Gücünü yadsımaktan vazgeç. İnsan olarak limitli olabilirsin ama içinde engin bir zeminden bu hayatı deneyimliyorsun. Söylenmekten ve kendini kurban ilan etmekten vazgeç. Ötesindeki seni keşfet ve kendi gücüne yüksel. Kendine dürüst ol. Kurban bilincinde olmak işin kolayı. Herkesi ve herşeyi suçlamak işin yine kolayı. Kolay ama illüzyonik. Gerçeklikten, kendi gerçekliğinden çok uzak bir varoluş hali. Kendin için bunu mu seçmek istiyorsun? Bunu mu laik görüyorsun kendine?
İnsanların çoğunda gözlemlediğim şey, ne kadar da kurban bilincinde olmaktan zevk aldıkları. Onların karşısına bir çözümle geliyorsan hoşlanmıyorlar, bunu görebiliyorsun. Hatta senden bu yüzden uzaklaşabiliyorlar. Çünkü onları kendilerini kurban oynunda tuttukları için alkışlamıyorsun. Tam tersine sevgiden hareket ediyorsun ve onu kendi gücüne davet ediyorsun. Ama o kadar kendi dramasından zevk alıyor ki, etrafına onu bu dramadan dolayı ‘vah vahlayacak’ kişilerle etrafını donatıyor. Yapacak bir şey yok. Günün sonunda, herkes kendi seçimini yapıyor. Dünyada sadece iki tür insan vardır. Kurbancılık oynundan zevk alanlar ve ne olursa olsun kendi gücünü, potansyelini keşfetmeye adanmışlar. İkinci gruptaki insanlar da kurban bilinicine elbet girer ama bir an önce fark etmek ve çözüm yaratıp, bu algıdan çıkmak için uğraşırlar, tek fark bu. Çözüm odaklıdırlar.
İnsan olmak karmaşık bir hal olsa da, bazı şeyler basit. Mesela insanın bile bile kendini kandırma hali. Bile bile kendine yalan söyleme hali. Hepimiz bunu bir noktada mutlaka yapmışızdır, yapmaktayızdır. Ancak önemli olan, farkında olmak için adanmış olmak. Kendi gerçeğinin ne olursa olsun peşine düşmek. Ancak o zaman gerçek bir tatmin ve mutluluk mümkün oluyor. Yapılan bir araştırmada, dünyada en başarılı insanların ortak özelliğinin çözüm odaklı oldukları tespit edildi. Hikayelerini araştırırsanız, arka planda ne kadar kendi algılarıyla çalışıp, kendilerini geliştirmek ve anlamak üzerine bir yaşam yaşadıklarını okuyabilirsiniz.
Bir insanın kendine yapacağı en büyük haksızlık, kendine söyleyeceği en büyük yalan, kendi dramasında aldığı roldür. O da bir şeyin kurbanı olduğu rolü. Oysa insan kendi içinde kendi dahisini, kendi liderini, kendi gerçekliğini taşır. Bunun peşine düşmeyi seçenler mutlaka, aradığını bulur. Evet, bu daha zor bir yoldur. Çünkü çok fazla yüzleşme gerektirir. Ancak günün sonunda o kişi gerçek olan ile buluşur. O da kim olduğunun gerçeği.