daha teyid etmişti. Dilerdim ki benim Kıbrıslı Rumların kaygılarına gösterdiğim hassasiyeti; sayın Anastasiades de Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitlik kaygıları konusunda gösterebilsindi. Federal hükümet ortaklık demektir. Bir ortaklıkta ise kararlar ancak iki tarafın onayı ile alınabilir. Federal hükümette en azından bir Kıbrıslı Türk bakanın onayının aranması ilkesinin bile hala kabullenilememiş olması, adanın bölünmüşlüğünün devamından başka bir işe yaramayacaktır.