Düşünce ve ifade özgürlüğü, egemenleri ve onların işbirlikçilerini korkuttuğu, tarihin sayfalarında yazılıdır. O nedenle egemenler tarafından düşünce ve ifade özgürlüğü sakıncalı, tehlikeli, müfsidane olarak görülür. Bu nedenle de yasaklanır, cezalandırılır. Sen bunları bilmez misin Ali?
Düşünce ve ifade özgürlüğü bir de geçeğin çarpıcı çıplaklığıyla ve ironinin, teşbihin becerisi ile yoğrulup kullanılırsa hepten egemenleri zıvanadan çıkarır, Ali.
Çünkü asaletleri, ciddiyetleri, makamları, rütbeleri, manevi şahsiyetleri aşağılanırmış, gülünç hale düşürülürlermiş diye canları sıkılır.
Bak gazeteci Ali Kişmir, sen böyle bir suç işledin. Düşünce, basın ve ifade özgürlüğü hakkını kullanma suçu işledin.
Ve hakkında 10 yıl hapsi isteniyor şimdi..
Ne yaptın sen Ali, rahat durmadın be oğlum…
Beyaz Ev’de, TC Lefkoşa Büyükelçisinin bazı milletvekilleriyle gizli yaptığı toplantıyı yazdın; bu da yetmedi, bu toplantıda Kıbrıslı Türklerin iradesinin nasıl çiğnendiğini, ayaklar altına alındığını yazdın; bu da yetmedi gerçeği çarpıcı çıplaklığıyla yazdın; bu da yetmedi yazındaki geçekliği ironi, kinaye ve teşbih sanatıyla doldurdun… İşte sen bunları yazınca da 10 yıl hapis istemiyle hakkında dava açılmış.
Yapma be Ali neden böyle şeyler yazan be oğlum.
Bilmez misin sen böyle şeyler yazılmayacağını…
Yazacaksan bir şeyler suya sabuna dokunmada, etliye butluya karışmadan yazacaksın. Rahatsız etmeyeceksin büyüklerimizi.
Bırak gizli toplantılar yapsınlar, toplumun iradesini çiğnesinler, seçimlere açıkça müdahale etsinler, toplumun barış hakkını gasp etsinler ve toplumun tüm değerlerini ayakları altına alsınlar…
Sana ne?
Yok, “Ben Ali Kişmir olarak gazeteciyim, basın özgürlüğü hakkımı kullanırım” deyip yazarsan da 10 yıl hapsi çakarlar sana.
Nasıl demokrasi ama!!!..
Nasıl basın özgürlüğü ama!!!..
Nasıl düşünce ve ifade özgürlüğü ama!!!..
Nasıl egemen eşit devlet ama!!!..
Bak anlı şanlı Profesörleri de bilir kişi olarak çağırmışlar, seni 10 yıla mahkûm etsinler diye. Bu sıcak havalarda insanların huzurunu kaçırdın be Ali.
Bak sen de diğer gazeteciler de kırın kalemlerinizi, gerçekleri yazamayın… Eğer yazarsanız ya linç edilirsiniz ya da hapis yatarsınız.
Yine de yazmak isterseniz, sadece yalakalık ve dalkavukluk yapacaksınız ve biat edip şükran çekeceksiniz.
O zaman muteber gazeteci olursunuz.
Etrafına bak muteber gazetecileri örnek al.
Unutun “Gazetecilik, birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yazmaktır” şiarını…
Unutun Kıbrıslı Türklerin iradesine, seçimlerine yapılan müdahaleyi… Pardon darbeyi. Yazmayın bunları. Dönemin Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı’nın açıkça tehdit edildiği açıklamasını da unutun.
İlle ki bir şey yazacaksanız yetkili makamlardan onay daha doğrusu icazet alıp yazacaksınız. Aksi halde 10 yıla mahkûm olursunuz.
Ülkede günden güne yoksulluk artmaktaymış, çalışanların, emekçilerin yaşamı her geçen gün daha da zorlaşmaktaymış, diğer tarafta ise küçük bir azınlık her gün daha da zenginleşmekteymiş… Politik yozlaşmaymış, yolsuzlukmuş, usulsüzlükmüş, adam kayırmacılıkmış, rüşvetmiş, yalanmış… Ankara’nın egemenleri tarafından dayatılan protokoller ile yaşamın bütün alanları “To Be Or Not To Be” noktasından “Not To Be” noktasına taşınmaktaymış… Ankara egemenlerinin müdahalesiymiş, hakaretleriymiş, iftiralarıymış, tehditleriymiş ve daha bir sürü rezillikmiş, kötülükmüş hiç mesele değildir bunlar. Yazılmaya söylenmeye de değer değildir.
Bilmez misin bunları yazmak, söylemek suçtur, yasaktır ve derhal cezalandırılır. Çünkü bunları yazmak egemenlerin manevi şahsiyetini aşağılamaktır, küçük düşürmektir.
İşte sen, gazeteci Ali Kişmir bu suçu işledin. Yazarak duyurdun topluma kendi hakkında yapılan gizli toplantıyı ve o toplantıda topluma hazırlanan planları…
Yani Ali Kişmir sen gazetecilik yapmaya kalktın… Ve gazetecilik yaptığı için 10 yıl hapsin istenmektedir.
Burası bir Alt Yönetim olarak egemen eşit KKTC’dir Ali… Üst Yönetimin de kim olduğunu bilirsin be oğlum…
KKTC’de gazetecilik yapmayacaksın, yalakalık yapacaksın, o zaman muteber kişisin, sen bunları bilmez misin?..
Ha bir de Aziz Nesin Ustanın “Günün Örnek Adamı” şarkısını dilinden düşürmeyeceksin. Bak ben sana buradan yazayım:
“Nedir bilmem helâl haram…
Olsun yeter cepte param
O gün başta her kim varsa
Onunladır benim aram.
Ben bu huyu bırakmam
Giden ağam gelen paşam.
Ben bakarım çıkarıma,
İşlemesin zararıma,
Dokunmasın tek kârıma…”
Neyse burada keseyim çünkü uzar gider bu şarkı…
Bu anti-demokratik, faşizan saldırıları daha önce çok yaşadık biliyorsun Ali. Hatırlayacağın gibi, 22 Ocak 2018’de Afrika Gazetesine yapılan linç saldırısı toplumumuzda bir dönüm noktasıydı.
Bu olayı sen de yazdın çizdin o zamanlar, protesto ettin. İşte o tarihten bu günlere gelirken yukarda saydığım tüm kötülükler daha azgınca ve vandalca artmaktadır.
Ama yazmayacaksın bunları Aliiii.
Sonra hakkında dava açar büyüklerimiz.
Çünkü rencide olurlar. Rahatsız olurlar…
Kalemini satacaksın, huzura ereceksin.
Bak usta yazar Haldun Taner eserinde ne güzel demiş;
“Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” demiş…
Ha işte sen de öyle yap be oğlum.
Ama bilirim sen dik kafalısın “Ben öyle yapmam” diyeceksin…
“Ben meslek onurumu satmam” diyeceksin…
“Ben gazeteciyim. Hakikatleri ben yazamazsam, o yazmazsa kim yazacak?” diyeceksin…
“Eğer biz gazeteciler doğru bildiklerimizi yazmazsak neyi yazacağız” diyeceksin…
Ve “Korkmayın. Yazdıklarınızla onları korkutmaya devam edin” sözünü de diyeceksin…
Ve “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimiz İçin” diyeceksin bilirim…
“Ya insanca var olacağız ya da susarak tek tek avlanacağız…” diyeceksin…
“Ya da yozlaşmışlığın bataklığında yaşayan ölüler olarak ömür tüketip geberip gideceğiz” diyeceksin ve 10 yılı göğüsleyeceksin.